1. güzel ülkemin yaşadığı en son toplu dolandırıcılık olayı. literatürde ponzi oyunu (ponzi scheme), ülkemizde ise saadet zinciri olarak bilinir.
normalde bankaların, müşterilerin faiz geliri kazanmak amacıyla yatırdığı paralara uyguladığı standart bir faiz oranı vardır. bu oran, her ülkedeki ilgili kuruluş tarafından alt-üst limit şeklinde ve belirli kurallar dahilinde belirlenir. tahmin edeceğiniz gibi bu faizler düşüktür.
ponzi oyunu ya da saadet zincirleri ise, bu faizin çok daha yükseğini vererek kendilerine para çekerler. örneğin, bankaya yatırdığınız 100 bin liradan yılda %3 faiz ile 3 bin lira kazanıyorsanız, ponzi oyununda yatırılan 100 bin lirayı 10 ayda ekarte edebilir, 11. ayda kâra geçebilirsiniz.
sıkıntı şu; 1.si paranızı ponzi oyununa yatırdığınızda geri almanız mümkün değildir. bankaya yatırdığınızda ise paranız yasal güvence altındadır, vade süresi dolduğunda (ya da dolmadan belirli kurallara göre) yatırdığınız ana parayı tamamen alabilir + faizi neyse onu alabilirsiniz. ponzi oyununda ise ana parayı asla çekemezsiniz, faizin ana para kadar etmesini ve üstüne kâra geçmesi beklersiniz.
2. ve esas sıkıntı ise ponzi oyununda bu faiz oranının ödendiği kaynaktır. sadece başkaları da oyuna para yatırdığı sürece faiz alabilirsiniz. örneğin, ben 10bin lira yatırdım. 2 kişi daha geldi ve 10ar bin lira daha yatırdılar. kasadaki toplam para = 30 bin lira. bana aylık 2 bin lira faiz vaad etmişlerdi. 10 ay boyunca ben bin bin paramı aldım. 2bin×10ay = 20 bin lira bana verdiler. kasada kaldı 10 bin lira. benden sonra gelen iki kişiye de ayda biner lira faiz vaad etmişlerdi. bu iki kişiye toplamda 20 bin lira yatırmış olmalarına rağmen sadece 10 bin lira verilebilir. kişi başı 5 bin lira içerdeler. bir de daha ben kâra bile geçmemiştim, ben kâra geçiyorsam bilin ki bu birilerinin cebinden çıkıyor. o yüzden bu oyun, altta kalanların dolandırıldığı, en tepedeki kişinin servet sahibi olduğu bir dolandırıcılık sistemidir.
ülkemizde ise saadet zinciri yasaktır. dolandırıcılar, bu yasağı çok iyi bildiklerinden araya bir ürün koyarak delmeye çalışırlar. isim vermeyeyim şimdi her yerde müridi var, mesaj kutumu doldurmasınlar. örneğin, kahve satışı + arkadaşını getir kazan sistemi; web site tasarlamasını öğretip seminer veriyoruz ayağına arkadaşını getir kazan sistemi ve daha pek çoğu hâlâ aktif bir şekilde işleyen türkiye'deki (gbkz: dolandırıcılık) sistemleridir. (gbkz: kanmayın).
çiftlik bank da bu "araya ürün sıkıştırma" işini yapmıştır. telefon tabanlı bir oyun gibi piyasaya sürülmüş. insanlara verdikleri paralarla hayvan alındığı ve onun getirileriyle faizlerin ödendiği söylenmiş.
bugün müge anlı'ya katılan mağdurların ve şahitlerin anlatımına göre, ortada doğru düzgün hayvan olduğuna dair bir kayıt yok. çiftlik banka ait tarım ve hayvancılık bakanlığı sistemine kayıtlı sadece 50 büyükbaş hayvanın olduğunu söylediler. bu arada isterse 500bin tane hayvan olsun, hayvanı alır almaz gelir elde edilen bir hayvancılık modelini ilk defa duyuyorum. oldukça zahmetli ve yatırım üzerine geri dönüş dediğimiz ((gbkz: return on investment)) süresi uzun olan, yani çok uğraşıp aylar yıllar sonra ana parayı kurtarabildiğiniz bir şey hayvancılık.
oyunun içeriği karışık gibi duruyor, ama özü budur. insanlara hayali çiftlikler kurdurup, yasalardan kaçmak için göstermelik bi'-iki bir şey alıp saadet zincirini kurmuşlar.
çok güzel göz boyamışlar. bilmem kaç bin hayvan kapasiteli çiftliğin temel atma törenleri, çiftlik gezileri ve neler neler. arkaplanında kim bilir neler vardı o gösterdikleri çiftliklerin. muhtemelen bizim diye kiralamışlardır. belgeler imzalatıp insanların güvenini kazanmışlar. bi' sözleşme gören insanlar da yasaldır o zaman diye atlamış.
parasını kurtaramayan insanlar şikayet etmeye başladıkça, sahibi ve çiftlik bank hakkında ocak ayında soruşturma açılmış. hâlâ daha devam ediyor. sahibi ise yurtdışına kaçtığını iddia ediyor. müge buna inanmadı ekdkrld.
olan insanların parasına oldu. geri almalarının hiçbir yolu yok.
üzüldüm mü? hayır. çünkü atatürk'ün dediği gibi "(gbkz: çalışmadan), (gbkz: öğrenmeden), (gbkz: yorulmadan) rahat yaşamanın yollarını alışkanlık hâline getirmiş milletler; önce (gbkz: haysiyet)lerini, sonra (gbkz: hürriyet)lerini ve daha sonra da (gbkz: istikbal)lerini kaybetmeye mahkumdurlar.
aynı şeyi cemaatlerde de gördük. çocuğumu paşa yapsın, doktor yapsın diye 5 yaşında atıyolar cemaatlerin kucağına. sonra? e sonra bize bakar. yok ya.
bi' önce kendimize bakalım benden paşa olur mu, benim hayvancılıkla ilgili bir fikrim var mı diye.
valla illallah geldi şu insanların kısa yoldan aşırı zengin olma hırsından.