1.
ben ek olarak: gündüz vakti otobüsü işgal edip sınava geç kalmama sebep olanlardır. not: 2 saat önce çıkmama rağmen!!!!
2.
Son zamanlarda şöyle düşünüyorum.
İki tipi var, hayatı boyunca hazıra konmuş ekmek elden su gölden birilerinin çabası ve yardımıyla bir hayat sürmüş rahat yaşayanlar yaşlanınca o hiç çalıştırmadıkları kaslarının ve beyinlerinin bedelini hastalık olarak ödüyor, birilerine muhtaç oluyorlar. Ağır düzeyde bir acizlikten bahsediyorum.
Diğer tarafta da kendi emeğiyle bir yerlere gelmiş çok mücadele eden, çok yaşayan çok gören kesim var. Bunlar da fiziksel veya zihinsel engellerle karşılaşmıyor veya hafif atlatıyor fakat hayatın onlara gösterdikleri, mücadele ettikleri şeyler yüzünden çevrelerini yönetmeye ve herşeye karışmaya meraklı oluyorlar zekalarını göstermeye, ben zamanında şuydum diye kibirlenmeye o kadar meraklı oluyorlar ki ne konuşuluyor ne yanlarında duruluyor.
Hepsinin ortak özelliğiyse katlanmak cidden zor, takıntılar, problemler, eski kafalılık, yaşın getirdiği hürmet talepleri, biz şöyleydik böyleydik diye zamanın değişimini kabullenmeme, genellikle temizlik sıkıntıları, pek tabi pintilikler.
Birkaç yıldır bir ömre yetecek kadar yaşlı tanıdım, tecrübe ettim o filmlerdeki masum, sessiz içine kapanık, uyumlu yaşlılara hiç denk gelmedim. Eskiden severdim, uzaktan güzel yani belli bir mesafede durmak şart.