1. Bir cinsiyetin diğerinden üstün olduğunu savunan görüş ve ideolojidir. Cinsiyetçi olmak için maalesef açıkça bunun savunucusu olmak gerekmez.
Erkeğin kadına yaptığı zaten ortada... Onu kabul edemiyorken kadının kadına yaptığını hiç kabul edemiyorum. (gizlinot: kadının erkeğe, erkeğin erkeğe yaptığı da çirkin; ancak bu girdide hemcinslerimize yaptığımız kötülükten bahsedeceğim.)
Maalesef hepimiz az ya da çok cinsiyetçiyiz. En eşitlikçi olanımızın içinden bile bir "gizli cinsiyetçi" çıkıyor çoğu zaman... "Kadına yakışmaz.", "Kadın dediğin azıcık geri durur.", "O da giyimine kuşamına dikkat etmiyor hiç.", "Kadın kısmı.....", "Çok fotoğraf paylaşıyor.", "Seksi görünmeye çalışıyor." tarzı cümleleri kadınlardan ne sıklıkta duyuyorsunuz? Ya da bunlar olmadığında "Kendine hiç bakmıyor, kadın dediğin azıcık bakımlı olur.", "Azıcık sosyal olsun, gözünü açsın." "İyice geç kalmadan birini bulsun." tarzı cümleleri?
Erkek deniz kenarında şortlu-mayolu bir fotoğraf paylaştığında gayet normal karşılıyoruz ama kadın bikinili fotoğraf paylaştığında içten içe "Amacı ne şimdi bunun?" demiyor muyuz? Daha kötüsü göğüsleri sarkıkmış, selüliti varmış, o göbekle yine bikini giymeye iyi cesaret etmişmiş gibi yorumlara girmiyor muyuz içten içe?
Erkeklerde "uuu, karizma çıkmış." dediğimiz tarz fotoğrafları kızlar verdiğinde "Ne şimdi bu seksi olma çabası?" demiyor muyuz?
Grinin elli tonu filmini izleyen kadınlar başrol kadın oyuncusu için "Keşke bacaklarındaki kılları alsaydı, göğüsleri de bilmemneymiş." demedi mi? Bu eleştiriler erkeklere yapılıyor mu hiç?
Biz bile burada vloggar'lara "Seksi pozlar kesiyor." ya da "Zengin koca bulmuş, kendini oldum sanmış." tarzı cümlelerle yüklenmiyor muyuz?
Gittiğimiz ev dağınık ya da pis olduğunda evin kadınını mı ayıplıyoruz içten içe, erkeğini mi?
Evle ilgilenmek, çocukla ilgilenmek gibi son derece normal işler yapan erkeği takdir etmiyor muyuz hepimiz?
"Kadın kadının kurdudur." diyen yine biz değil miyiz? Birinin hakkında konuşurken kadın-kız kelimelerinden hangisini kullanacağımıza karar verme süreci yaşamıyor muyuz hepimiz?
Belirli bir yaşa gelmiş ve evlenmemiş kadınlar için beynimiz bahaneler üretmeye başlamıyor mu hemen? "Onun da dili çok sivri." "Çok feminist, zor koca bulur o." "En son ilişkisinde az daha uyanık olsaydı şimdiye evlenmişti." tarzı cümleler kurmuyor muyuz beynimizde? Hep bir başarısızlık, bir yenilgi yakıştırması... Bir kadından da "Evlenmemek kendi tercihidir."le başlayan bir takdir ifadesi duyuyor muyuz başka bir kadın için?
Neden o kadar erkek komedyen varken kadın komedyen çıkmıyor diye hiç düşündünüz mü? Söyleyeyim; bizim yüzümüzden çıkmıyor. Cem Yılmaz'ın stand-up gösterilerinden birini bir kadının yaptığını düşünün mesela... En feministimize bile o kadar bel altı espri, argo, küfür itici gelecektir. Cem Yılmaz yaptığında karnımızı tuta tuta gülüyoruz, kadın yaptığında "Yakıştı mı şimdi?" diyoruz. Küçüklüğünden beri "Ağır ol.", "Hanımefendi ol.", "Kadın kısmına yakışmaz.", tarzı bir baskılamadan bahsediyorum, espri yapmadan önce 2 kez düşünmez mi kadın? Mizah mı kalır böyle?
Ana haber bültenini sunan kadın bile kaza haberi verirken "dikkatsiz bir 'kadın' sürücü" diye vurgulamıyor mu? "Dikkatsiz bir 'erkek' sürücü vurgusu duydunuz mu hiç hayatınızda? (gizlinot: sonra vay efendim kadınlar tutuk araba kullanıyorlarmış, kimin yüzünden acaba? Taciz etmeyi kesin bakalım nasıl kullanacaklar. Ana haber bültenlerinde bari taciz etmeyi kesin.)
Hoş olmayan davranışın kadını-erkeği olmaz. İçimizdeki gizli cinsiyetçilerden kurtulalım. Hemcinslerimizi eleştirmeye bahaneler aramayalım. Toplumun bize dayattığı yakıştırmalardan, kalıplaşmış yargılardan arınalım. O kalıplaşmış yargılar kadınları giyim zevkinden yaşam biçimine, ağzından çıkan sözcüklere, meslek seçimine kadar etkiliyor. Biz bari hemcinslerimize bunu yapmayalım. Azıcık kendimizi sevelim önce, kendimizi sevelim ki diğer kadınları sevmeye sıra gelsin.
Girdime küçük bir soruyla son vermek istiyorum, bakalım cevabını doğru tahmin edebilecek misiniz?
Adam oğlunu arabasıyla okula götürüyor. Yolda bir kaza oluyor ve baba ölüyor. Çocuk ağır yaralı. ambulans geliyor. Çocuğu hastaneye kaldırıyorlar. Çocuğun hemen ameliyet olması gerekiyor. Ameliyat masasına yatırıyorlar. Çok geçmeden cerrah içeri giriyor. ve çocuğu görür görmez; "Ben bu çocuğu ameliyat edemem." diyor, "Bu benim oğlum"...
Acıklı öykümüz bitti... Ne olup bitiyor? Çocuğun iki babası mı var? Hayır çocuğun iki babası yok. Babalardan biri üvey mi? Hayır. Cerrahın oğlu yaralanan çocuğa çok mu benziyor? Hayır.
Beynimizin nasıl kalıplara girdiğine çok güzel örnektir bu bilmece. Beynimiz öylesine kalıplaşmış ki cerrahın kadın olabileceğini, yani çocuğun annesi olabileceğini düşünemiyoruz bile...
Kadın erkek eşitliğinden yana olabiliriz ama eşitsizlik biz farkında bile olmadan içimize işlemiş.
Kurtulabilmek dileğiyle...