yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (13)
    • medya (0)

    1. Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderon (6 Temmuz 1907 - 13 Temmuz 1954), Meksikalı ressam.

    Hayatı beni çok derinden etkileyen nadir kadınlandır, başına gelmeyen felaket kalmamış dersek yanlış olmaz sanırım.

    6 yaşında çocuk felci geçirdiği için bacağı sakatlanmıştır. daha sonraki yıllarda okuldan eve dönerken bindiği otobüsün tramvayla çarpışması sonucu çok kişinin öldüğü kazada, trenin demir çubuklarından birisi Frida’nın sol kalçasından girip leğen kemiğinden çıkmıştır. bu kazadan sonra "başıma gelen en iyi şey acı çekmeye alışmaya başlamam" diyerek pes etmediğini göstermiştir. 32 kez ameliyat olmuş ve en sonunda sağ bacağını kaybetmiştir ne yazık ki.

    geçirdiği kazadan sonra yataktan kalkamadığı için tavana aynalar yerleştirerek portrelerini yapmaya devam etmiş.

    21 Ağustos 1929’da diego rivera'yla evlenmiştir. eşine hastalık derecesinde bir aşk beslemekteymiş. son derece inişli çıkışlı bir evlilik hayatı geçirmişler. diego rivera frida'yı öz kardeşiyle aldatmış, frida da diego'yu Rus devriminin önde gelen isimlerinden Lev Troçki ile ...

    bu noktada sadakatsizlik ve aşkı sorgulamak sanırım bize düşmüyor ve diego rivera'nın sözleri giriyor devreye:

    “Frida’nın durumu beni çok etkiliyordu...

    Bir eş olarak kendimi sorgulamaya başladığımda, kendi lehime çok az şey şey bulabildim...

    Bir kadını ne kadar çok seversem, ona o kadar çok acı çektiriyordum...

    Ve Frida bu iğrenç huyumun en bariz kurbanıydı...”

    Ve frida da "hayatta başıma iki korkunç kaza geldi. biri geçirdiğim otobüs kazası, diğeri de diego" diyerek her şeyi dile getirmiş aslında.

    yine de her aşk gibi içinde her şeyi barındıran bir aşk olduğunu şu sözlerden anlamak mümkün:

    "Başlangıç Diego.

    Yapıcı Diego.

    Çocuğum Diego.

    Ressam Diego.

    Babam Diego.

    Oğlum Diego.

    Sevgilim Diego.

    Kocam Diego.

    Dostum Diego.

    Annem Diego.

    Ben Diego

    Evren Diego”

    ne yüce yürekli bir kadınmış diyorum kendisinin ardından, ne aptal bir kadınmış ki bu kadar vazgeçememiş demiyorum asla. bende o yürek yok, belki de iyi ki yok. hatta iyi ki yok.

    ben gitmeyi seven bir insan olarak onca acıdan sonra asla aşağıdaki cümleleri söyleyemezdim. huzur içinde uyu frida.

    "Herhalde bazılarınız benden Diego'nun çok kişisel ve kadınsı portresini bekliyorsunuz, hikâyelerle örülü, eğlenceli, şikayetlerle dolu, biraz da dedikodu içeren, hani o her okuyucunun kendi garipliğine uygun olarak yorumlayıp kullanabileceği tür 'efendi' dedikodudan. Belki insanın Diego gibi bir adamla yaşarken 'ne çok sıkıntı çektiği'ne dair sızlanmalar duymayı bekliyorsunuz benden. Ama ben, nehir akıyor diye kıyılarının sıkıntı çektiğine, yağmur yağıyor diye dünyanın sıkıntı çektiğine, enerjisini salarken atomun sıkıntı çektiğine inanmıyorum... Benim için her şeyin doğal bir telafisi vardır. Olağanüstü bir yaratığın müttefiki olarak üstlendiğim zor ve anlaşılması güç rolde ödülüm, kırmızı bir yığının içinde yeşil bir noktadır: denge'dir benim ödülüm."

    Frida Kahlo 1949

    21 ekim 2014 09:30 21 ekim 2014 09:33

    2. sanatçı tarafının abartıldığını, insanların esas ilgisini çekenin onun özel hayatı ve filmleri andıran hikayesi olduğunu düşünüyorum. resimleri de bu özel hayatı anlattığı ve onun bir parçası olduğu için bu kadar teveccüh görüyor. frida yılmaz, cesur, çilekeş sıfatlarıyla insana sempatik gelmiyor değil fakat ben frida'ya acıyor ve onu antipatik buluyorum.

    benden haberi dahi olmayan biri hakkında neden ve nasıl bu kadar kişisel ifadeler kullanabiliyorum diye sorabilirsiniz. çünkü o özel hayatını ve kişisel tecrübelerini o kadar dış dünyaya açıyor ve tekrar tekrar sadece kendisinde yankı bulacak bazı detayları o kadar çok işliyor ki seni tanıdım ve senden hoşlanmadım diyebiliyorum. mesela sonsuz kere kendi portresini yapması(gizlinot: evet bir dönem yatağa bağlı kalsa da tüm hayatını yatalak geçirmemiş, farklı ülkelerde yaşamış, cemiyet hayatına karışmış biridir.)... frida ve hasta yatağı, frida ve düşürdüğü bebeği, frida ve maymunu, frida ve saç örgüsü... onun dünyasında bir tek frida var, onun çektiği muazzam acıları, iç sıkıntıları, tatminsizlikleri. o kadar ki bazen bir tabloda iki frida görürsünüz. frida ve daha çok frida. birçoğumuzun anlayamayacağı bir tutkuyla bağlandığı Diego bile frida'nın tablolarında çok az yer bulmuştur. üstelik resim tekniğinin de ününü haklı çıkacak kadar iyi olmadığını, tablolarından onun özel hayat hikayesini çıkarırsak geriye pek bir şey kalmayacağını düşünüyorum. geçirdiği ameliyatlardan çektiği eziyeti ve acısını hasta yatağı, şırınga ve kan ile anlatması bana çocukça geliyor. bazı tablolarındaki bariz perspektif hatalarının bilinçli yapıldığını ve bir anlamı olduğunu düşünmüyorum.

    bir taraftan da bütün yaşadıkları sonunda gözü kendisinden başkasını görmeyen, onun kişiliğinden etkilenerek kocasının da etkisiyle çalışmalarını övenlerle egosu büyümüş, sanatçı buhranlarını kendine yakıştıran bu kadına da acıyorum. çünkü kim onun kadar fiziksel acı çekse, kim Diego gibi bir adama böyle bağlansa, kim hayatını tehlikeye atacak kadar çok istediği halde çocuk sahibi olamasa ruhu böyle örselenir, deforme olur, kendini korumak için egosunu büyütür, sıradan insanlara saçma gelecek şeylerde bir mana bulurdu.

    frida hep mi bu kadar ünlüydü, hep mi bu kadar ikonikti, hep mi bu kadar önemliydi bilmiyorum. frida'yı çıkarsan resim sanatından, hadi Meksika resim sanatından ne eksilir, ve bu eksiklik popüleritesiyle orantılı mı onu da bilmiyorum.

    21 ekim 2014 16:20

    3. magdalena carmen frida kahlo y calderon.

    adını neden ezberlediğimi ve koltuk altı kıllarını neden bu kadar uzattığını bilemiyorum. (link: http://www.museofridakahlo.org.mx/assets/files/page_files/slider/39/Banner.jpg bkz)

    21 ekim 2014 17:01


    4. hayranıyım. iki frida adlı resminin kopyasını yapmıştım bir aralar. yeni bir resmini çalışmayı düşünüyorum...

    21 ekim 2014 18:04

    5. "beni anlamadın demeyeceğim. beni anladın. zaten en dayanılmaz acı buydu. sen beni anladın. anladığın halde canımı yaktın."

    18 mayıs 2015 16:33

    6. Otoportreleri ve özel hayatı ile oldukça ilgi çeken bir ressam.

    Kendisi ve sanatı hakkında, akıcı ve güzel bir anlatımla daha çok bilgi edinmek isterseniz bu floodu okumanızı kesinlikle tavsiye ederim (link: https://twitter.com/celinesymbioss/status/618082767725830148 Frida Kahlo) (gizlinot: sanata ilginiz varsa celine symbioss'u takip etmenizi de öneririm)

    Ayrıca frida kahlo'nun zorlu hayatını, büyük aşkını, acılarını anlatan "frida" isimli biyografik filmi de izleyebilirsiniz.

    26 eylül 2016 20:10

    7. Acının ve aşkın kadını.

    Diegosuz bir Frida düşünülemez, bıyıksız bir Frida düşünülemeyeceği gibi !

    28 ocak 2017 02:16


    8. Kendisi maalesef dünya sanat tarihinde kendi ekolünü yaratmış bir ressam olmasıyla değil çektiği aşk acısıyla tanınmaktadır. Frida kahlo, çiçeklerinden, kaşlarından ve kocasından çok daha fazlası aslında.

    28 ocak 2017 02:27

    9. adim basi frida kahlo'nun resimlerine rastliyorum son 5 yildir. duvarlarda onun resmi, hediyelik esyalarda onun portresi var, şu zukkum da uzerine katmer oldu. populer kulture bu kadar malzeme edilmesi canimi sıkıyor acikcasi. her neyse.

    lise zamanlari guclu ve degisik hayatlar yasayan kadinlarin hayatlarini okumaya pek bir merakliydim.

    frida da onlardan biri olmustu. ask ve aci ( kitabin adi bu muydu emin degilim) romanini okudum otobiyografik bir dili oldugu icin ayrica sevmistim. fridayi gercek anlamda bu kitapta tanidim, filmini ise cok daha sonra izleyemeye calistim ama bu kitabin buyusunu asamamisti yarida birakmistim.

    frida nin ozel hayatindaki calkantilardan ziyade entelektuel, siyasal ve sanatsal kisiligini cok sevmistim. onun basina gelen talihsizler bana gelseydi agac kutugunden farksiz yasardim kesin. icindeki tutkuya hayran kalmamak elde degil.

    o degil de trocki ile kacamagi oldugunu ogrendigimdeki saskinligimi hala unutamiyorum :D

    yasadigi yasam stili ve ust duzey cevrelerde bulunmasina ragmen geleneklerine ozgu dis gorunum (kasi biyigi giyim stili) ozelliklerinden vazgecmemesi ile ozgun ve dogal guzelligin simgesi olmustur. martı jonathan livingston kaslarini seviyoruz ailecek.

    edit: imla.

    28 ocak 2017 19:46 28 ocak 2017 22:05

    10. içi boşaltılan, popüler kültür kurbanı olan bir başka sanatçı. Ben diegosuz bir fridayı çok rahat düşünebiliyorum mesela, zaten iki üç tablosu hakkında konuşmaya başlarsanız diegoya pek sıra gelmiyor. Ama olsun siz yine hala seni sevmekten ne zaman vazgeçtim'li mektubunu 67594. kez facebookta paylaşın hala like atan olacaktır.

    28 ocak 2017 21:03 28 ocak 2017 21:06