türk kadını

1. diğer yazılanlardan bağımsız olarak yazıyorum. çilekeşliği, fedakarlığı yüceltilmemesi gereken kadındır. Açın diğer sözlükleri bir bakın, türk kadınları ile ilgili neler diyorlar. yemeklerini yaparak, arkalarını toplayarak takdir ve teşekkür görmüyorsunuz hanımlar. kezban oluyorsunuz, kaprisli oluyorsunuz, vizyonsuz oluyorsunuz ama kimse başınızı okşamıyor. size biçilen sosyal rolden çıkın ve diğer kadınları da acımasız bir şekilde bu kriterlere göre değerlendirmekten vazgeçin artık. türk kadınının biraz daha hedonist yaşaması lazım. siz mutlu olun sonra parlarsınız zaten. ucuz geyşalık yaparak teşekkür bekleyip göremeyince kendini seven kadınlara saldırıyorsunuz. ayrıca diğer sözlüklerde o pasaklı, ve kolay( ne demekse artık) rus kızları ile ilgili yazılanları da bir okuyun derim.

2. kadının (ya da "erkek" olmayanın) türkiye'de geldiği noktayı "türk kadını"nın tarihi başarılarını parlatarak çözemeyeceğimiz için katılamayacağım hareket. yani bir takım milliyetçi temellendirmelere gitmeden de kadının statüsünü sorunsallaştırabiliriz sanki.

3. Şu an Merve Özkaynak'ın Bartın'a gidip tel kırması yapan kadınlarla Zeynep Tosun'un koleksiyonuna destek oldukları videoyu izledim, o kadınların aydınlık yüzlerini, güçlü hallerini görmek beni çok duygulandırdı, tam da bunun üzerine yazmak istedim.

Coğrafya kaderdir derler, bizim de maalesef aşmamız, yenmemiz gereken bir sürü dağ var önümüzde, doğar doğmaz başlıyor bir bir karşımıza çıkmaya. Toplum baskısı, aile baskısı, sana senden habersiz senden izinsiz biçilmiş roller, hep erkeğin bir adımda gerisinde durmanın beklenmesi, iş hayatında bir sürü hakkının yenmesi, her türlü özgürlüğünün kısıtlanması,uğradığın sayısız ve türlü tacizler, giydiğin kıyafete kadar herkesin senle ilgili her konuda söz hakkı olması ve daha sayamadığım bir çoğu..

Bazen inanılmaz umutsuzluğa kapılıyorum. Ama bazen de o videoda gördüğüm kadınlar gibi üreten ve mutlu kadınları görüp güçle doluyorum.

Türk kadını güçlü olmaya ve her şeye rağmen umut yeşertmeye devam edecektir her zaman.

4. hala adı yok. sadece bedeni var.

5. Türk kadınının asya hun devletindeki yeri ve öneminden başlayarak tarihsel sürecini anlatacak uzmanları okumayı çok isterim burada ancak ben bugünün türk kadınını, Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK)’in paylaştığı birkaç veri ile anlatmaya çalışayım:

Ön not: erkek verilerini de çıkarmadım ki karşılaştırılabilsin.

Türkiye nüfusunun %49,8’ini kadınlar oluşturur.

Okuma ve yazma bilmeyen kadın sayısı, erkek sayısından 5 kat fazladır.

en az bir eğitim düzeyini tamamlayan erkeklerin oranı %95,1, kadınların oranı ise %82,8’dir.

Türkiye’de 15 ve daha yukarı yaştaki istihdam edilenlerin oranı erkeklerde %65,1, kadınlarda ise %28’dir.

Kadınların çalışmasını uygun bulan erkeklerin oranı yüzde 78,1, kadınlarda yüzde 91,5.

Kadınların çalışmasını uygun bulanların en yüksek olduğu bölge yüzde 90,6 ile Ege, en düşük olduğu bölge yüzde 71,5 ile Güneydoğu Anadolu bölgesi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması’na göre ise:

Türkiye genelinde kadınların yüzde 32’si okula devam etmesinin engellendiğini belirtmektedir. Kadınların eğitimini engelleyenler arasında yüzde 71 ile en yüksek oran babalara ait.

Ağrı, Muş gibi illerde kızların liseye gitme oranı yüzde 50’nin altında.

her 10 kadından 4’ü eşi ya da erkek arkadaşından fiziksel şiddet görüyor. Şiddet gören kadınların yüzde 89’u hiçbir yere başvurmuyor.

6. Türk kadını demek, “bebem anasız yaşar da vatansız yaşayamaz” diyerek cepheye koşan Nene hatun demektir. ‘Çocuk doğurmayan kadın yarım kadındır.’ demek değil!

Türk kadını demek;  Halide Edip gibi cesurca, meydanlara çıkıp halka seslenmek demektir. ‘Kadının yeri evidir.’demek değil! 

Türk kadını demek, Şehit Şerife Bacı gibi destan yazmaktır, cepheden cepheye koşmaktır. Bir erkek(!) gibi yürekli olmaktır. ‘Kadınlar çiçektir.’edebiyatı değil! 

Türk kadını demek, Kara Fatma gibi komutan olmak demektir, gözüpek olmak demektir, ‘Kadın herkesin içinde kahkaha atmayacak, edebini bilsin’ demek değildir! 

Türk kadını demek, Tomris Hatun gibi yiğit olmak demektir. Tomris Hatun gibi devlet yönetebilen zeki olmak demektir. ‘Kadın elinin hamuruyla karışmasın’ demek değildir! 

Türk kadını demek; cesur, gözüpek, zeki ve korkusuzluk demektir. Eve hapsedilen aciz ve zavallı, güçsüz ve aptal bir varlık demek hiç değildir! 

Türk kadını demek ayaklar altında sürünmeye layık görülen değil omuzlarda yükselmesi gereken kadındır. 

Cinsel obje olarak görülen varlık değil, beyni olan ve sanılanın aksine girdiği işleri kusursuz yapabilen kadın demektir. 

Anlayana... 

7. Ataerkilliğin bu kadar belirgin olduğu bir toplumda var olma, değer görme mücadelesi veren kadındır.

 Var oluşunun değerini giydiği mini eteğe, yaptığı makyaja, taktığı başörtüye,giydiği peçeye,yaşadığı ya da yaşayamadığı cinselliğine, birilerinin “karısı”,çocuklarının “anası” olmasına değil, insan olmasına dayandırmaya çabalayan kadındır.

Sürekli kendi ülkesinin insanı tarafından aşağılanan, yaftalanan, kadın cinayetlerine ve tecavüzlere hukuksal kılıf uydurmaya çalışan bazı errrkeklere ve onların yarattıkları zihniyete rağmen hayatını hakettiği gibi sürdürmeye çalışan, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ileri görülen çoğu toplumdan daha önce seçme ve seçilme hakkı kazanmasını sağladığı kadındır.

8. bir videoda  “kadinin” birinin;”bir hadis-i şerifte, bir kadının sözünün geçtiği yerde;o devlet,o millet helak olur yazıyor ”diye bişeyler zırvaladığını görünce şok olmuştum.Beni en çok şaşırtan da “kadın dediğin erkeğinin sözünden çıkmayacak,evinin kadini olacak”veya tecavuze ugrayan insanlar icin o da  öyle giyinmeseymis haketmis diyen kadınlarin olması.Kendi ezilmişliğinin acısını başkasından çıkarıp,erkekler tarafından onaylanma ihtiyacı içinde olan “kadınlar”

Bu topraklar aşağılık kompleksi olan erkekler yüzünden ezilen kadınlarla dolu.Geçen agir yasamlara denk geldim tvde.Kadin 300 kilo ve sevgilisi kendinden yaşça genç ve cok yakışıklı  olmasina ragmen,o kadina bakıyor,iyilesmesi icin herseyi yaparim diye agliyor.Ayni senaryoyu Turkiyede sadece 5-6 kilo almış bi kadın icin bile düşünemeyiz.Eksi sozlukte denk gelmissinizdir;kol kıllarını almayan kadin,şişman kadın,guzel bir sevgiliye “sahip” olmak gibi iğrenç başlıklar.Kendileri çok matahmış gibi küstah,ama reddedilince öldürülen onlarmış gibi mağdur ...

9. başı açık olsa yollu, kapalı olsa bağnaz, zayıf olsa anoreksi, kilolu olsa obez olan ve asla karşı tarafı memnun edemeyen kadın türü.

10. Az önce  haberleri izlerken bu başlığa denk geldim, tutamadım kendimi.erkek siddetinden kurtulamayan kadınlardır. İlla fiziksel siddet olması gerekmiyor. Hepimiz babamızdan, abimizden, erkek arkadaşımızdan psikolojik siddet görmedik mi? Ailede olmazsa is yerinde gördük. erkek siddetinin çeşitli türlerine maruz kalıyoruz. Bunun çözümü var mı, varsa nedir artık hiç bilmiyorum. Önceleri eğitimin çok önemli olduğunu düşünürdüm. Ama bu durum eğitimle de alakasız artık.