gratis müşterileri

1. hep çalışanların bilgisizliğinden, ilgisizliğinden, kabalığından vs bahsedecek değiliz ya.

biraz da müşterilerden bahsedelim.

(gbkz: gratis) diye belirtmemin bir nedeni yok, en sık gittiğim marka olduğu için gratis dedim, siz (gbkz: rossmann) diyin, (gbkz: watsons) diyin (gbkz: eveshop) diyin farketmez.

(not: hiç bir kozmetik mağazası çalışanı veya çalışan yakını değilim. sıradan bir müşteriyim sadece)

bu başlığı açmamın nedeni de 2 ayrı gratis'te gördüğüm en gıcık olduğum müşteri tipi:

tester olmayan ürünü açıp deneyenler!

iki genç kız (gbkz: loreal) standının başında bütün rujları tester olmayan, satılık ürünleri tek tek açıp denediler aynı sırada başka iki kadın da deodorant standında bütün şişeleri tek tek sıkıp kokularıyla ilgili yorum yapmakla meşgulduler.

niye müdahale etmedin derseniz hangi birine edeyim derim.

oje sürenler mi dersin, fırçaları ambalajından çıkaranlar mı dersin, kremleri orasına burasına sürenler mi...

bu gözler kat kat bantlanmış ürünü parçalayıp açan gözler gördü.

kozmetik mağaza çalışanlara çoğu zaman rahat bırakmadıkları için kızsam da bunları görünce az bile yapıyorlar diyorum.

2. bazılarının en belirgin özelliği the balm standının başından asla ayrılmamalarıdır

3. -uydurmuyorum, beşiktaş ıhlamur'daki gratis şubesinde oje reyonunda yenmiş ama sonunda bir parça bırakılmış salatalık görmüştüm. bir müşteri salatalığı bitirememiş ve sonlarına doğru bırakmış reyona. o görüntü aklımdan hiç çıkmadı. o şubenin ilerisinde cumartesi pazarı var, salatalığı oradan aldı kesin :)

-gratis'ten/kozmetik mağazalarından tarak alırken iyice kontrol edin, bazı müşteriler saçlarını tarıyor. yeni aldığınız ve hiç kullanmadığınız tarakta saç teli ve kepek bulursanız şaşırmayın.

4. bir zamanlar ve halen içinde bizim de bulunduğumuz, fakat bunları okuduktan sonra bu gidişle müşteri grubunda yer alamayacağız galiba diye düşündüren insan topluluğu. kasa sırasında beklerken el kremlerinin tek tek kapağını açıp eline süren, aldığı bisküvilerin paketini açıp bir güzel yiyip bitirdikten sonra, ay çok sıra var ya deyip çıkıp gidenleri bile gördüm. hepimiz birçok farklı manzaraya şahit olduk muhakkak bugüne kadar, ama girdileri böyle ard arda okuyunca da pek bir koydu yani. velinimet olmayan müşteriler de diyebiliriz belki.

kısaca eğitim şart!

5. şu şikayetlerle her yeri lütfen watsons'a benzetmeyin. (bütün müşterilere hırsız/fakir/pislik muamelesi yapan, ürünleri kapalı kutuya koyan vs.) evet görgüsüz insan çok. ben de çok kızıyorum onlara gördüğüm her yerde. fakat her ürün için, özellikle de ruj vb. için tester koymak mağazanın görevi. tester imkanı sağlamayan, sonra da müşterilerine açmayın, koklamayın, denemeden alın diyen mağaza görgüsüz ve cimridir esas... müşteriler de ne yapsın, tester olmayınca ürünleri açıp deniyorlar.

ben testerı olmayan ürünü şahsen direkt pas geçerim, almam, ve bunu da her imkanda söylerim mağaza yetkililerine. ama diğer insanlar "sizinle mi uğraşacağım" derler ve paketi açıp deneyene de kızmam. öyle olunca da ne olur, bütün ürünler allak bullak mıncık mıncık. oraya insan gibi bir tester koysalar oysa bunlar olmayacak!

aynı zamanda testerların sömürülmesi karşısında da mağaza çalışanları tavır koymalıdır. tester parfümü misal şişeyi yarılayana kadar üzerine boşaltan birisi o mağazadan atılmalıdır...

6. Gözlemlerim ve tecrübelerime dayanarak söylüyorum

1.tester kullanımını bilmeyen bir kitle var. Tester amacını hala anlamamış bu kitle hunharca acımasızca tester deniyor.

Ayten allığı yiyordu resmen. aç ayten aç.

Bazıları da yeni rahatlama şekli bulmuş. rujun yada stick yapıdaki ürünlerin ortasını deşerek rahatlıyor. Kalemle ruju deşecek ne yaşadın?

2. Sıfır makyajla gelip full çıkan müşteri çeşidi.

3. İndirimi duyup gelen sevgililer. (Kardeş ben zaten bu kadınları aşıp da istediğim paleti alıp çıkamıyorum senin the balm standı önünde ne işin var? 5 dk uzak kalsanız ne olur? bak gratis önünde amcalar dizilmiş miss gibi)

4. Alıp alıp farklı raflara bırakan 0-2 yaş grubu insanlar. ( tester aldığı rafı unuttu...bebek bile küpü kare bölmeye yerleştirebiliyorken 10 saniye önce aldığın kapatıcı testerını neden niye niçin rujların arasına koyuyorsun?). Bunun bi üst versiyonu mağazanın taaaaa diğer ucuna götürüyor. what is the Amaç?

5. Kızlar grupça gelmişler. stand önü surlarla çevrili.

7. Biziz onlar biz!

15 girdi boyunca yazılan şeylerin gratisle şunla bunla alakası yok, gratiste yapan watsonsta da yapar rossmanda da yapar sephorada da yapar, insan olmakla alakalı, ne diye gratis müşterileri diye hedef gösteriyorsunuz anlamadım.

8. ah gratis müşterileri...

-en kızdığım bantlanmış makyaj malzemesini kullanılmamıştır diye alıyorum ama o yapış yapış bantları çıkartıp baktığımda ne göreyim benden önce birisi parmaklamış.

-standın önünde duran kıza sırtını verip loreal'in pudrasını açmaya çalışanları da gördüm

-deodorant,roll on alırken hep emniyet kilidi açılmışlara denk gelsem de en arka kısımlardan hiç açılmayanı buluyom.hele roll on'u koklamayla yetinmeyip eline roll on'un ıslaklığını sürüp kapatanlar size sinir oluyorum.Siz elinize sürün sonra ben velev ki o gün dikkat etmeden alayım.senin elindeki mikrobu sen benim roll on'uma zaten bırakmıştın.

-Hele o gratis bir avm'deyse kız sevgilisiyle buluşmak için sıfır makyajla mağazaya girip her markanın standında birşeyler sürüp günü kurtaracak

aklıma gelen bunlar...

9. ben şunu cidden anlamadım, birkaç gündür sürekli bir sınıflamaya yönelten başlıklar açılıyor? uzun boy, beyaz ten, kısa don te allahım bu nedir...

Gratis müşterisi diye bir ayrım yok, bi arkadaş daha demiş, gratis te zarar veren, rossmann da da watsons da da hatta migros ta gıda alışverişinde bile aynı davranışları sergiler. arada nasıl bir fark olur; mağazaların denetimi, gözlemi farklıdır, gratiste ürünü parmaklarken bişey olmaz da, rossmann da bunu yaparken uyarı alır gibi gibi..

10. öncelikle gratis/rossmann/watsons/eve diye ayrılmaması gereken müşterilerdir bence.

yani bana kalırsa kozmetik mağazalarındaki müşteri profili gibi bi başlık olsa daha kapsayıcı olurdu.

neyse gelelim benim fikirlerime; mağaza kesinlikle tester koymalı evet. bu konuyu her dile getiren haklı. ama tester yok diye neden kapalı ürünü parmaklamayı kendilerinde hak görebiliyor insanlar? Bu haklıyken haksız konuma düşmektir. misal, ben senin o parmakladığın ürünü daha önce denemiş, bitirmiş, beğenmiş ve tekrar alıyor olabilirim. satın aldıktan sonra gratisin bantını çözüp baktığımda parmaklanmış bi ürün neden göreyim? ki bu çok kez başıma geldi. ben o ürünü parmaklanmış diye daha ucuza almıyorum, raftaki fiyatı neyse o fiyattan satın alıyorum ve parmaklandıgından haberim yok. neden senin mikrobun benim bi hevesle aldıgım ürüne bulaşmış olsun? ondan sonra da watsons'ın bazı ürünleri kutuda satmasına laf ediliyor. elimde taşırken kilitleyip alarmlamalarına ben de dehşet uyuz olmuştum(alışveriş yapıyorken), ama geçenlerde loreal'in yeni maskarasının kapı girişinde raftayken bile o kutuda oldugunu gördüm. maskara için de, allık için de, bilimum açılabilecek parmaklanabilecek herşey için raftayken bu uygulama olabilir. en azından içim rahat olur kardeşim. ki bu tester olmayan ürün deneme işini sadece küçük kızlar yapmıyor, son gratis indirimde balm standına çökmüş +40 yaş üstü bir hanımefendi balm'ın tüm photobalm fondoteninden tutun da spring allıgına kadar her şeyi elliyordu. ki tester'ı var mı diye bakmadan üstelik. eline ilk geleni deniyor yani. kusura bakılmasın ama her müşteri başına bir çalışan dikilse bile az böyle insanlara. watsonstan alışveriş yapıyorken oradan satın aldıgım ürünler arasında böyle ellenmiş şeyler olmuyordu (deodorantları falan bilemem renkli kozmetik adına konusuyorum) çünkü sürekli bir çalışan peşinize takılıyor. çok kötü bir uygulama evet, ama bilinçsiz tüketicinin vereceği zararı önlemek için müstehak olabilir. ha sonra üzerlerine düşen sorumlulugun b*kunu çıkartıp haksız davrandılar mı evet, kimse de onu inkar edemez.

ayrıca, gratis çalışanıymış sadece, nerden bilsinmiş şu ürünü bu ürünü falan deniyor. bilsin tabiki o işten para kazanıyor. araştırsın, biz bile hergün bi ürün keşfedip yorum okuyorsak, onun kendi işi, daha çok okusun. sırf gratise degil lafım, sephora dahil tüm kozmetik mağaza çalışanları için aynı şeyi düşünüyorum. kozmetik bu hobi işi vs diye savunacak insanlar da olabilir o sebeple kendimden örnek vermek istiyorum. uçak mühendisi olarak hava alanında business jet bakımlarında çalışıyorum. o kadar zengin insanların, iş adamlarının jetleri var ki aklınız hayaliniz donar onların özel isteklerine. sen o kadar yogunsun, her ucagın bakımını takip ediyorsun, mesela o kişinin eşi gelip sana diyor ki; uçak kalkış ve iniş esnasındayken çatal-kaşıklıktaki şeyler birbirine karışıyormuş (örneğin uçak kalkarken 2 tane çatal intihar edip kaşıkların yanına geçiyor demek istiyor). buna bi çözüm bulunsunmuş, açtıgında sinir oluyormuş. derdini sevemiyorsun çünkü işin bu. gece/gündüz kremi ile kurutmayan concealer hakkında bilgi vermek nasıl onun işiyse.

ha gratis çalışanı ne kazanıyor ki o kadar önemsesin diyebilirsiniz de. sektör kötüymüş, durumlar fenaymış, ben de ağustos maaşımı bile hala alamadım.

demem o ki hem müşteride hem de çalışanda haklı olunan çok noktalar var. tek tarafı seçip onu korumak mantıklı değil bana göre. herkesin kendi üzerine düşen sorumlulukları var; ne sen paranla çalışanı ezebilirsin, ne de çalışan sana haddi olmayan şekilde davranabilir. ha bunları konuştuktan sonra ne müşteri ne de magaza tarafında bi değişiklik olmayacagına göre bence olaysız dagılalım, boşa kafa patlatılıyor.