1. 1988 yapımı türk filmi. atıf yılmaz yönetmenliğinde çekilmiştir, başrollerinde mazhar alanson ve ali poyrazoğlu yer alır. goethe'nin faust'undan hareketle, ruhunu şeytana satan bir müzisyen ile şeytan arasındaki ilişkiyi anlatan bir filmdir. şeytan ve insan ilişkisi üzerinden sistem eleştirmesi yapmakta ve paranın insanları ruhsuzlaştırdığını anlatmaktadır.
--spoiler--
fatih (mazhar alanson), sıradan bir hayatı olan bir müzisyendir. arada seslendirme yapar, barlarda çalar. fakat sanatını yapmaya çalışırken "parayı verip düdüğü çalan" insanların sanatına değer vermemesi yüzünden sinirlenmektedir. bir gün, her gün gelip geçtiği yolda, vitrindeki temsili sevgilisi olan cansız mankenle konuşurken, şeytan (ali poyrazoğlu) gelir ve ruhunu satın almak ister. fatih, ruhunu şeytana satarsa on yıl içinde istediği şöhrete kavuşacak, istediği gibi müzik yapabilecektir. satar da nitekim.
filmde sistem eleştirisi yapılırken, dönemin en sorunlu sektörlerinden biri seçilmiş: medya. medyadaki aktörler, özellikle müzik yapımcıları, adeta paranın kölesi olmuş, şeytandan daha şeytan hale gelmiştir. ruhları şeytanın elinde olmasına rağmen, şeytanın dediklerini yapmaz ve ruhlarına ne olacağını umursamazlar. çünkü artık bir ruha ihtiyaçları yoktur. istedikleri paraya ve güce kavuşmuşlardır.
filmde şeytan, cansız mankeni (yaprak özdemiroğlu) canlandırıp fatih'le evlendirir. ancak bir türlü fatih'in istediği niteliklere sahip kadını oluşturamaz. ya çok temizlik hastası, ya libidosu çok yüksek, ya çok romantik, ya çok evcil, ya da çok feminist yapar. filmdeki önemli mizahi noktalardan biri de budur. şeytan der ki "kadınlarla baş etmek zordur. ben bu şeytanlığımla bile bulaşmaya korkmuşumdur çoğu kere".
filmin sonunda ruhundan şüphe etmediği, eskiden aşık olduğu kadının (deniz türkali) bile para ve güç sahibi olunca ruhsuzlaştığını görür şeytan. insanların artık ruhları yoktur. dolayısıyla şeytanın onların ruhlarını satın alması onlar için bir şey ifade etmez. insanlar artık şeytanın kuklası değildir. hatta şeytanı kullanıp istediklerini elde edince onu umursamayarak, onlar şeytanı kuklaları yapmışlardır.
"bir zamanlar ruh çok önemliydi. artık şimdi kimsenin ruha muha ihtiyacı kalmadı haberin olsun. her şey para, her şey maddiyat, üçkağıt. herkes senden daha şeytan ona göre." der ruhunu satan reklamcı zengin adam şeytana. bunca şeytan görevini üstlenen insanların olduğu bir dünyada artık şeytan eskisi kadar şeytan değildir. bu nedenle kanatları çıkar ve dünyadan uçar gider. ancak filmin sonunda görürüz ki fatih ünlü bir müzisyen olmuştur ve bu ruhsuz para babaları onunla çalışabilmek için aralarında umutsuzca konuşurlar. derken yukarıdan bir tüy düşer. melek olan eski şeytan, hala bir ruh sahibi olduğunu bildiği "arkadaşına" yardım etmiştir. yani ruh ne olursa olsun önemlidir, sadece para ve şeytanlık işe yaramaz hayatta. bu nedenle umudu kesmemek lazım. ruhunuzdan vazgeçmediğiniz sürece bir şekilde başarı sizi bulur.
--spoiler--