1. gidilecek en uygun zamanın ekim-şubat arası olduğu, dünyanın en kalabalık ikinci ülkesidir. mart ayı itibariyle sıcaklıklar artmaya başlar ve yazın dayanılmayacak boyutlara gelir. temmuzdan itibaren de muson yağmurları başlar. bunlara ek olarak bir de inanılmaz, katlanılmaz bir nem vardır. tabi ülkenin en kuzeyleri daha dağlık bölgeler olduğu için sıcaklık durumu oralarda geçerli değildir.
(link: https://www.youtube.com/watch?v=8Sn_jFlcSYw şu tanıtımı) seyredip de bu ülkeyi merak etmeyecek, gitmek istemeyecek insan yoktur diye tahmin ediyorum. ben de 2010 senesinde, 1.5 ay boyunca güneyden kuzeye gezdim ülkeyi. burası hakkında söylenen bir söz var "expect unexpected"(gizlinot: "umulmayanı um" gibi birşey ). gerçekten de çok doğru! öyle bir ülke ki, her türlü zıtlığı bir arada görebiliyorsunuz. "yok artık" diyeceğiniz şeyler gözlerinizin önünde gerçekleşiyor. rengarenk, fantastik, bazı yerlerde 1001 gece masallarından fırlamış gibi ve hala 50-60 sene öncesini yaşayan bir ülke burası. sanki zaman bir yerde durmuş. gündelik hayata karışınca o ilaç, bilişim ve hatta otomotiv sektöründe iddialı olan kısmından bir şey göremiyorsunuz. fakirlik var çok fazla. ayrıca, giden pek çok insanın söylediği gibi gerçekten çok çok pis bir ülke. doğrudüzgün bir kanalizasyon, çöp toplama sisteminin olmaması ve insanların da bu konulara hiç mi hiç önem vermemesi, yerleşim yerlerinin çoğu yerinde çöp yığınlarıyla karşılaşmanıza neden oluyor. caddeler, sokaklar da bu nedenden dolayı her zaman çöp v.b. atıklarla dolu. tabi tuvalet kültürlerinin de etkisi var bunda. çünkü ülkenin erkekleri her noktaya işemeyi gayet doğal bir hareket haline getirmişler. örneğin siz trenle yolculuk ederken, trene karşı durup rayların üzerine umarsızca işeyen, bir de sırıtan adamları görmeniz çok olası.
ülkenin çok büyük bir bölümü(gizlinot: %90 civarı diye biliyorum ) vejetaryen tabi. bu yüzden yemek yiyebileceğiniz çoğu mekanlar da öyle. bir de "pure vegetarian" kavramı var hintlilerde. eğer yiyecekler yumurta içermiyorsa, bu sınıfa giriyor. tabi mensubu oldukları dine göre çok çeşitlilik gösteriyor vejetaryenlik kavramı. sanırım ülkeyle ilgili en güzel şeylerden birisi yemekleri. bol miktarda baharat kullanılan, çok geniş bir mutfakları var. buharda pişmiş pilavları olmazsa olmaz. acı sevmeyenler için yemesi biraz zor yemekler ama gerçekten muhteşem. yani şöyle ki, sırf yemekler için gidilebilecek bir ülke bence. ama tabi o pisliğin içinde hijyen kuralları uyarınca güvenli yemekleri bulmak bazen zor olabiliyor. sonuçta turist sözlüğüne girmiş olan "delhi belly"(gizlinot: diare, ishal ) denen bir şey var. dikkat etmek lazım.
ben belki herkesin anlatmayacağı fakat gidince mutlaka tecrübe edilecek ve insanı şaşırtabilecek kısımlarından bahsetmek istedim. daha çok şey var tabi ama ilk aklıma gelenleri yazdım fazla düşünmeden. o kadar farklı bir kültür ki, orada olduğunuz her an mutlaka şaşıracağınız bir şeyler oluyor veya görüyorsunuz. herşeye rağmen; bu otantikliğini ve enteresanlığını kaybetmeden kesinlikle gidip görülmesi gereken bir ülke. ben bir kere daha gitmek istiyorum; ama bu sefer en en kuzeyine. görsellere de bizzat tarafımdan, 2010 senesinde Hindistan'ın farklı şehir ve yerlerinde çekilmiş fotoğrafları ekliyorum.