3.
Sevgili maenin girdisini genel olarak keyifle okudum ancak yer yer kopukluklar yaşamıştım; meğer bir önceki girdiye yanıt niteliği taşıyan cümleleri sebebiyleymiş.
Buralarda çok bahsetmediğim fotoğrafçılıkla bir süredir ilgileniyorum. Eğitim (kurs) aldım, kitap, dergi takip ediyorum ve sergi kovalıyorum naçizane. Bir de sevdiğim ressamların eserlerini pek keyifle seyretmek dışında sanatla başka güçlü bağlarım olduğunu asla iddia edemem. Bu işin okulunu okumuş mekteplilere ya da camiada yetişmiş alaylılara haksızlık etmek istemem. Küratör değilim. Sanat akımlarını akademide okuyup öğrenmedim. Bu uyarıları yapayım ki, konu hakkında ilk kez okuma yapanlar yazıyı ciddiye alıp almayacağına karar versin.
Başlığın contemporary art şeklinde açılması daha yerinde olur muydu diye geçirdim içimden ilkin. Çünkü bu kavram Türkçe’de “çağdaş sanat” ve “güncel sanat” olarak karşılık buldu ve elbette kavram karmaşası yaşanması sürpriz olmadı.
Çağdaş nedir ki, çağdaş sanat ne anlama gelir? Bizler, bir öncekinin çağdaşı isek –öyle kabul edersek- çağdaş sanat denilen “şey” de bir önceki akım olan modern sanatın çağdaşı şeklinde düşünülüyor doğal olarak. Dolayısıyla “çağdaş”ın “modern” ile karşılaştırılmasının ve sınırlarının aranmasının sebebi budur bana göre.
Çağdaş’ın sınırlarını arayan insan zihni, sorgulamasına yanıt bulamayınca burun kıvırıyor haliyle. Bir kesim de var ki, hiçbir teknik kısıtı kabul etmeyen, renk ve doku bütünlüğünü göremeyeceğiniz, netsiz ve benzetme yerindeyse “akışkan” bir tarafı olduğu için o burun kıvıranların karşısına geçip “yanlış”larını düzeltmeye çabalıyor. İki taraf da gülümsetiyor insanı çünkü çağdaş sanat sebebiyle gurur duymak da utanç duymak da hatalı yaklaşımlar bana göre.
Akım dediğiniz “şey” elbette çevresinden, zamanın şartlarından, insanlığın geldiği noktadan etkilenerek ortaya çıkar. Dolayısıyla eleştiri, başkaldırı, sorgulanmayanı sorgulayarak rahatsız etmek zaten bizatihi sanatın varoluşunun en güçlü nedenidir. Estetik dediğiniz olgu da bugün tartışılamaz hale geldi artık bir bakıma, güzel de yoktur, çirkin de yoktur argümanını kanıksamış kalabalık bir kesim var her yerde. Dolayısıyla estetik kaygıların durulmasıyla, eleştirmenlerin elindeki son koz olan, renk, doku, malzeme seçimi ve anlatım biçimi gibi öğeleri; yani tüm teknik kıstasların da bu akımla sabun gibi kayıp gitmesi sonucu yaygara kopabiliyor. O kesime şu açıdan hak veriyorum: bir eserin sanat ürünü olması nasıl belirlenecek? Otoritelerin görmeye çalıştıkları kıstaslar da ortadan kalkınca kimler nasıl “ortadaki dağınıklık”ın çöp mü yoksa sanatsal bir yapıt mı olduğunu söyleyecek?
Tüm bu belirsiz tanımlardan sonra insan çağdaş sanatın ne olduğunu anlamıyor belki ama ne olmadığını anlıyor. Bu anlama işi, performanslar, kolajlar, resimler, heykeller, vb incelemeleri yapmaktan geçiyor elbette. Hakkında okumak, üzerine düşünmek hatta eser karşısında ne hissettiğini fark etmeye çalışmak işin kıymetli yanı.
Son olarak çağdaş sanat, Modern sanata ve avangarda (“öncü” anlamındaki bir terim değil de, pek çokların sanat tarihinde önemli bir yeri olduğunu kabul ettiği ve çağdaş sanatın da çok şey borçlu olduğu dönemsel bir gruptan bahsediyorum) son veren bir kavram denirse bunu kabul etmek gerekir. Çünkü modern sanat sonrası doğan bir akım bu. Ancak başlangıcı belli olsa da sonunun belli olması ile alakalı hiçbir kehanete katılamam büyük ihtimalle. Küresel dünyanın şimdilerde başındaki “buhran”, insanın içinde bulunduğu her türlü “çaba” ve bu dönemdeki algılanışıyla estetiğin her türlüsü gelmiş geçmiş olduğunda dahi, çağdaş sanattan bahsetmek mümkün olacaktır. Yani içinde bulunduğumuz dönemde olup bitecek bir hadise değil. Elbette evrileceği taraflardan bahsedilebilir ileriki zamanlarda ancak kapanacak bir devir gibi gelmiyor bana. Bu “zamansız”lığı onu biraz daha özgür ve kalıp dışı yapıyor belki de.
Farklı biçimlerde eserlerle seyirciyi şaşırtan bu akımı şahsen ben seviyorum. Beynimizin otomatik pilottan çıkması için gerçekten olağandışı bir “şey” ile karşılaşması ve şaşırması lazım. O zaman gerçekten aktive olup görevini yerine getirebiliyor: düşünüp, sorguluyor. Günlük rutinimizde sarsılarak uyandırılmaya ihtiyacımız var. Bu yönüyle sanatçıların halkı dönüştürme gücü olan kişiler olduğunu söylemek hiç de garip karşılanmaz sanırım.
art basel hayali kuran ama 1 saatlik uçuş mesafesindeki contemporary istanbul’a bile gidemeyen bünyemin, geçtiğimiz hafta bu fuarın ziyaretçisi olmuş olanları çok kıskandığını söylemek isterim son olarak.