2.
doğum günü nedeniyle bugün google'a doodle olmuş, 2006 yılında aramızdan ayrılmış gazeteci yazar. benim yaşıtlarım ve benden büyük olanlar iyi bilir biz duygu asena'yı kadınca dergisiyle tanıdık. orada son sözü o yazardı hep. dergiyi sondan başa doğru o yaşlarda kafamda belli şeyler net oturmasa da okurdum. kadının belli hakları vardır, bekaret, kürtaj, kadının kendi bedenini tanıması ve bu bedene dair söz hakkının kendinde olduğu bilincini kazanması gibi daha pek çok konuda o zamanın çocukları, şimdinin kadınları olarak bir duruş sergileyebiliyorsak bunda kendisinin payı büyüktür. ya aslında sanıldığı kadar bir şey yoktu o kitapta ne ki yani diyenlere, her şey abartılarak anlatılmış diye yorum yapanlara bugün tokat gibi cevap olmuştur kadının adı yok. bu ülkede, hele ki 32 yıl önce yazılanlara bugün bakıldığında belki de bir milattır. hani şu yazıldıktan bir süre sonra çocuklara zararlı olabilecek şeyler içeriyor diyerek toplatılan, duygu asena'nın uğruna dava açıp, sonuna kadar direnip yeniden basılması için mücadele ettiği kitaptan söz ediyorum sadece.
kabul edelim 80'li ve 90'lı yıllarda bilgiye ulaşmak bu kadar kolay değildi, ama görüyoruz ki biz şimdikinden çok daha ileri bir toplumduk. daha başka dertlerimiz vardı. kadın olarak bile bugün olduğu gibi kolaylıkla harcanmıyorduk mesela. her gün göre göre alıştırıldığımız şeylere karşı bu kadar uyuşturulmamıştık çünkü. ne olursa olsun bize yazdığı kitaplar ve gazetelerdeki köşe yazılarıyla bir figür oldu duygu asena. feminizmi doğru anlattı ya da anlatmadı, kendince yorumunu kattı, belki de bir şeyleri anlatırken hatalar yaptı. bunlar bir yana, gerçek olan bir şey var. o da yıllar önce söylediği gibi bu ülkede hala kadının adı yok. kadını adeta gizli özne olarak, kadınla ilgili her konuyu üstü kapalı bir şekilde geçiştirmek, ülkeyi, hatta dünyayı yönetenlerin hoşuna gittiği için, her şey erkeklerin dünyasında yer ettiği gibi olmaya devam ediyor. her şey buna hizmet ediyor hala çünkü. tıpkı o kitaptaki hiçbir kadının adının olmadığı gibi. varsın adı olmasın, kadın bu dünyada varlığını birileri görse de görmese de devam ettirecek. bu da asla değişmeyecek bir gerçek çünkü. buna inancımızı yitirmememizde etkisi olan ender insanlardan biriydi. çok basit bir şey belki ama mutlu olmadığın ortamdan kaç git. bunun için de güçlü ol, kendi kendine yet demiş. iyi ki de demiş. bu şekilde kaç kadına yıllardır unuttuğu mutlu olabileceği gerçeğini yeniden hatırlattı kim bilir?