1. "insanlar nelerle uğraşıyorlar, ve yarın onunla bizim uğraşmayacağımızın en ufak bir garantisi yok... o yüzden insan büyük laflar etmemeli hayata dair, hayat emanet bize... Güzellikleri gibi imtihanları da... emanetlere hamdetmeyi bilmeli, hayırlısı diyebilmeli, güçlü ve sabırlı olabilmeli, çünkü yardım da, hafifleten de, çare de imtihanı verende."
şu güzel cümleleri kuran çok güzel bir insandır kendisi. bu nasıl bir çelikten imandır? bedenimizin emanet olduğunu, bir gün toprak olacağını biliriz, biliriz ama bi yandan başımıza gelen en ufak bir olumsuzluğa isyan etmekte hiç çekinmeyiz.
tırnağımız kırıldı mı günümüz zehir olur, tek tırnak yüzünden tüm tırnaklarımızı kısaltmak zorunda kaldığımız için tüm gün söyleniriz. hele ki bir parmağımız bileğimiz kolumuz kırılsa? şu işimi yapamıyorum, bu işimi yapamıyorum, hayatım zorlaşıyor diye yakınırız. hatta o kadar ileri gitmeyelim, rujumuz yüz üstü yere düşse, dünyalar başımıza yıkıldı sanarız.
aklıma can yücel in şiiri geldi bak mesela, tam da bu konuya nasıl da cuk oturdu.
...
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
...
burası bir imtihan dünyası, bunu farkında olanlara, beno'ya selam olsun.
mevlana'nın bir sözüyle de bitirelim girdiyi.
"zor diyorsun, zor olacak ki imtihan olsun."