italya

1. roma - çok kalabalık, turist kalabalığından başka bir şey yok ama görülmesi gerekiyor, ulaşım kolay sadece 2 tane metro hattı var gece 10 da metro kapanıyor, hatta metronun bu kadar az olmasının sebebi nereyi kazsalar tarihi eser çıkması, fakat otobüs var ama genelde yürüyerek daha mantıklı. f

vatikan- romaya gitmişken tabi en az yarım gün vatikana gidiyor, kılık kıyafet sınırlamasına da dikkat edin, papaya benden selam söyleyin (gizlinot: swh)

floransa - 2 gün veriyorum floransaya, santa maria del fioresinden, ispanyol merdivenlerine, genelde nehrin aşağısını gezmiyorlar fakat floransayı floransa yapan medici ailesinin evi, tarihi eserleri ve boboli bahçesi gezilmeye değer, tabi nehrin üstü de, ufizzi müzesine önceden yer ayırtıp gitmenizi tavsiye ederim orjinal heykel ve resimler bu müzede ve 4 saatte geziliyor.

venedik - 1 gün yeterli, venediği gezip adalarda 2-3 saat geçirmek yeterli oluyor zaten, murano ve burano adasına tekneyle geçiliyor. bol bol vitrin gezin, zaten gözünü alamıyor insan.

milano - bir süre burada yaşadım en iyi pizzacının bile adını verebilirim, duomo'su gotik sanatının harika bir örneği, kesinlikle üst katına çıkılıp milano manzarası izlenmeli ve galleria da alışveriş yapılmalı. her köşesini ayrı severim. hem moda şehri, hemde öğrenci. bol bol happy hours var, metro ağı çok kullanışlı.

milanoya 1 er saat uzaklıkta pek kişi tarafından bilinmeyen 2 yer tavsiye edeceğim, birisi bergamo. italyada yediğim en güzel dondurmayı yedim, şehir 2 ye ayrılıyor eski ve yeni diye, gerisini siz araştırın :)

diğeri stresa, italyanın en kuzeyinde bir belde, 2 tane ünlü ada var gölde, birisi isola bella, borromean adalarından birisi, bu adada zamanında napoleon un bile kaldığı harika sanat eserleriyle dolu bir saray var.

verona- romeo ve juliet nın aşkı, julietin evini görmek istiyorum derseniz gidilmesi gereken bir yer.

napoli - gitmişken uğrayın diye burayı sırf pompeii için söylüyorum, tarihe ve romaya ilginiz varsa gidilmesi gerekilen bir yer, bir şehir nasıl küller altında kalır görün. bu arada napoliye uğramışken lacrima christi yani isanın göz yaşı anlamına gelen, isanın asıldığı topraklardan keşişler tarafından getirilip pompeii de lavlar arasında yetişen üzümlerden yapılan şarabı almayı unutmayın.

toskana bölgesinde siena şehri, unesco tarafından dünya kültür mirası listesindedir, tam bir ortaçağ şehri, şehir mahallelere ayrılmıştır ve her yıl geleneksel olarak palio denilen ünlü bir at yarışı geleneği vardır. 2 temmuz ve 16 ağustosta düzenlenir. her bir at, adı verilen 17 mahalleden birini simgeler.

benden bu kadar.

2. hemcins çiftler için sivil ortaklık kabul edilmesine rağmen evlat edinmenin yalnızca düzcinsel çiftler için geçerli olduğu; bir gey çiftin taşıyıcı anne ile anlaşarak annenin iki ayrı yumurtasını iki ayrı ebeveynin dölleyerek dünyaya getirdikleri çift yumurta ikizi iki kardeşi yasal olarak kardeş, biyolojik olmayan çocukları da ebeveynlerin "gerçek" çocuğu olmadığı gerekçesiyle bebeklerin doğum belgelerini çıkarmayı reddeden ve durumu babaların yalnızca kendi biyolojik çocuğunu evlat edinebilmesine kadar düzenlemeye çalışıp hem aile kavramına hem bacak arasına burnunu sokan ülke.

(gizlinot: türkiye'ye bakıldığında buna da şükür, orası ayrı.)

3. (link: http://www.suslusozluk.net/n/535266/ şu) saçmalıktan sonra bir yenisine daha imza atan ülke.

mahkeme, okula ojeyle gittiği ve "çok efemine" sayıldığı için (gizlinot: kime göre?) 13 yaşındaki bir oğlan çocuğunun bu durumunu "kışkırtıcı bir şekilde çocuğun efeminitesini tetikleme" gerekçesiyle annesinin "suçu" olarak kabul edip günde 12 saat annesinden uzak durması gerektiğine karar vermiş. alkış.

4. Güzelim ülke, şu günlerde Starbucks'ın topraklarına girmesiyle konuşuluyor. Evet, ne yazık ki İtalya'da da (link: http://www.fooduristik.com/italyada-starbucks-aciliyor/ Starbucks) açılıyor. İlk şubeyi de 2018 yılında Milano'da açmaya hazırlanıyorlar. İtalyanların hiç sıcak bakmadığı ortada.

5. euro-zone sınırları içerisinde en büyük üçüncü, dünya nominal gayri safi hasıla sıralamasında ise en büyük sekizinci ekonomiye sahip ülke.

istatistiki sıralamalarda çok güçlü olarak görülen italya'da, bir de ülkede dönen ve toplam gayri safi yurt içi hasılanın yüzde on beşinden fazlasına yakın, vergilendirilmemiş yani hiç kayıt altına alınmamış yasadışı bir gelir var. ki bu rakam türkiye'nin net dış borç stoğu ile hemen hemen eşit. büyüklüğü korkutucu olan bu kayıtdışı ekonominin muhtemel sebepleri hala varlığını sürdüren italyan mafyaları, uyuşturucu ticareti ve avrupaya yasadışı yollarla gelen birçok göçmenin ilk durağı olan ülke olduğu için insan ticareti.

ha bir de kruvasana, makarnaya, pizzaya rağmen dünyanın en sağlıklı insanlarının ülkesi. (link: http://www.independent.co.uk/news/world/europe/italy-worlds-healthiest-country-earth-economy-issues-sierra-leone-global-health-index-uk-us-a7740346.html tıktık)

6. Ölmeden önce mutlaka gezmeyi görmeyi, mümkünse de yaşamayı istediğim ülke. İtalyan mutfağını da kültürlerini de çok beğeniyorum. Şöyle sabah akşam pasta,pizza ve tiramusu yemeyi; boş zamanlarımda tarihi eserlerinde, ordaki burdaki sanat galerilerinde gezmeyi istesem çok mu istemiş olurum sözlük?

7. bence avrupanın en güzel ülkesi. eski tarihi yapıları, denizi, yemekleri... ülkenin her yerinde o eski yapılar var ve hayranlık uyandırıcı. kiliselerine zamanında çok para harcandığı belli, hepsinin içi, dışı inanılmaz güzel. avrupada başka hiçbir ülke böyle dolu dolu değil. ayrıca italyanların birine sinirlenince "oo madooonna" diye söylenmelerini çok tatlı buluyorum.

8. Çok güzel ülke çok. Beş altı şehrini gezme fırsatı buldum hepsi birbirinden güzeldi. O tarihi yapılar o sokaklar kiliseler muazzam. Günümüz dünyasında değil de ortaçağda yaşıyormuş hissi uyandırıyor. Bir şansım olsa italya’da yaşamayı seçerdim, bayılıyorum.

9. 1 hafta boyunca gezmiştim. milano, pisa, floransa, cinque terre köyleri ve roma. kalbimde bir aşk olarak kalan floransa'dır.. bir gün floransa'da yaşamak isterim. italyan dondurması ve pizzası, ah.. cidden şişirilmiş bir balon değil. sokaklar buram buram tarih kokuyor. her şey öyle güzel korunmuş ki. roma'ya pek ısınamadım, fazla fazla binaydı. pisa'nın da tek olayı pisa kulesi zaten. cinque terre köyleri ise şaka gibiydi, çok tatlı minnak köylerdi. yemyeşil ve renkli bir sürü tatlı ev.

10. çok çok güzel ve gezmesi zevkli bir ülke, evet, ancak maalesef kadınlara tacizin de aynı ölçüde yaygın olduğu ve "kültür" adı altında normalleştirildiği bir yer. ben daha roma'da termini garına adım atar atmaz bir grup serserinin sözlü tacizine uğramış ve trenle güneye giderken yol boyunca sinirden ağlamıştım mesela. sonradan kızlı erkekli arkadaş grubumla buluşunca biraz daha rahat etmiştim. eğer siz de bu konuda hassassanız "oh avrupa'ya gidiyorum, rahat rahat istediğimi giyer, istediğim yere tek başıma giderim" diye pek gaza gelmeyin. italyanların kültürü de bizimki kadar ataerkil. laf atma, sözlü taciz, zararsız ve normal bir flörtleşme olarak algılanıyor italyan erkekleri tarafından, ama tabii turistler bu olaydan pek hoşnut değil. özellikle amerikalı kadın gezginlerin durumu ne kadar yadırgadığını seyahat bloglarında filan görebilirsiniz. benim tavsiyem, kalabalık kızlı-erkekli arkadaş grubuyla gezmeniz. yalnızsanız da turist olduğunuzu fazla belli etmemeye çalışın, yoksa daha çok üstünüze gelirler. kulaklık takmak, kılık-kıyafet vs. burada kullandığımız standart önlemleri zaten söylemeye gerek yok. bunun dışında sokaklar, binalar, müzeler, yemekler şahane. adeta bir kartpostalın içindeymiş gibi hissediyorsunuz gezerken. ben yaşadığım strese rağmen gittiğime asla pişman değilim.

edit: bu girideki "taciz" tanımını biraz daha açmaya karar verdim. italya'daki taciz, türkiye'dekinden çok farklı, evet. yani oradaki taciz "şort giydiği için tekmelendi" şeklinde değil. laf atmalar daha çok iltifat(!) şeklinde. o yüzden erkekler bu durumu zararsız bir flörtleşme olarak görüyorlar. hatta sokakta yabancılardan iltifat duymak bazı kadınların hoşuna gidebiliyor. sorun şu ki, flört arayışı içinde olup olmadığımız, hatta karşı cinse ilgi duyup duymadığımız alnımızda yazmıyor. bu yüzden, evet ben bu durumu taciz olarak görüyorum. naber güzelim diye laf atan türk erkeğinden de, ciao bella diye laf atan italyan erkeğinden de aynı derecede rahatsız oluyorum.