1. Sevgili süslüler, asit dedim diye korkuya kapılmayın. Kezzaptan falan bahsetmiyorum. Bunlar masum asit. Hepimiz yaşımız ilerledikçe cildimizin de yaşlandığını biliyoruz. Bunun yanında cildimizin kendini yenileme sıklığı da azalıyor, fren yapmış bir araba gibi yavaş yavaş duruyor cildimiz. Zaten çabamız da bu freni olabildiğince hassas bir şekilde, cildimize çaktırmadan yapmak değil mi? Neyse araba muhabbetini boşverelim.
Benzetmeler bir yana, cilt biz bebekken kendini haftada bir yeniliyor. Biz 20li yaşlara geldiğimizde bu süre 3 haftaya çıkıyor. Sonrası Allah kerim. Peki asitlerin bundaki rolü ne? Asitler, cildi hassas bir şekilde soyarak bu süreyi mümkün olduğunca aza indirmeye çalışıyor. Uygulandığı ölçüye göre etkisini gösteriyor.
Yani şöyle düşünün, güneşin alnında kıpkırmızı yanmış bir insanın cildi oluşan hasar yüzünden soyuluyor ya, hani sonra yeni çıkan deri yanmış vücuduna oranla beyaz oluyor. İşte o deri, yeni deri. Ama bu demek değil ki hepimiz güneşin altında kızarıp deri dökelim! Çünkü soyulan kısım sadece üst kısım. Güneşten oluşan hasarı asıl derinin altı yiyor, güneş dnamızı etkiliyor, ne kadar yeni deri çıkarsa çıksın o hasar oradan hiç gitmiyor. Ama bu başka bir mesele.
Asitler bu soyulmayı cilde zarar vermeden, olabildiğince masum bir şekilde yapıyor. Eğer cildimizdeki ölü deriyi arada bir atmazsak o sağlıksız, parlamayan cilt görüntüsü oluşuyor. İşte asitler burada devreye giriyor.
Peki ne işe yararlar?
- kırışıklıkların görünümünü yumuşatmaya yararlar (deriyi soyarak derinliğini bir ölçüde azaltırlar)
-ciltteki lekeleri giderirler (güneş lekesi, sivilce lekesi vs.)
-derin sivilce izlerine bir ölçüde yardımcı olurlar.
-cildi parlatır, yenilendirirler, tabiri caizse bebek poposu gibi yaparlar.
Peki kaç çeşit asit vardır? Bazılarımız aldığımız ürünlerde AHA ve/veya BHA yazılarlını görmüşüzdür. Biri alfa biri beta hidroksi asit demek oluyor.
AHAlar genellikle meyve asiti olarak da biliniyor. Bu asitler meyvelerde bolca bulunuyorlar. Ama sakın ha limonda asit var diye yüzünüze sürmeyiniz!!!! Limonun PH seviyesi cildi yakabilecek kadar yüksek. Zaten asitlerin işe yaraması için de içinde bulunduğu ürünün PH seviyesinin 3-4 arası olması gerekiyor. O yüzden malesef meyveleri yüzümüze sürerek bu asitlerden faydalanamıyoruz.
Alfa hidroksi asitler, temelde, beş tane: glikolik (en sık rastladığımız-şeker kamışından elde ediliyor), laktik (sütten), sitrik (turunçgillerden), malik (elma ve armuttan) ve tartarik (üzümlerden).
Beta hidroksi asitler de sadece bir tanedir: Salisilik asit. Bu asit yağda çözülüp gözeneklere daha derin indiği için genelde sivilce tedavilerinde kullanılır.
AHA ve BHA arasındaki en büyük fark; AHA suda çözülebilir asitlerdir, BHA ise yağda. Bu yüzden AHA kuru ciltlere, BHA ise yağlı ciltlere daha uygundur.
Genellikle cilt temizleme ürünlerindeki asitler bir işe yaramaz, çünkü bu asitleri işe yaraması için birkaç dakika yüzde bekletmek gerekir. Ayrıca çok önemli bir no da şu, bu asitleri kullanırken mutlaka ve mutlaka güneş kremi şarttır!
grimoire
mobilicorpus