yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (6)
    • medya (0)

    1. en kötü yoksulluk akıl yoksulluğudur.

    7 şubat 2016 21:06

    2. insanı olgunlaştırır değer bildirir yetinmeyi öğretir.

    8 şubat 2016 16:36

    3. türkiye'deki emek/ücret eşitsizliğinde yaşanan korkunç durum

    8 şubat 2016 16:38


    4. beni başarılı olmak için kamçılayan durumdur.

    babası asgari ücretin biraz üzerinde kazanan, annesi çalışmayan bir ailede büyüdüm. tahmin edersiniz ki kıt kanaat geçiniyorduk. kimseye muhtaç değildik çok şükür ama bütün ihtiyaçlarımızı minimum düzeyde karşılıyorduk, fazla giysi, gezmeler, dışarıda yemek yemeler lükstü bizim için. haliyle çoğu şeye imrenerek büyüdüm diyebilirim. bu durumdan kurtulmak için bir an önce kendi ayaklarım üstünde durmam lazımdı, hem de hiç yıl kaybetmeden.

    liseyi bitirir bitirmez üniversiteyi kazandım, üniversitede de burs alarak çok şükür ailemden para almadan okulu bitirdim. üniversite son sınıfta çok çalıştım ve mezun olur olmaz atandım. benimle birlikte işe başlayanların arasında yaşı en küçük olan bendim. sonra bu çok çalışma benim karşıma görevde yükselme şansı çıkardı. şu an büyük bi şehirde tek başıma yaşayan, kendi ayakları üzerinde duran genç bi kadınım.

    uzun lafın kısası yoksulluğu dezavantaj olarak değil, motivasyon kaynağı olarak görmek gerek.

    4 mayıs 2016 14:49

    5. emek-değer dengesizliği sebebiyle, ülkem insanını asla teğet geçmeyen durumdur, parasızlıktır.

    açık konuşayım, parasızlık görmedim; annem bankada şefti, iyi kazanıyordu dönemine göre... babam da, biz doğmadan önce grev sebebiyle fabrikadan atılmış, solcu diye de bir daha almamışlar. dedem sağ olsun bakkalını babama devretmiş, babam da çalışkan, bakkalı markete evriltti. iki teyzem var, bekârlar; ablam ve ben onların da çocuğuyduk, her şeylerini paylaştılar bizimle, maddi-manevi... çok şükür, muhtaçlık bilmedim.

    her şeye rağmen harçlığımız belliydi, fazlası verilmezdi. yaşıtlarımız ne yiyorsa onu yedik içtik, ne giyiyorsa onu giydik; ablama küçülenleri ben giydim, hala eskimemiş olanları ihtiyaç sahiplerine dağıttık. bu sebeple eşyalarımızı temiz kullanmayı, malımızı gözetmeyi, paylaşmayı öğrendik. öyle ki artan yemekleri sokak hayvanları ile paylaşmak annemden duyduğum ilk öğütlerden biriydi.

    çocukken doğum günlerimiz ailemizin toplanması ve pasta kesmekten ibaretti, büyüyünce pastanın yerini aile yemekleri aldı. abartısız, samimi, eğlenceli, sevgi dolu yemekler... ilkokuldan yüksek lisansa kadar devlet okullarında okuduk. mezun olduktan sonra iş bulduğumuz andan itibaren kardeşim de ben de ailemizden para almayı kestik. destek alıp rahat yaşamak varken, kazandığımız parayla ay sonunu zor getirmeyi tercih ettik. ailemiz bu kanaatkârlığımızla hep gurur duydu, ben de öğrettikleri sebebiyle onlara hep minnet duydum.

    çünkü para, yaşamak için gerekliyken, insan olmak için yetersizdi.

    27 temmuz 2016 22:40 13 ekim 2016 15:08

    6. günümüzde tek boyutlu olmayan ve tek boyutlu olarak ele alınmaması gereken kavramdır.

    öncelikle temeli ekonomiye dayansada ve ekonomik temelli olarak düşünülsede olay öyle değil. yoksulluk sanayi devriminden önce ve fransız ihtilalinden önceye kadar dayanıyor. etkenleri arasında yoksul insanların hep suçlu görülmesi, toplumlar için sorun çıkaran "ahlakı bozan" kişiler olarak da görülmeside yer alıyor. eskiden bu kategoride olan insanlara en etkili çözüm "hayırseverlik" adı altında destek şeklinde geliştirilmiş. tabii küreselleşme dediğimiz kavram zamanla yokulluk ve yokulluk içinde olan insanları öne çıkarmış. modern dünya mutlak yoksulluk, göreli yoksulluk, objektif ve subjektif yoksulluk, yapabilirlik yoksulluk kavramlarınıda ortaya çıkarmış. şuan küreselleşen dünyada hepimiz göreli yoksuluz malesef.

    amerika birleşik devletleri'nin ve avrupa birliği'nin yoksulluğa ve yoksul kişilere yaklaşımı tamamen farklı. şöyle ki; abd kaderlerine terk etmiştir yoksulları diyebiliriz. yoksulluğun köküne inmemiştir ve alternatifler üretmemiştır ama avrupa birliği bu sorunun köküne inmiştır. şuan avrupada yoksullukla mücadele için önemli kuruluşlar vardır. bu kuruluşlar siyasi otoriteyi yönlendiriyor ve sonra denetliyor. siyasi otorite başlı başına haraket edemiyor.

    türkiyeyi yazmayayım çünkü bilen biliyor, gören görüyor ve yaşayan yaşıyor.

    10 temmuz 2019 23:36