yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (1)
    • medya (0)

    1. Tanım: Türk şair, romancı, oyun yazarı ve İslamcı ideolog Necip Fazıl Kısakurek'in yazmış olduğu ve tamamen kendi hayatı olmasa da, kendi hayatı ile çok benzerlik gösterdiği söylenen tek romanı 'aynadaki yalan'. Kitap tesadüfen elime geçti ve merak ettiğim için okudum. Kitapla ilgili bir kaç şey yazmak istiyorum. Çünkü bu konuda yazılmış pek yorum bulamadım yaptığım araştırmada.

    Kitap, yarım sayfalık bir paragraf boyunca, blucinli solcu kızın gayet şekilci bir kafa yapısı ile yerden yere vurulmasıyla başlıyor. Ana karakterimiz Naci, tespit kasmayı seven bir arkadaş. Bu harika(!) ve doğruluğundan asla şüphe duymadığı tespitleriyle sıkça karşılaşıyoruz ilerleyen sayfalarda da. Ayrıca bariz şekilde kadın düşmanı ve aynı zamanda kadın zaafı olan bir karakter. Fakat bu zaafını ve takıntısını, karşısındaki kadının en ufak hareketlerinde bulduğu akıl almaz manalardan yola çıkarak kadına mal etmekten çekinmiyor. Ona göre sosyete, şeytan Belma hanımefendi ona ilk andan beri gözleriyle 'gel bana' demek suretiyle kötü emellerine alet etmek istemektedir.

    Annesinin Naci'ye evlenmek niyetiyle kız ararken kullandığı 'sana işlerini görecek eli var dili yok bir kız lazım. Böylece sen de kendi işlerine odaklanırsın' cümlesi ve yine arada naci'nin kadın tanımını yaparken 'kadının yalnız ev işleri gören, arada kuluçkaya yatan dırdır edici bir makine olmaması gerektiği, erkeğinin şahsiyetini manto gibi giyip, erkeğine yol açması gerektiği' cümleleri yine kadına bakış açısının görülmesi açısından örnek verilebilir.

    Bu konular kitapta tabii gayet doğal, olması gereken, ideal görüşler gibi yansıtılıyor. Yazar belli ki naci'nin görüşlerini su götürmez gerçekler olarak görüyor. Okurken kimi zaman kalbime ağrılar girdi, kimi zaman sinirlendim. Üslup akıcıydı ve edebi tarafına bir şey söyleyecek hadde sahip değilim. Bunlar neyi telafi ederse artık. Aslında bazı paragraf ve cümleleri paylaşmak istiyorum ama sanki bir cümleyi cımbızlayıp kötü göstermeye çalışmak gibi algılanmasını istemem. Merak edenler bir gün eline geçerse inceleyebilir.

    Bu arada asla önyargı ile okumadım. Zaten yazarın okuduğum ilk ve tek kitabıdır.

    21 aralık 2019 22:06