1. sinir oluyorum böyle düşünen insanlara.
tamam, belki dünyada milyonlarca farklı insan, her insanın beyninde de milyonlarca farklı düşünce var ve her farklı fikir var olmayı hak ediyor. zira dünya birbirinin aynısı insanlardan ibaret olsaydı, çok sıkıcı bir yer olurdu. bu yüzden en aşağılık fikirlerin bile hoşgörüyle ve saygıyla karşılanmayı hak ettiklerini savunuyorum, sonra hoşgörü ve saygıyla onlardan nefret ediyorum.
başımı duvarlara vurup beynimi patlatmak istememe sebep olacak kadar şiddetli ağrıyan kafamın bana vermediği yetkiye dayanarak, "güzelliğin yeterli olduğunu sanmak" için bir tanım yapayım (ama zayıf bir tanım olursa ya da saçmalarsam mazur görün) : bir kadının (ya da erkeğin) kişilik özelliklerini, karakterini, prensiplerini, ruhunu, zihnini, duygularını, fikirlerini, inançlarını vs... geliştirmek yerine kendisini sadece dış görünüşünden ibaret görmesi, dış görünüşündeki güzelliğin kendine kattığı değeri yeterli bulması ve kendisine bu dış kalıptaki artıdan başka artı katmaya tenezzül etmemesi.
Yani nedir?
"allah kahretsin çok güzelim, ziyan olmasın bu güzellik, bu güzelliğe değecek kalitede bir eş bulayım"
"e evlilik dediğin iki insanın hayat arkadaşı olmasıdır, erkeğine bu hayat yolculuğunda ne katacaksın?"
"güzelim ya, yetmez mi? benim gibisini bulamazsın"
bir ara kezban hunter diye bir blog vardı, bu foto da oradan alıntı: (link: http://1.bp.blogspot.com/-ucwX-Cdf048/UjoCx8Oq7RI/AAAAAAAAAoM/dAFHqwRpF1M/s1600/k22.jpg şımarığım hak ediyorum)
(link: http://4.bp.blogspot.com/-BQkDYEOU0N0/T9rqq-DmB4I/AAAAAAAAAYM/_BwNj7PjZ2E/s1600/1.jpg yabana gitmesin)
bu blogu kadınları fazlasıyla genelleyip aşağıladıkları için seksist insanların açtığı bir blog olarak düşünmüştüm en başta (hala da bir karara varabilmiş değilim). Bu resimleri görünce ikiye bölünüyorum; iyimser yanım "ama o kadınlar masum; onları o hale getiren toplumsal, sosyoekonomik ve sosyokültürel faktörleri değiştirsek onlar farklı insanlar olurlardı" derken, karamsar ve huysuz yanım "bu kadınların hiç mi suçu yok oldukları yerde saymakta?" diye düşünüyor.
bunu bize kim öğretti bilmiyorum. 90'lardan sonra başladı bu eski sevgiliyi ya da olası yeni sevgili adaylarını aşağılayarak "acı çekmiyorum", "süper biriyim" mesajı verme geleneği. pop şarkılarında bile bu pompalanıyor sanki.
"yürü anca gidersin", "sevgilimle ayrıldık ama şeyime takmıyorum", "çatla eski sevgili, bak ben sabahlar olmasın eğleniyorum", "lafa bakarım laf mı diye, adama bakarım kütük mü diye", "alayına yol verdim, azrail bile ayağıma gelecek, sen kim oluyorsun" içerikli, "güçlüyüm, kibirliyim, prensesim öyle muamele edin, şımarığım, ben kaçarım kovalaması senden." mesajlı birbirinin aynısı laflar. sadece kadınlarda değil, erkeklerde de var bu ama esas konumuz kadınlar bu seferlik, bu yüzden konudan uzaklaşmamak lazım. özetle kadın erkek ilişkilerinin bir savaştan ibaret olmasının, bir yenen ve bir de yenilen taraf aranmasının sebebi bu galiba.
"dış güzellik yeter" diye düşünenler, içlerini da aynı oranda güzel kılmayınca bu tür manzaralar çıkıyor karşımıza. empatiden, saygıdan, iletişimden yoksun, dış kapağı güzel ama içi boş kutular.
(gbkz: audrey hepburn)'ün fotoğrafını profil resmi yapan kızların audrey hepburn'ün karakterine ve yaşam tarzına zıt tepkilerle yaşadıklarını görüyorum. "asil" deriz audrey hepburn için; zarif, zerafet, asalet, kibarlık, alçak gönüllülük, iç güzelliği, merhamet, iyi niyet, sevgi gibi iyi özellikleri sayarız onun için. bu kadın şımarık, kibirli ve ucuz bir kadın değildi; onu tarihe kazıyan da bu özellikleriydi. içi öyle güzeldi ki, dışı o yüzden güzeldi.
iç güzelliğe makyaj da yapılamıyor ki.
elimiz değmişken
(bkz: güzellikten çıkar elde etmek)