2.
bu sendromdan çok çeken biri olarak biraz yazmak istedim bu başlığa. öncelikle 3 yıl öncesine kadar bende yoktu. lanet bir iş yerinde geçirdiğim kabus gibi bir yıldan sonra sahip oldum. belirtileri yazmam gerekirse:
- karnınız aç bile olsa kıvranarak tuvalete koşma ihtiyacı hissedersiniz. (gizlinot: dışkınızdan belli oluyor zaten)
- ilk öğün kabustur, yine karnınız ağrır ve tuvalete koşarsınız. maalesef tutmak ve görmezden gelmek çok zor.
- eğer tuvalete çıkmadan (aslında bazen çıkmış olsanız bile) karnınızı tam doyurursanız eyvah. karnınıza saplanan korkunç bir sancıyla kendinizi tekrar tuvalette bulursunuz. ne kadar uzun tutarsanız, ihtiyacınızı giderdikten sonra karnınız o kadar ağrımaya devam eder.
- tuvalete çıkmadan denize veya havuza girdiyseniz yine kıvranmaya başlıyorsunuz.
- bu sendromun en büyük düşmanı stres. daha içten, yavaş yavaş artan bir ağrı oluyor bende stres durumunda.
- sigara içtiğinizde muhtemelen tetiklenecek.
en büyük problem, asla bu ağrıyı ve tuvalete çıkma ihtiyacınızı erteleyememeniz. düşmanıma dilemem, korkunç bir sancı. maalesef tedavisi yok.
peki neler yapabiliriz? benim deneyimlerim ve önerilerim şu şekilde:
- bol bol probiyotik tüketmek.
- uzun saatler aç kalmamak.
- karnınızı tıka basa doyurmamak.
- tuvalete girmeden evden çıkmamak, çıktıysanız ayağınızı sıcak tutmak.
- dışarıda mutlaka girmeniz gerekecek, çantanızda her zaman klozet kapağı dezenfektanı, ıslak mendil ve kuru mendil taşımak.
- eğer uzun yola çıkıyorsanız, yoğun trafiğe yakalanacaksanız ve konser, festival gibi uzun süre tuvalete gidemeyecekseniz az yemek, soğuk içecek içmemek, sigara içmemek.
- tutmaya çalışmayın, hissettiğiniz gibi gidin ki karnınız sonrasında ağrımasın.
- yüzmeye gitmeden önce mutlaka tuvalete gidin.
- stresten uzak kalmaya çalışın.
- oruç tuttuğunuzda veya aralıklı oruç yaptığınızda ilk öğününüz midenize oturacak büyük ihtimalle ve kıvranarak yemeği bitiremeden soluğu tuvalette alacaksınız. onun için tecrübeme göre önermiyorum, ama doktorunuza danışın.
- antibiyotikler yararlı bakterileri de öldürüyor, o yüzden altın günü teyzeleri gibi en ufak bir soğuk algınlığında antibiyotiklere sarılmayalım, doktorumuz gerek gördüğünde kullanalım. nane şekeri yutar gibi antibiyotik yutan ve doktora ısrarla reçete ettirmeye çalışan bir toplumuz malum.
bin kere tuvalet demişim içim şişti. uzun lafın kısası süslüler, çok can sıkıcı ve sinir bozucu bir sendrom ama bununla yaşamayı öğrenmek zorundayız. size iyi gelen şeyleri yazarsanız hepimiz faydalanabiliriz.