1.
ilham yazar tarafından sahneye konan bir seray şahiner romanı.
kitabını okuyamadım bir türlü ama kadına şiddet haberlerinin gırla olduğu şu sıralar oyunu aklıma düşüyor ara ara. çok etkileyici bir tek kişilik, tek perdelik, afife ödüllü oyun. yeni bir şey söylemiyor ya da bir çözüm yolu sunmuyor tabi, her gün gördüğümüz üçüncü sayfa haberlerinden biri leyla'nın hikayesi. o kadar güzel, gerçek ki. önceleri antipatik bulduğum nihal yalçın harika oynuyor leyla'yı. çerezlik bir oyun değil. boğazınızda bir yumruyla çıkarsınız hatta duygusal biriyseniz ağladığınız yerler de olabilir. ama ağır dramla da baymıyor kesinlikle, yer yer komik. tam bir kadın oyunu.
tiyatroya gitmek isteyip de oyun seçemeyenler varsa kesinlikle öneririm. 29 aralık'ta oyun atölyesi'ndeymiş. hem harika bir oyun hem de mis gibi kadıköy havası :>
2.
Geçen sene semaver kumpanya'da izlemiştim. Nihal yalçın'ın müthiş oyunculuğunu tek başına izlemek ayrı bir keyifti. Oyun oldukça düşünmeye yöneltiyor insanı. Tam bir kadın oyunu denmiş ama bence tam bir erkek oyunu olmalı. Kadını biraz anlamak ve görmek adına...
3.
seray şahiner'in kısacık kitabı. ben kadın hikayeleri okumaya bayılırım bu kitap da geçen sen okuduklarımın içine en çok sevdiklerimden biri. böyle kitaplar okuyunca kadınların hayatta kalma kabiliyetlerinin ne kadar yüksek olduğunu düşünüyorum. leyla'nın yaşadıklarını ve hatta daha fazlasını yaşamış kadınlar olduklarını biliyorum hiçbir şey yapılamıyorsa da onları anlamanın yardım etmenin ilk adımı olduğunu düşünüyorum. benim çok sevdiğim bir kitap oldu bir oturuşta okuyup sonra etkisi sürecek kitap arayanlara tavsiye ederim.
"Hani kadınlar çocukları olsun diye gezmedik doktor, türbe bırakmıyorlar ya... Akılsızlar! Bırakın olmuyorsa olmuyor, ille doğurup ne diye sabinin de hayatını karartıyorsunuz?"
4.
Bir Seray Şahiner romanı. Hemen hemen üç sene önce kitabın uyarlaması olan aynı isimli oyunu izlemiştim. Nihal Yalçın, tek kişilik bir oyun olmasına rağmen bir saniye bile sıkılmadan izlettiriyordu kendini. Çok önemli bir toplumsal konuya değinmesine rağmen hiç didaktik değildi. Bence en etkileyici yerlerinden biri, kendi rızası dışında dahi olsa artık bakire olmayan bir kadının aslında hiç de istememesine rağmen karşısındaki erkek istiyor diye cinsel beraberlik yaşaması ve bunun bir nevi zorunluluk olarak gösterilmesine değinilmesiydi. Bir diğeri de en sonunda medya tarafından karakterin evinin sokağına kadar söylenmesi, olayın herkes tarafından bilinir olması ve normal bir yaşamın biraz da bu yüzden mümkün olmaması. Bunun içinde olmak nasıl büyük bir mağduriyet ise istemediği halde bununla anılmak da mağduriyetin başka bir boyutu, kişilik haklarının başka bir ihlali.