fiziksel hastalıkların altında yatan psikolojik sebepler

1. uzun zamandır,sürekli tekrarlayan birkaç rahatsızlığım var ve altında yatan sebepleri kapsamlı bir şekilde araştırırken buldum bunu ilginç geldi  (link: http://caglayuksel.com/nedir/ bu linkte madde madde tüm rahatsızlıkların sebepleri var) karşılık gelen sebepler bizim bile farkında olmadığımız bilinçaltımızdaki şeyler de olabiliyor

2. bunu yüzyıllar önce çakralar ile açıklamıştı insanlar,akapunktur çakralara yani sinir ve enerji merkezlerine dayanan bilimsel bir sistem olduğu için bana da çok saçma gelmiyor açıkçası...

kendimi sıkışmış ve kendi derimde rahatsız hissettiğim dönemde egzama başlamıştı.

söylemem gereken br şeyi çok fazla içime atarsam,kendimi hiçbir şekilde ifade edemezsem sesim kısılır,boğazım şişer.

psikolojik sebepleri araştırmaya başlayınca mantıklı gelen düşüncedir,şans verilesidir

3. kesinlikle doğru oldugunu düşünüyorum mesela,

öğrencilik zamanımda zor bir dönemden geçiyordum. Dersler, yeni bir hayat, yeni bir şehir, yurt stresi, manevi maddi zorluklar derken bütün gece düşünmekten karnıma kramplar girmişti. Sabaha karşı uyudum. okula gittim bir anda boynuma da kramp girmeye başladı. ve kıpırdayamadım. resmen kitlendim. mümkün değil kafamı sağa sola çeviremiyordum. Ağrıdan dayanamaz hale geldim. doktorun yolu gözüktü. Tetkikler yapıldıktan sonra, Doktor; " hiç bir sıkıntı olmadıgını stresten veya travmadan dolayı sinir sıkışması olduğunu söylemişti. boyunluk ile 1 hafta geçirdim. Bir süre sonra aynı şekilde yaşadığım sıkıntılar sonrası tekrarladı. ve bir daha olmadı.

4. moralim bozuk olduğunda hemen hastalanırım. ciddi ciddi bütün vücudum dökülüyor gibi. kahrolduğum depresyonun eşiğinden döndüğüm bir dönem yataklara düşüp işe falan gidememiştim. bahsedilen bu mu bilmiyorum ama psikolojim iyi değilse hiçbirşey iyi gitmiyor hayatımda. fiziksel sağlığım da buna dahil.

5. Kesinlikle stres, içindekini söyleyememe.

Benim hemen sağ gözüm seyirmeye başlıyor, devamlı karnım ağrıyor.

Karar verdim stresli ortamlardan uzak duracağım.

6. en bilinenler mide- bağırsak rahatsızlıkları ve deri rahatsızlıkları oluyor genellikle. birine midem ağrıyor deseniz üzüldün mü diye sorar, sormasa da illa ki aklına gelir. 

stresli ve aşırı üzüntülü dönemlerde döküntüler, egzamalar, dermatitler çok görülür. lanet hastalık stresle artar, arttıkça bi de onun stresi eklenir, kısır döngüye girersiniz.

yine çok üzülüp, bir şeyleri içinde tutan insanlarda mide rahatsızlıkları, gastrit, reflü, ülser görülür. mide delinmesine, mide kanamasına kadar gider bu. gitmişliği var :/ bağırsak rahatsızlıkları, ishal, kabızlık, gaz sancıları da yine aynı şekilde. 

fibromiyalji üzüntü özellikle gerginliğin sebep olduğu bir hastalık. sakinleştirmek için anti depresan tedavisi, spor özellikle pilates önerilir zaten, engel bir rahatsızlığınız yoksa.

migren yine stres, üzüntü vs ile ilişkili bir arkadaşımız. biliyorsunuz, anlatmaya gerek yok.

hepsini kah ayrı ayrı kah aynı dönemlerde yaşadığım için çok iyi biliyorum. 

herkese geçmiş olsun!

7. Sinir, stres, sıkıntı, üzüntü net. 

Beni hemen etkiler özellikle de midemi, bağırsağımı. Biraz fazla üzüleyim, stres olayım hemen ishal olurum, midem ağrımaya başlar, kusmaya başlarım. O durum geçtiğinde hepsi kendiliğinden geçer. 

Bazen başıma gözüme vurur. Başım ağrımaya başlar, gözlerim seğirmeye ama gözlerimin seğirmesinde ağlamamın da etkisi büyük diye düşünüyorum. kolayca ağlarım, bir yandan da iyi geliyor, ağlamasan içine atsan daha fazla sağlığını etkiliyor. Kaldıramadığım yük olduğunda hemen ellerim titrer, buz gibi olur üşürüm, birden çok yorgun hissederim uyumadan da geçmez o yorgunluğum. Kısaca hayat kısa ve güzel süslüler kendimize çok iyi bakalım,  herkesten çok sevelim.

8. birkaç yıl önce terapistim kilo almanın dış dünyaya duyulan güvensizlik neticesinde kendini korumaya çalışma davranışı olduğunu söylemişti. bel fıtığının da "dünyanın yükünü tek başına, yalnız bir biçimde taşımaya çalışmak" sebepli olduğunu. belirttiği sebepleri de deneyimlediğim için mantıklı geldi ve her hastalığın bu tür bir sebebi olduğuna inanıyorum, salt kalıtımsal yatkınlık tek başına güçlü bir belirleyici gibi gelmiyor.

edit: şahsi deneyimimi, yaşanmış bir şeyi aktardım, siz aptal mısınız arkadaşlar

9. Hiç bir bilimsel veriye dayanmayarak sadece kişisel yaşantıma bakarak var olduğunu düşündüğüm durum. Lise dönemlerinde gerek arkadaşlık ilişkilerinde gerek aile ilişkilerinde çok sıkıntı çekiyordum. Sınıfımda kimseyle konuşmuyordum insanları televizyon izler gibi izliyordum.(gizlinot: Bu insanların da pek tatlı olduklarını söyleyemeyeceğim) Zaten genelde kırılgan olduğumuz bir dönemde kötü olaylar yaşamak direkt bünyemi etkiliyordu. Haftanın 5 günü baş ağrısı çekiyordum, bazen buna kusma da ekleniyordu. Ağrı diyorum ama öyle hafif bir sızı değil bildiğiniz başım, gözlerim zonkluyordu. 3-4 sene boyunca migrenim olduğunu sanarak gezdim sonra ortam değiştirince ve psikolojim düzelince o dayanılmaz ağrılar yok oldu. Üniversitenin ilk senesi çok güzel arkadaşlıklar ve ortamım oldu, bu dönem bir kere bile baş ağrısı çekmedim aksine çok dinçtim. Velhasıl kelam şimdi geriye dönüp baktığımda beni ağlatan o ağrıların sebebi aslında içimde biriktirdiklerim, kafamdaki seslerimmiş. Ruh sağlığı ile beden sağlığı o kadar iç içe ki. Psikolojimizin sağlam olması saçımızdan tırnağımıza kadar etkiliyor bence. Düşüncelerimi bitirirken "duvarı nem, insanı gam yıkar" diyor herkese akıl,ruh,beden sağlığı diliyorum.

10. İstismar. Fiziksel ya da duygusal hiç farketmez.