5.
Yıllarca tesettürlü kadınların özgürlüğünü savunmuş bir açık olarak iki kelam etmek isterim.
Öncelikle dindarlık ve dinciliği ayırmak istiyorum.o
O yüzden dindar ve samimi insanları tenzih ederim en baştan. Fark ne derseniz yazının devamında açıklayacağım.
Ben başörtülü hemcinslerimin özgürlük alanını savunmayı onların beni asla savunmadığını farkettiğimde bıraktım. Dincilerin nihai amacının bireysel olarak dinlerini yaşamak değil herkesi kendi istedikleri gibi yaşatmak olduğunu anladığımda bıraktım.
Bugün Türkiye'deki plajların belki yüzde doksanına haşema ile girilebiliyor. Peki yukarıda örneği verildiği gibi, nudistler kendilerinin de kullanabileceği ya da başkalarını rahatsız etmemek adına sadece kendilerin kullanabileceği bir plaj talep etse ilk direnç, ilk tepki kimden gelir dersiniz? Halbuki görmek istemiyorsa o plaja gitmeyebilir, kullanabileceği yüzlerce plaj var. Ama olmaz, burası müslüman bir ülke ve herkes buna göre yaşamak zorunda! değil mi. Bir dikkat edin çevrenize nolur, çok örneğini göreceksiniz bunun.
Ha sadece kadınlar değil elbette, bu zihniyette çok fazla hatta daha fazla erkek var. Bakın yargılamak için söylemiyorum durumu daha iyi anlatabilmek için izah etmek istiyorum sadece; sık sık alkol alan, gece hayatı aktif, karısını aldatan bir tanıdığım sosyal medya paylaşımlarım üzerine bana diyor ki bıral kominizmi, marksizmi en doğru yol şeriat. Abi şeriat gelse önce senin kafanı keserler diyorum yok o zaman değişirim diyor. E şimdi değiş, yapabildiğini şimdi yap. Madem islama islam kanunlarıyla yönetilmek isteyecek kadar bağlısın önce bir emirlerini yerine getir, yasaklarından kaçın bireysel olarak. Ama derdi o değil ki, derdi seni beni de istediği kalıba sokmak. Yoksa bira da içsin, pavyona da gitsin, isterse çakma hugh heffner olsun bana ne, bana karşı bir sorumluluğu yok o yüzden umrumda değil. Ama benim hayatım onun umrunda ve istediği kalıba sokmaya fırsatı olsa bir dakika düşünmez. Bu şekilde şuan sayabileceğim 4 tanıdığım var.
Hayatım boyunca " sınırsız özgürlük, tek sınır başkasının özgürlüğünü kısıtlamak" felsefesine inandım. Ve buna herkes için inandım. Ama üzülerek görüyorum ki savunduğum insanların çoğu benim özgürlüğümü savunmadı. Çok uç bir örnek de değilim. o şortu giyip tekmelenen kadın ben olsam aman sen de şort giymeyiver kuzen/bacım/yeğenim/arkadaşım diyecekler biliyorum.
Şuan tesettürlü hakim olması, savcı olması, doktor olması, basketbolcu olması beni rahatsız etmiyor, umrumda değil açıkçası. İpin ucu çoktan kaçtı memlekette zaten. Yalnız ileride, bir gün tesettürlü bir kadın tesettürü yüzünden istediği sporu yapamazsa, istediği mesleği okuyamazsa yine oh olsun demem ama bu haksızlık diyip onun haklarını eskisi gibi ateşli savunabileceğimi de sanmıyorum. Çünkü benim desteğe ihtiyacım varken onlark yanımda göremedim.
Yukarıda bahsettiğim profilden çok farklı kadınlar da var bizzat tanıdığım, çok azlar ama çok güzeller. O kadınları tenzih eder, iyi niyetli yüreklerinde öperim.
23 eylül 2016 10:14
23 eylül 2016 10:20