1.
belli bir yaşa geldiği halde evlenmemiş kişiler için kullanılan tanımlama. yere, kişiye göre değişiyor tabi. çalışan biri için farklı belki. ancak artık evlilik bir statü. facebookta kocişimle x keyfi paylaşımlarından anlıyorum bunu da sanırım.
24 yaşını yeni bitirmiş biri olarak (25 demiyorum farkettiyseniz) bende bu psikoloji oluştu arkadaş. facebook'taki eski okul arkadaşlarımdan 3 çocuğu olanlar var. en çok da çocuk meselesine takıyorum. evlenip 2 yıl falan korunarak takılmak varken, 30'unda evlenince belki hemen çocuk işine girişmek zorunda kalınacak.
of bilmiyorum, şu sıralar buna taktım biraz. evde kaldım sanırım... elbette her isteyen evlenir aslında, yani kimseyi bulamamak değil mesele. ancak istediğin gibi bulmak olayı var ya, işte o aşamada tıkanıyor işler.
2.
Annelerin icine dert olan durumdur.
Gecen gun yemekhanede salisan teyze biriyle dertlesiyordu. "4 tane cocugum var benim. Ucu otuzun ustunde. Artik biktim vallahi ugrasamiyorum evlenseler de rahatlasam" dedigini duydum. Sanirim 30 yas onemli bir kriter anneler icin.
Ancak muruvvetini gormek istemekteki asil amacin cocugunun mutlu bir yuva kurdugunu gormekten ziyade cocugunun kismen kendi sorumlulugundan cikmasini gormek oldugunu dusunuyorum. Her ne kadar evlatlarinin mutlu bir yuvasinin olmasi onemli olsa da evlilik meselesi "yuvadan ucmak" oldugundan aslinda bir yerde aileleri rahatlatan bir sey. Ozellikle maddi durumu kotu olan kisilerin cocuklarini genc yasta evlendirmeleri cahilligin yaninda "sofradan bir tabagin kalkmasi" yani daha az gider demek.
Elbette cogu aile boyle degil. Bazi aileler var mesela kizini kim istediyse vermemis. Neden diye soruyorsun "bana bakacak o" diyor. Yani her ne kadar bu tabiri sevmesem de "evde kalmak" bazen ailelerin neden oldugu bir sey olabiliyor.
3.
önceleri kafama çok taktığım şey. Hayır evlenmek diil istersen evlenirsin onda bişi yok ama evlenmek için evlenmek istemiyorum asla. takıldığım olay ya o insanı bulamazsam?
başımdan geçen kötü bir ilişki sonrası anladığım şey evlenmenin çok da elzem olmadığıydı. ilişkimiz evliliğe doğru gidiyordu ve ben aşık olmuştum. kötü taraflarını görmem baya zamanımı almıştı o yüzden. çevremdeki çoğu insanın uyarılarına rağmen kendime yalan bir dünya kurmuştum.şimdi düşünüyorum evlensem şiddet görüp,aldatılabilirdim. karşımda çok tehlikeli bir insan vardı.aşırı alkol alma,aşırı para harcama,hakaret,sürekli küçümseme,güvenmeme ve daha bir sürü olumsuz şey kendisinde mevcuttu.onun yüzünden hayat enerjim söndü yaşlandım.neyseki geride kaldı şimdi çok daha iyiyim. iyi ki dönmüşüm yolun başından diyorum kendime.
bu ilişki evlilik algımı değiştirdi. korkum evde kalmak diil süslüler korkum evlenmeyi düşündürücek o insanı bulamamak.yoksa hayat lanet bir ilişkidense yalnız çok daha güzel.
edit: eksi olayına pek takılmıyordum. daha önceki girilerim de eksilendi hatta bir ünlüyü güzel bulduğum bir giri bile. yalnız bunun nesini eksiledin allasen bi söylesene.
12 eylül 2015 09:52
12 eylül 2015 10:38
4.
Yok böyle bir şey, evlenmemeyi tercih etmek diye bir şey var.
Kadınları edilgen duruma getirildiği, gizli bir 'arzu edilmemiş' anlamı taşıdığı için daha da kızıyorum. Böyle durumlarda kadınlara 'kız kurusu', erkeklere 'müzmin bekar' denilmesi de bu zihniyeti inceden yansıtıyor aslında.
Kadınlar hayatı ile ilgili kararlarda bu kadar pasifize edildiklerinde, bir evlilik teklifi duymak için erkeğin ağzına baktıklarında, evde kalmış psikolojisine büründüklerinde, farkında olmadan erkeklerin elini güçlendiriyorlar. Çapsız çapsız adamlar kendini nimetten sayıyorlar sonra; kendileri kadından daha yaşlı ve daha çapsızken (gizlinot: çap derken eğitim, kariyer, zenginlik falan; ne varsa düşünebilirsiniz.) "Bu yaşa gelmiş, benden daha iyisini mi bulacak?" diyebiliyorlar.
Evlilik kadınlar için 'başarı'ya, erkekler için 'başını yaktı'ya dönüşüyor. Bence ortalama bir Türk erkeği için ortalama bir Türk kadınıyla evlenebilmek başarıdır asıl...
(bkz: türk kızlarının türk erkeklerini hak etmemesi)
5.
Asla kabul etmediğim, etmeyeceğim durum.
Bi 5 yıl daha böyle yaşayıp, vitesi boşa alıp sümük yemeli, altına yapmalı deli olmayı planlıyorum.
Birileri sorarsa "bi sevdiğim vardı, babam beni vermedi, sonra böyle oldum" falan derim.
Mahalleliye "beni sevene ben sevmedim, benim sevdiğim de beni sevmedi" gibi renksiz bir açıklama yapacak değilim.
Ay kafama da duvak takıp mı gezsem acaba !?
12 eylül 2015 10:46
12 eylül 2015 10:48
6.
Yoktur.
Bir miquel brown atasözu der ki; (link: https://youtu.be/n_MiRWo4Myw so many men so little time)
7.
evde kalmak diye bir şeyin olduğuna inanmayan biri olarak yakın arkadaşlarımla bunu espri konusu yaparak çokça takılırız birbirimize. allah aşkına yıl olmuş 2016 hala böyle bir şeyin konusu ediliyor ya ona şaşıyorum en çok.
evlilik bir tercihtir insanlar bunu seçer ya da seçmez bu tamamen size bağlı bir şey.ama gel gelelim bizim gibi her şeyi çok bildiğini zannedenlerden oluşan bir toplumda evlenmeyen kişi kadınsa evde kalmış kız , erkekse de müzmin bekar diye anılırsınız en fazla o kadar. kimse size neden evlenmiyor acaba diye sormaz mesela. direkt yaftayı yapıştır geç. hatta yazık yuvasını kursun diye birilerini bile buluverirler sevap ayol diyerek.ne de olsa çöpçatanlık var ya serde. (gizlinot: swh )
neyse konumuza dönersek yine eğer bu konuyu sahiden ciddiye alıp da takıntı yapanlar varsa cidden boşuna. evliliklerin bazen sadece bu gibi fikirlerle yapıldığı ve beraberinde getirdiği sonuçlar gün gibi ortada. her yıl milyonlarca çiftin evliliğin ilk yıllarında farklı nedenlerle boşandığı bir ülkede en son dert edilecek şeydir bu.
bana göre de bu olsa olsa sadece (bkz: mahalle baskısı) dır o kadar dahası değil.
8.
Birinin onları 'almasını' bekleyen kadınların kullandığı söz öbeği.evlilik bir tercihtir zorunluluk değil.
evlenmemiş bir kadın eksik değildir.
Yaşım geçiyor,evde kalıcam gibi tabirleri yalnızca evliliği bir başarı,statü atlamak olarak gören kadınlar kullanır.
Bir başka anlamda; dışarı çıkmamak,evde kalmak.
9.
Bu akşam yaptığımdır. Evde kalıp, kendime el-ayak bakımı yapıyorum.
10.
olaya ne kadar uzaksam evde kalmak değil o ya eve çıkmak değil mi düşünüp sonradan çaktığım olay.