1.
başıma gelmiş mutlaka her üniversitede bulunan hoca tipidir. hatta liste yapıp, kitabı alıp almadığın kontrol edilir, sonrasında da kendini dersten geçmiş bulursun.
2.
Kendi yazdığı değil çevirisini yaptığını aldırmıştı bi tanesi. Bide diyor ben size indirim yaptırdım. Absbsjdjdjd. Kolay mı canım anatomi kitabı yazmak. Heralde yazamaz.
3.
kitabın ilk sayfasına da -istemeden- imzalamaktan ziyade anı defteri doldurur gibi düşüncelerini yazanı vardı bizde. bu adamın bir de kampüsün hemen dışında çiftliği vardı keçi sütü falan satmaya çalışıyordu profçuğumuz! te allahım
4.
bir kere zorla aldırmak istiyorsa hayatta almam. gider kitabı alan birinden fotokopi çektiririm. yazar değil kırtasiyeci kazanır benim de vicdanım rahat eder:))
5.
"Ay benim deeaarsimde not almayın, dinleyin. Notları da vermiyorum zaten kitabımda var. Çok uygundu fiyati da kaç bilmiyorum ama siz bakarsiniz" dedi, kitaba baktık 90 liraydi incecik şey. Tamam saygıdeğer bir hocaydi, alanında da başarılı ama biz de öğrenciyiz. Pdf olarak indirip cikarttirdim 15 liraya geldi kusura bakmasın. Mesleğe geçince alır koyarim orijinalini kitaplığıma.
6.
zorla satın aldıran, okutan ve vize %70 final %30 ağırlığı yaparak vize notu yerine ilkokuldaymışız gibi onun kitabından bizi mülakata çağıran versiyonu bile vardır. siyaset felsefesi alanında diğer hocalarımız gibi kendisinin de kendi kitabını okutmaya hakkı vardır elbette, felsefe ve diyalektik gerektiren alanlarda akademisyenlerin bu tavrı normal karşılanabilir ama odasına mülakata çağırıp devamında "avrupalılar çok kötü, islam iyi biri, atıl kurt şanlı türk" kıvamında kokuşmuş milliyetçi ve tek niteliği müslümanlık olan yazılarını eleştirdiğimizde de dersten bırakması kişisel zorbalığı oluyor. üniversitelere akademisyen olarak gelme aşamaları öyle boktan işliyor ki en azından bizim bölümde; öğrencilerine verebileceği tek şey slaytlar ve dar bir bakış açısı olan, hala derse giriş çıkışları ve devamlılığı kompleks halinde kendine kriter belirleyen ve yaptığı işi yalnızca 'ders' olarak gören kişilerden bi' şeyler kapmaya çalışıyoruz. yoksa içinde bulunduğu bozuk sistemde inatla kendi üst dünya görüşü için ayakta kalmaya çalışan, anlatırken ve tartışırken kendini kaybeden, tüm kimliklerinden arınıp kendisini akademik tutkusuna adamış hocaların derslerinde hepimiz ağızlarının içine düşüyor kitaplarını koşa koşa alıp hatmediyorduk. ama işte, zorbalığın ve bağnazlığın hüküm sürdüğü eğitim birimlerimizde limon beyinli bir öğrenci olmayı içine sindiremez ve gözlerin kanaya kanaya zorla okuduğun o kitaptaki boktan fikirleri hocanın habitatı dahilinde yerden yere vurursan okulun 5 seneye de uzar 6 seneye de.
7.
Yazdığı kitabın varlığından bile bahsetmeyip ilk derste biz kitap sorunca "ne kitabı ayol kitap aldırcaksam ben napiyorum burda gidin kitabe vereceğiniz parayla bir şeyler yiyin için yok kitap" diyen bir hoca görmüş bu gözlere tüccar görünür. Gerçi işin başka boyutları da var direkt yargılamamak lazım ama makul bir fiyata değilse ve hadi fotokopiye karşı çıkmasını anlarım ama ortak kitap kullanmaya falan da karışıyorsa vicdansızdır. Sadece kyk bursuyla okuyan öğrenci gördük biz, düşünmek lazım biraz.
8.
Bu gözler kitabı alıp almamak size kalmış deyip almayınca neden almadın diye hesap soran üstüne fakültede imza günü düzenleyen hoca gördü.(gizlinot: pastalar kokteyller havada uçuştu ) Çokta şey yapmamak lazım.
9.
ilk okulda hikaye kitabı yazan öğretmenlerden tutun da üniversitede titr yükseltmek için yazdıkları makaleleri toparlayıp kitap haline getirtip, hiç bir işimize yaramayacağı halde zorla sınıfta satana dek uzayan bir listedir. hakkım da helal değildir.net!
10.
kitabı 'zorla' aldırmaz, rica eder. zaten yirmi küsür lira alın ne olacak der. fotokopisiyle gelen olursa da dersten atar. açıkçası sadece bu kitap nezdinde konuşuyorum, bir üniversite kitabı için yirmi lira çok para değil. şahsen ben onun fotokopisini çektirmem. zaten 10 liraya yakın tutacak. gider orjinalini alırım.