1.
İnsanların yaşıyla, davranışlarının örtüşmesidir. Lakin hepimiz ister 20 ister 30,40,50 olalım bazen, bazı durumlarda, bazı kişilere yaşımızın gerektirdiği gibi davranmıyoruz ya da davranamıyoruz. Çünkü ruh ile beden aynı oranda yaşlanmıyorki. Şurda yaşım 29'a yaklaşırken; işimde gayet aklı başında, soğukkanlı, deneyimli, olgun iken kocamın yanında resmen 10 yaşında bir kız çocuğum, annemin hala ergenlik krizinden çıkmamış atarlı kızı, babamın ise masum prensesiyim vs. Bazen diyorum kızım biraz ayarın olsun, ama ruhum bedenime sığmıyorki. Yani hep yaşında davranamayacak kadar hepimiz biraz çocuk biraz yetişkin yahut biraz yaşlıyız. Ya da hepimiz diyerek genellemeyelimde benim gibi kendini bir kalıba sığdırmakta zorlananlar diyelim(ybkz: ukteydim doldum)
18 ocak 2016 05:58
18 ocak 2016 06:02
2.
benim de pek yapamadığım iş. ancak ben yaşımdan şöyle bir on, on beş yaş olgun davranıyorum, öyle bir sıkıntı var. 26 yaşında ve hala genç olduğumun bilincinde olarak hareket etsem çok daha mutlu olurdum. şimdiden 40 yaşında gibi davranırsam, 40 yaşımla ilgili endişeli olmam normal haliyle. üstünde çalışıyorum ama karakterime işlemiş, değiştiremiyorum. suçu da biraz çocukluğuma ve akrabalarıma atıyorum sanırım.
kimse çok çok erken olgunlaşmasın, hiçbir çocuk yaşamasın bunu.
24 ocak 2016 02:44
24 ocak 2016 02:45
3.
Ben bu başlığa farklı bir açıdan bakıp yazmak istiyorum. Bu ülkede ve bizimki gibi ülkelerde çok abartılan bir durumdur bu 'yaşına uygun davranma' durumu. "Bu yaştan sonra olmaz artık" diye vazgeçilen o kadar çok şey vardır ki. Belli bir yaştan sonra insanların yaşayan ölülere dönüşmesini ister bizimki gibi toplumlar. Kaç yaşında ne giyebileceğimize, ne giyemeyeceğimize, nasıl konuşup nasıl konuşmayacağımıza, hatta kaç yaşına kadar seks yapma hakkımız olduğuna bile bu her haltı çok iyi bildiğini zanneden toplum karar verir. (Bir tv programında 55 yaşında bir kadının hâlâ seks yapmayı istediğini dile getirmesinin insanlar tarafından ayıplanması gibi bir örnek verebilirim mesela!) Çağan Irmak'ın son filminde uzun seneler sonra üniversiteye geri dönmek isteyen bir ev kadını vardı Demet Akbağ'ın oynadığı, o kadın bu isteğini çocuklarına söylediğinde en çok destek olması gereken en yakınları şiddetle karşı çıkmışlardı, sonra film icabı kabullendiler tabii ama gerçek hayatta bu ülkede hem kadınlar için hem de erkekler için belli yaştan sonra yapılmaması gereken şeyler nettir. 60 yaşında o yaşına kadar müzikle alakası olmamış bir adam "keman çalmayı öğreneceğim ben" dese kaç kişiden destek görür, kaç kişi güler ona ve saçmalama der bir düşünün. Yaşayan ölülerle dolu bu toplumda artık genç değilsen sen de yaşayan ölü olmalısın. Ya da kırarsın zincirleri, meydan okursun bütün o yaşayan ölülere ve hangi yaşında nasıl davranacağına, ne yapacağına, nasıl bir hayat yaşayacağına sadece ve sadece kendin karar verirsin. Nitekim olması gereken de budur, gerçekten adam gibi bir hayat 'yaşamak' istiyorsan. Bu dünyadan gitme zamanımız geldiğinde gülümseyip "yaşadım" diyebilmek için, insanların bize dayatmaya çalıştığı hayatı, yaşımıza göre bize biçtikleri rolleri elimizin tersiyle itmemiz gerekiyor. Kimseye zarar vermediğimiz sürece aklımızdan ve kalbimizden ne geçiyorsa onu yapmalı, nasıl istiyorsak öyle davranmalıyız.
24 ocak 2016 08:28
24 ocak 2016 08:33
4.
asla beceremediğimdir. aşırı evcimen ve rahatıma düşkün olduğumdan örneğin arkadaşlarla toplanıp bir şeyler içmek yerine, kendi başıma odamda dizi izlemeyi tercih ederim ya da dışarıda takılmaktansa kulaklığımı takip bu vakti odamı düzenleyerek geçirmeyi yeğlerim. (gizlinot: manyak mıyım?)
başlarda evde olmak çok sıkıcıydı (gizlinot: ki normal olan o)(gizlinot: gençsin, gez, dolaş dimi?) ama artık evde olmayı istemeye başladım.
5.
Bence de insan nasıl hissediyorsa öyle davranmalı. Yaşının adamı olma durumunun temelinde toplum baskısının dayatmaları olduğu düşünüyorum. Mesela aynı yaşta iki farklı insanı düşünelim birine ismiyle hitap ederken diğerinin isminin yanına abla/ağabey sıfatını ekliyoruz bunu hepimiz yapıyoruz farkında olmadan. İsmiyle hitap ettiğimiz kişi gerek konuşmalarıyla gerek davranışlarıyla gerek giyim kuşamıyla bize daha yakın geldiği için onu akranımız gibi görüyoruz ve ona abla/ağabey sıfatını yakıştıramıyoruz. Şimdi böyle kendini genç hisseden, genç gibi davranan, gençlerle takılmayı seven birine; yaşına uygun davran demek hem dayatma hem de haksızlık olur.
6.
Yaşıma neyin uygun olup olmadığını kim belirliyor ve ben o kişiyi neden dinleyeyim diye düşünüyorum.
7.
bunu biri bana söylese cümlesini tamamlayamadan emrah ablak karikatürlerindeki gibi ağzının ortasına fırıncı küreğiyle vururum; toplumun belirlediği kriterlerin topundan nefret ediyorum.
"sen artık evli barklısın az ağır oturaklı ol"
"sen artık annesin azıcık ağır oturaklı ol"
bunların hepsi biz kadınların "ağır oturaklı" olması için kurulmuş paket cümleler, *anan olsun ağır oturaklı -_-
8.
İnsanların yaşadıkları standart değil. Dolayısıyla tecrübeli olan ama kimliğinde 20 yazan kızı yaşadıkları travma yada olaylar yüzünden 25 30 yaşında düşünmeye iten sebepleri sorgulamak yerine kim oluyor ki dışarıdan olaylara sadece dışarıdan bakan ve işi gücü yorum yapmak olan kendi çocuğuna bakmadan langır lungur konuşan insanların yorumuna mı kalıyor ? Kak git yıkıl karşımdan yargılayacaksan kişinin yaşadıklarını yargıla (haddin değil ama yaptın diyelim hadi ) o istermiydi erken büyümeyi ? Birde bu açıdan düşünün.Etrafımdaki hiç kimse beni yargılayamaz canım kaç yaşında olmak isterse o yaşta davranırım.
(dislike almak ruhumda var bir kaç tane daha gönder )
26 ocak 2016 20:31
26 ocak 2016 20:35
9.
Yerine göre değişir bu olay. Bazen öyle acı anlar yaşarsın ki olduğundan büyük davranman beklenir senden . Olgun olmalıyım diye düşünürsün. Hiç başaramadım yaşımdan büyük davranmayı ama yaşımdan küçük davranmada çok iyiyimdir. Özellikle çocuklarla çocuk olmaya bayılırım. Onlarla oynamaya. Zaten bu kadar kirli dünyada biraz ruhumun çocuklarla temizlenmesine ihtiyacım var.
10.
annemin asla yapamadığı şey. şuan 39 yaşında, ve bir de torunu oldu. ama hala kendini 18 yaşında genç kız sanıyor. ben liseye giderken, ergenlik dönemindeyken bile ben ergen ergen tavırlar sergilemezken, annem bu açığı fazlasıyla kapatıyordu, benden daha ergendi. görenler hep aaa ne güzel anne kız gibi değil kardeş gibisiniz diyordu. hatta bazen kardeş olmayı da geçtim ben onun annesiymiş gibi hissediyordum. ve bu hiç de iyi bir şey değil. insan gerçekten anne gibi bir anneye ihtiyaç duyuyor. benim zaten arkadaşlarım var. annem de arkadaş gibi değil, gerçekten anne gibi olsun isterdim. yeri gelince odamı toplamadım diye bana bağırsın, sınavdan zayıf not aldım diye beni terlikle kovalasın falan. bu durumda annemin çocukluğunu ve gençliğini yaşayamaması da etkili farkındayım. yanlış anlaşılmasın, yine de annemi çok seviyorum :) herkesin eksik bir yönü olur ya. benim annemin de eksik yönü bu işte :)
9 ocak 2019 10:34
9 ocak 2019 10:36