1. Hayatın ta kendisi.
Küçüklüğümüzden beri yalan söylemenin kötü bir davranış olduğu öğretilir; ancak sevmediği bir kişi ile konuşurken annemizin "Bugün müsait değiliz valla, bir dahaki sefere inşallah" diye yalan söylediğine, babamızın "bugün işe gelemeyeceğim, hastayım" diye patronunu aradığına, abimizin sevgilisine "Hayır, bu pantolon seni şişman göstermemiş" deyişine ve buna benzer yalanlara tanıklık ederek büyürüz. yalan söylemek, herkesin yapmamakla övündüğü, yapanları kınadığı ve buna rağmen herkesin yaptığı bir olaydır.
bizi doğruyu söylersek her şeyin yolunda gideceğini söyleyerek büyütürler. ama gitmez. çünkü biz insanlar, yalanları doğrulara tercih ederiz. İllüzyon izleyen bir seyirci gibi, sihirbazın bizi kandırmasını isteriz. yalanlar sıkıntılardan kurtulmamıza, kariyerimizde yükselmemize, insanlarla olan ilişkilerimizi iyileştirmeye ve amaçlarımıza hizmet etmeye yararlar.
İlk yalanımızı 2-3 yaşında söyleriz. Gerçeği eğip bükerek bununla eğlenir ve hatta ilk esprilerimizi bu şekilde yaparız. Mavi bir çoraba "Bu kırmızı" derseniz, küçük çocukların buna çok güldüğünü görürsünüz; çünkü gerçeğin gerçek haliyle sunulması eğlenceli değildir. Gerçeği olmayan bir şekilde sunmak, o zamana dek bunu yapabileceğini öğrenmemiş ve bunu yeni keşfeden bir çocuk için çok ilgi çekicidir.
Yalan yeteneği bilişsel bir başarıdır. Yalan söylediğini belli etmeden yapabilenler ise iyi rol kesebilen insanlardır, zira yalan söylediğimiz anda vücudumuz yalan söylediğimizi belli etmek için bir sürü işaret verir ve bu işaretleri kontrol edebilmek kolay değildir. Yalan söyleyen kişi sosyopat değilse, mutlaka size kendisini ele verecek ipuçları verir. Ancak sosyopatlar, yalan söylerken bir pişmanlık ya da suçluluk hissetmediklerinden, kendilerini kötü hissetmeden en iyi yalanları söylemeyi başarırlar.
Neden yalan söyleriz?
Suçlarımızı gizlemek ve beladan uzak kalmak için. Hatalarımızı geri alamayız ve hatalarımızı kabullenmek nadiren kısa vadede olumlu sonuç verir. Hatalarımızın sorumluluğundan kaçmak ve hatalarımızı örtmek için yalan söyleriz.
İtibarımızı korumak için. mesela Oldukça güvenilir bir işadamı, firmasına duyulan güveni sarsacak bir harcama yaptıysa, bunu saklamak için yalan söyleyebilir. Bu tür yalanlar bizi utançtan korur.
Birinin duygularını incitmekten kaçınmak için. Çocuklar bu konuda daha dikkatsizdir, birinin yüzüne onun kırılabileceğini düşünemeden "sen ne kadar şişmansın" diyebilirler. (gbkz: toplumsal nezaket anlaşmaları)na çocukları uyum sağlamasını sağlamak için onlara kibar olmayı ve kimsenin fiziksel kusurlarını işaret etmemeyi öğretiriz.
İtibarı artırmak için. Bu tür yalanları da başkalarının gözünde değer kazanmak ve takdir görmek için söylüyoruz.
İnsanları kandırmak ve kontrol etmek için. Bu yalanları güçlenmek, zengin olmak, sevilmek, birilerinin gözünde iyi görünüp yardım almak gibi aslında başkalarına zarar verirken bize çıkar sağlayan konularda kullanıyoruz.
Eksik bilgi vermek için. Bu, yalan söylemek gibi görünmese de, aslında gerçeğin olduğu gibi verilmemesinden ötürü doğruyu tamamen sunmamaktan yalan olarak kabul ediliyor. Bir olayı anlatan kişi tamamen doğrulardan bahsetse dahi, tüm olayın anlaşılmasını belirleyecek esas yapboz parçasını sunmayarak olayın farklı şekilde anlaşılmasına neden olabilir.
Yalanlar hayatı kolaylaştırır, eğer doğru şekilde söylenirse. Bu şekilde söylenemezse, başınıza daha büyük çoraplar ördüğü de olur. Biz hayatımızı kolaylaştırmayı seven canlılarız, bu yüzden hayatlarımızda yalan mutlaka olacak.
sonuçta, "ben işemedim, miki işedi." demek bizi tokattan kurtaracaksa eğer, o kadar da kötü değildir yalanlar.