aramızda kalmasın

1. mantosuz madonna funda'ya yol vermişler ancak program tüm saçmalığıyla hız kesmeden devam ediyor.

hakan ural: mesela ben karıma diyorum ki "tolere edebildiğin şeyleri bana söyleme". mesela yolda biri laf atar, biri bir söz söyler, bir şey yapar. "kendin başa çıkamayacağın bir şey olmadığı sürece bunu bana yansıtma. çünkü ben gider adama bir şey yaparım, benim başım derde girer veya adam bana bir şey yapar, yine sen üzülürsün".

jess molho: ama bazı kadınlar da bunu özellikle, karşı taraf tarafından sevilip sevilmediğini tartmak için yapıyor. mesela benim karım ilk evlendiğimiz zamanlarda bazen diyordu ki: "bugün iki kişi bana laf attı". bu aslında "bak, ben değerliyim" demek.

kusmak üzereyim şu anda -_-

tolere etmek: Hoş görmek (anlayışla karşılamak, kusur saymamak), katlanmak, tahammül etmek

Ya kadınlar kendilerine yapılan sözlü ve fiziki tacizleri hoş görmek, bunlara katlanmak zorundalar mı? bir insanın kronik olarak maruz kaldığı toplumsal sorunu nasıl bu kadar küçümseyebiliyorsunuz? söyleyip de kocasının başını derde sokmayacakmış. ulan kadının kocasısın sen, yaşadığı olumlu/olumsuz şeyleri paylaşmak isteyeceği en yakınısın. vay efendim, değerli olduğunu belirtmek için yapıyormuş. bu ülkede kadın kadar değersiz kaç tane şey var? giydiği, yaptığı, ettiği, söylediği her şeye; gülmesine, araba kullanmasına, hamileyken sokağa çıkmasına bile karışılacak kadar değersiz görülen bir cinsin yaşadıklarını seninle paylaşmak istemesini nasıl değerli olduğunu hissettirmek amacıyla olabilir? yemin ediyorum bunların kafası hiç çalışmıyor ya.

2. george michael'ın ölümünden sonra mirasçısının olmaması sebebiyle mirasın beklemede olduğunu anlatıyor demin hakan ural: "karısı, çoluğu, çocuğu, ailesi olmadığı için mirasın kaldığı kimse yok. en son 'tercih ettiği hayat biçiminden dolayı olan sevgilisi' mirası alıp alamayacağıyla ilgili dava açtı, o da beklemede". jess molho diyor ki: "sevgilisiyle evlenmemişti, değil mi?" hakan ural ısrarla kem küm ehem öhöm "neyse, ben sana sonra anlatırım". jess de sonunda dedi "abi eşcinsel değil mi ne var bunda söyleyemeyecek?"

"tercih ettiği hayat biçiminden dolayı olan sevgilisi" nedir ya? adam sanki "o mu bu mu, ay hangisini seçsem, onda bunda şundadır" falan yapıyor, "bir yaşam biçimi olarak geyliği" tercih ediveriyor, sonra da birden bir erkek sevgili beliriyor seçimler doğrultusunda falan.

tanım: wtf bir programımız.