türkiye'de sözelci olmak

1. çoklu zeka teoreminden bihaber insanlar tarafından aptal yerine konmaktır. iki toplama işlemi görünce sen sözelcisin anlamazsın ehehe diyen insanlarla muhatap olmaktır.

bilgi birikiminizden, hafızanızın yeterliklerinden, başarınızdan habersiz insanların yorumlarına tahammül etmektir..

edit: bugün direksiyon dersinde hocam da ilk iş sayısalcı mı sözelci mi olduğumu sorup sözelcilerin zor öğrendiğini söyleyip durdu. ilk defa direksiyon başına geçmiş birine üst üste 4-5 defa zor öğrenirsin demek güzel kafa gerçekten..

2. başarısız olduğunuz için sözelcisiniz önyargısı vardır. sayısalı seçen ama iki matematik sorusu çözemeyen kişiler sizi sözelcisiniz diye ezer. “üniversite sınavında derece yaptım.” dediğinizde “ama sözelde” diye kendince sizi bozar. e pardon kardeş de maden sözelde derece yapmak kolaydı yapamadığın sayısala gideceğine sözelci olsaydın. 

üstelik son açıklanan üniversite sonuçları gösteriyor ki sözel netleri çok iyi olmasa da bir tık önde. 

3. Arkadaşlar açıklıyorum. Güzide ülkemizde felsefe arkeoloji sosyoloji gibi değerli bölümler çöp sayıldığı için, sözel puanla da buralara gidildiği için direkt işsiz muamelesi görürsünüz. Sanki tüm sayısalcılar fizik kuramı filan yazıyor. her branşta işini hakkıyla yapan ve yapmayan insanlar var. Olay bu...

Düzenleme: sözel okumayı ezber yapmak sanan yazarlari göstermiş başlık.

4. Bir sözelci olarak yazıyorum. Genelde zeki olmadığımız için sözeli tercih ettiğimiz düşünülür. Matematiğe kafası basmayan, fen bilimlerini anlamayanlar geçer diyorlar genelde. Ve genelimize potansiyel işsiz gözüyle bakılır.

Neden mi? çünkü ülkemizde zekaya tamamen matematiksel olarak bakılıyor. Oysaki birçok farklı zeka türü var. Çoklu zeka kuramı deniyor, hepsi tek tek açıklanmış. Hatta yenileri de ekleniyor keşfedildikçe. Matematiksel zeka türlerden yalnızca biri.

Sözel-dilsel zeka, kinestetik zeka, sosyal zeka vb. gibi birçok tür var, toplumumuzun pek önemli yerlere koymadığı.

Neyse bana gelirsek de, Evet matematik alanına ilgi duymuyorum ve pek başarılı da olamadım bu alanda. Ama başarılı olduğum ve çok sevdiğim başka bir alan var. Zaten nasıl her şeyde iyi olabilirim ki? Ki değilim de, bir uzmanlık alanım var zaten. Ben bu alanı kafam basmadığı için tercih etmedim ki. Belki eden de vardır, bilemem ama herkes aynı değil bunu bir kavramak lazım.

Şimdi alanım şöyle zor, böyle matematikten üstün gibi şeyler yazmayacağım. Çünkü herkesin işi kendine önemli ve kendine göre zorlukları var. En önemlisi, toplumun bütün uzmanlık alanlarına ihtiyacı var. Birini överken diğerini yerin dibine sokup küçümsemek bu yüzden yanlış. Sosyal bilimlere üvey evlat muamelesi yapmayı keşke bırakabilsek.

5. hufflepuff olmak gibidir

aptal olmak veya diğer bölümler için yeterince iyi olmamakla eş olarak görülür

halbuki sözelci olmak sayısalcı olmak eşit ağırlıkçı olmak...bunların hepsi sadece sizin alacağınız dersleri sınırlamak ve belli bir düzene koymak için yapılan etiketlemelerdir.

burada sözelci olarak yazıyorum ama eğer okuyan sayısalcı veya eşit ağırlıkçı arkadaşlarımız da varsa şunu söylemeliyim:

okulun sizi hiçbir konuda sınırlandırmasına izin vermeyin

dediğim gibi o etiketlemeler konular için ders saatleri düzenlemesi için yapıldı sizin için değil

sözelci olup trigonometri de çözebilirsiniz kimya da sevebilirsiniz sadece sizin bunları nasıl yapabileceğinizi bulmanız gerek

matematik yapamadığınız için sözel tercih ederseniz çoğu insan gibi size öğretilen çaresizlik içinde bir seçim yapmış olursunuz ki bu gerçekten çok acı bir şey çünkü çoğu arkadaşımda görüyorum hep bir "acaba?" kalıyor geride

6. Tüm türk mühendisler harıl hurul çalıştığı, ülke ilim irfandan geçilmediği için haklı olarak eziklenen güruh.