1.
üniversitenin son yılı hayatımın ilk ve tek iş görüşmesine/mülakatına gittim.(gizlinot: mezun ve işsizim )
önce, mülakatta ik ile görüştüm hastaydım biraz, burnum aktı ve ben adama işi gücü bıraktım balıkçılığı, ahtapotun nasıl avlandığını ve ahtapot oltasının nasıl hazırlandığını anlattım.
ikinci görüşmede rütbesini unuttuğum bir yetkili kadınla görüştüm baya zorlamıştı beni, ev arkadaşlarımdan tut sevgilime ordan tut ev kirama kadar sormuştu.
mülakata iki ev arkadaşımla gitmiştim, onlar beni böyle misafirler için olan bir alanda bekliyorlar indim yanlarına oturdum, eşyalarımı topladım, hadi gidelim diyorum yok kalkmıyorlar yerlerinden dedim " noluyo len yakışıklı mı gördünüz" filan.biri yarıldı zaten gülmekten, meğersem kızlardan diğerinin adeti çoşmuş taşmış pantolona oradan da beyaz sandelyeyi komple kan yapmış böyle belli bir kısımı da değil baya sanatsal çalışmış. hadi dedim sen kalk montunu giy ben halledicem. misafirler için olan peçete ve sürehideki suyla ben orayı çitiledim ve temizledim diğeri hala yarılmaya devam ediyor. çıktık ve ben tabiki de kabul edilmedim .
ukte: (yazar: senora)
2.
iletişim fakültesi mezunuyum. iletişim fakültesinde yüksek lisans yapıyorum. ilk iş görüşmem. bir reklam ajansına başvurmuştum. mülakat sırasında sordukları bir soruya "yani, ben insan sevmiyorum." diye yanıt verdim. işe kabul edildim. yaklaşık 1 sene sonunda iş arkadaşlarımı sevmediğim için işten ayrıldım.
sonuç; haydan gelen huya gidiyor
not: bu arada insan seviyorum arkadaşlar. ama "insan" seviyorum.
3.
Size akıllara zarar verecek bir görüşme tecrübemden bahsedeyim; ben hala unutamadım da:
Yeni mezun olmuşum iş arıyorum. Bir akrabamız, yeğeninin oldukça adı duyulmuş bir firmada insan kaynakları müdürlüğü yaptığını söyleyip, cv mi alıp yeğeni ile görüşmeye gitmemi, randevuyu da kendisinin ayarlayacağını söyledi sağolsun. Buraya kadar sorun yok. Ayarlanılan tarihte ve tam saatinde ben o şirkete gittim. Adamın işi çıkmış, departmanın ortasında bekledim oldukça uzun bir süre. "Olabilir" dedim, sonuçta iştir ve ani bir şekilde beklenmedik sorunlar çıkabilir. Benim zamanım vardı ve beklemekte çok sakınca görmemiştim. Neyse bir süre sonra bu zat-ı muhterem teşrif ettiler ve görüşme yapmak için beni odasına aldı. İşte asıl bomba bundan sonra başlıyor; bu kişi oturmamı söyledi ben de masasının önündeki iki koltuktan birine oturdum. Kendisi de masasına değil karşımdaki koltuğa oturdu ve iki koltuk arasında bir de sehpa var. Bu amca sandalyesinde kaykıldı, iki bacağını ayak ayak üzerinde bir vaziyetle sehpanın üzerine koydu, cebinden sigarasını çıkardı ve yakarak içmeye başladı?????? Tabii bu arada nezaket gösterip bana da uzattı paketi, ben de gayet nazik bir dille geri çevirdim. Ulan ayı!!!! Ben senin bir tanıdığın vasıtası ile de gelmiş olsam, orası senin mekanın da olsa sonuçta bir işyeri ve biz bir iş görüşmesi yapıyoruz. Ne kadar profesyonel olduğu ya da olmadığı umrumda değil, tanıdık aracılığı ile de olsa adı üstünde iş görüşmesi. Şimdi bakınca o zaman sakinliğimi nasıl koruyabildiğime hayret ediyorum. Toyduk tabii o zamanlar, çok fazla tecrübemiz yoktu. Ama yeni mezun da olsa, henüz hayatta yeni yer edinmeye çalışan biri de olsa bu hakareti hiçbir şey mazur gösteremez. Aklıma geldikçe binlerce küfürle anıyorum muhteremi.
18 kasım 2016 15:54
18 kasım 2016 17:11
4.
vaktiyle görüşmeye gittiğim bürodaki patron kişisi orta yaşlarda bir adamdı. içeri girdim beni önce bir güzel süzdü sonra geç otur bakalım dedi.sonra kendisi de bacaklarını bir güzel açmış bir halde geçip karşıma oturdu. birkaç soru sordu , biraz konuştuk derken bir şey içer misin dedi. ben daha cevap veremeden dışarıdan sesler geldi. meğerse büronun olduğu iş hanının yan tarafındaki binada yangın çıkmış. bir yandan insanlar etrafta neler oluyor diye bakıyor diğer yandan itfaiye geldi sokak kapatıldı falan. (gizlinot: her şey gelirdi de aklıma bu hiç gelmezdi ) bizi de bitişik binalar ola ki oraya da sıçrarsa diye tahliye ettirdiler. hal böyle olunca o gün için görüşme de yarıda kaldı tabii. bir süre geri dönerler mi diye bekledim , hatta bir iki kere ben telefon ettim ama sonradan öğrendim ki meğerse şirket kapanmış. eh bendeki de şans yani başlamadan bitti.
bir keresinde de yeni mezunken organize sanayide başka bir yere gittim birilerinin tavsiyle. çok iyi bir yer pişman olmazsın bir git görüş dediler ben de öylelikle gittim. gerçekten gittiğim için hiç pişman olmadım hani değişik insanlar görmüş oldum. (gizlinot: swh )
ilk olarak gittiğim yerde asık suratlı, tuhaf bakışlı (gizlinot: suratı yine gözümün önüne geldi ) biri karşıladı beni kapıda. girerken tüm şirinliğimle adama selam verdim yüzüme bile bakmadı , neyse dedim içeri geçtim. içeride de yine 2 tane daha genç vardı onlar da öyle tip tip bakıyorlar bana ama yine üzerinde durmadım. esas iş yerinin sahipleri yokmuş o gün. o yüzden eğer olur da anlaşırsak orada yerine başlayacağım hanımla biraz konuştuk. bak başlama niyetin varsa eğer sistemi anlatayım yoksa hiç beni yorma havasında geçti aramızdaki konuşma.
neyse biraz işten, çalışma ortamından konuştuk laf arasında yemek konusu geçti. her şey iyi güzel gibi derken ha unutmadan yukarıda bir yer var tuvalet olarak orayı kullanıyoruz ben biraz temizledim sen de idare edersin artık dedi. yalnız girince kilitlemeyi sakın unutma demeyi de ihmal etmedi. tabii tabii kilitlerim dedim saf saf ama o an kafamda bir soru işareti belirmedi değil. kadın bunu neden ayrıca söyledi ki diye. ardından patrona zorla da olsa tuvalete kilit taktırtabildim yoksa arkadaşlar bazen aceleyle ben varken girmeye kalkıyorlar , o zaman da pek hoş bir durum olmuyor haliyle. hatta birkaç kez bu mesele oldu kilit de olsa yine de sen dikkatli ol dedi. pardon nasıl yani dedim ilk tepki olarak bunu duyunca. ben böyle dediğim için kadın durumu biraz toparlamaya çalıştı. yok bir şey canım diye ama o an direkt ekran karardı bende. (gizlinot: shut the door etkisi ) neyse laf değişti biraz daha konuştuk işle ilgili. hatta biz orada konuşurken birkaç kez kapıdaki adam inip çıktı yukarıya yan gözle de bizi izliyor tabii. kadın da bir yandan habire anlatıyor, bak bu tahsin abi buradaki esas adamdır, bir sorun olursa ona söyle o çok şey bilir ama bildiğini pek belli etmez ona göre davran sen de dedi. içimden de allahım ben nasıl bir yere geldim böyle en basit tuvalet bile başlı başına mesele , birlikte çalışacağım insanlar bir acayip diye düşünürken gerisini pek dinleyemedim.bir süre sonra da iyi günler deyip ayrıldım.
18 kasım 2016 22:17
19 kasım 2016 00:22
5.
Mafyatik tiplerle muhatap olmamla sonuçlanan bir olaydır. O zamanlar yaş 19-20, gereksiz bir cesaret var üzerimde. İnternetten bulduğum her ilana başvuruyorum, her çağrıldığım görüşmeye gidiyorum. Hiç standart falan da yok bende nedense, önüme gelene başvuruyorum. Koştur koştur iş arayacak bir durumum da yok, hani borç harç vs. gibi. Olayın manasızlığını anlayın yani buradan.
Neyse yine bir gün arandım. Kalın bir ses, "x hanımla mı görüşüyorum?" dedi. Ben de evet dedim. Fazla detay vermeden adres verdi, gelin görüşelim dedi. Ben de saf saf yola koyuldum. Sapa bir yere geldim, bir tane eski apartman var karşımda. Buradan bir ürkmem lazımdı. Ama tabi ki devam ettim. Çıktım zili çaldım, takım elbiseli bir tip açtı. Kimim neyim sorgulamadan içeri aldı. Ben zahmet edip ne için geldiğimi söyledim. Hiç bekletmeden patronun yanına götürdü beni. İçeri bir girdim ki oda duman altı. Ortam epey pis, tozlu, dolu kül tablaları falan. iri yarı, 30'larında gösteren bir adam var karşımda. Kendimi tanıttım, cvmi falan verdim. Adam fosur fosur sigara içmeye devam ediyor bu sırada tabi. Konuşmuyor da beni dinliyor sadece. Neyse ben bitirince bu konuşmaya başladı. "Bakın x hanım sizden önceki sekreter iki saat önce işten ayrıldı. Onun için sizi arayıp çağırdım. Eğer net değilseniz, hiç uğraşmayalım. Bugün işe başlayıp yarın kaçacaksanız, olmaz bu iş. Ben devamlılık beklerim ona göre." dedi. Hafiften bir tehdit sezince korkmaya başladım tabi. Buradaki elemanlarla tanıştırayım sizi dedi. Kapıyı açanla beraber üç kişiyi daha çağırdı. Bana kapıyı açanı genel müdür diye tanıttı. Ulan hepi topu dört kişisiniz ne genel müdürü de denmiyor tabi. İstemediğim halde bir de çay getirdiler. İçsem bir türlü içmesem bir türlü zaten. İçinde bir şey var diye içmesem bu sefer de beğenmiyor diyebilirler. İçimden diyorum, burada olduğumu kimseye de söylemedim, beni şurada kesseler kimsenin haberi olmaz. İçime ağlaya ağlaya o çayı içtim. Abartmışsın diyecekler olabilir. Ama cidden ortam ve adamlar ürkütücüydü. Tamam adam masaya silahını koymadı ama işe başlarsan kaçamazsın minvalinde bir motivasyon konuşmasını dinleyince korktum ben de.
Adam sonunda kararımı sordu. Ben kem küm edince "tamam şöyle yapalım. Yarın sabah sekiz buçukta buraya gelirseniz başlamış sayılırsınız. Gelmezseniz de artık..." dedi. Ben de ihi hi tamam diyerek kalktım. Bir de gideceğiniz yere kadar bırakalım dedi. Hiç gerek yok diyerek kaçarcasına çıktım. Tabi ki gitmedim bir daha. Bu da bana ders oldu. Eve gidince anneme anlattım, çok kızmıştı. Başına neler gelebileceğinin farkında bile değilsin, ya bir şey olsaydı diye bir saat nutuk çekmişti.
Kadın cinayetlerinin, tacizlerinin bu kadar fazla olduğu şu günlerde, bu olayı hatırlayınca daha da bir sarsıldım açıkçası. Bir iş görüşmesine giderken bile birbirinden berbat ihtimalleri düşündürten her şeye lanet olsun diyorum. Benim başıma o gün bir şey gelmedi, evet. Ama benzer durumlarda kalıp da başına çok kötü şeyler gelmiş hemcinslerimiz var. Öyle topuklu ayakkabı giyip maça çıkarak, instagram kapatarak kadını anlayamazsınız. Her şeyden önce güvenli bir ortamı hak ettiğimizi anlamanız gerekli. Otobüste son kalan kişi olmaktan korkmadığımız günleri yaşadığımızda, 8 mart'larda yaptığınız o küçük "jestler" gülümsetecek. Ama şimdi değil. Dünya kadınlar günümüz kutlu olsun sevgili hemcinslerim.
8 mart 2019 13:33
8 mart 2019 14:01
6.
her anlamda gayet olumlu geçen 2 saatlik iş görüşmesinin sonlarına doğru gelen malum soru;
"yeni evlisiniz çocuk düşünüyor musunuz? kariyerinizde çocuğun yeri ne olacak?"
bunu yapanda çok ünlü yabancı ve alanında dünya devi bir firma.
7.
Şu an işsizim. Aileden dolayı maddi durumum kötü mü? Hayır.
Arandım, nasıl gelebileceğimi sordum. Metronun son durağında inin sonra taksi yapın yürüyemezsiniz dendi. Aynısı yaptım, 27 tl ödedim. Yetkinliklerimin eleştrildiği görüşmeden sonra sekretere nasıl gideceğimi sordum. Taksi çagırayım dedi. İçimden çagır sen ödemiyorsun sonuçta dedim. 25 tl de giderken ödedim. Ve metroya bindim. Açıkcası aile durumum iyi olsa bile dünden beri boşa giden 50 lirama üzülüyorum. Bilsem ki son oldu, o da degil
8.
teknik mülakatta ücret konuşulmaz, bilenler bilir. ik görüşmesiyle ilgili bir konudur bu. takım lideri denilen adam görüşmenin en başından beri ikinci tekil şahıs olarak hitap etmişken son olarak ücret konusunu açmıştır. söylediğim rakam hakikaten piyasa ortalamasının üzerinde değildir.
tl: işsiz bir insana göre biraz fazla istediğini düşünmüyor musun?
ben: paraya ihtiyacım olduğundan ziyade, kariyerim için çalıştım hep. ama bu demek değildir ki emeğimin karşılığını talep etmeyeyim.
tl: zaten bizimle ilgili değil, ik karar verecek.
gerizekalı, madem seninle ilgili değil ne halt etmeye soruyorsun?
9.
2. sınıfta eğitim psikolojisi dersine giren hocam, kişiliğimin uygun olduğunu ve psikoloji alanındaki bilgimi yeterli bulduğunu söyleyerek kariyer merkezinde işe başlamam için teklifte bulunmuştu. birkaç hafta sonra derste bir hatasını düzeltmek için seviyeli bir tartışmaya geçti aramızda. (ki bu durum sınıftaki bazı kişilerin sınav sonuçlarını olumlu olarak değiştirecek bir tartışmaydı.) ve daha sonrasında benim haklı olduğum ortaya çıktı, hatasını kabul edip, özür dileyerek bana hak verdi. lakin sonrasında oturmam, söz almam, her şeyim hocanın gözünde büyüdü. kopya vermediğim halde kopya verecek gibi duruyorsun vs. gibi ithamlarda bulundu. ben öyle kolay kolay aşırı tepki veren biri değilim, düzgünce böyle bir durum olmadığını, beni istediği ortamda, istediği sorularla değerlendirebileceğini söyledim. bütün sınavlarım full olmasına rağmen bana bütte görüşeceğimizi söyledi. tabii böyle bir durum olmadı, a1 ile geçtim. egosunu sınıfın önünde kaos yaratmakla bastırabildi sanırım. sonra aradan 2 sene geçti ve bu süreçte kendisiyle başka bir dersim daha yoktu. bu sefer ben kariyer merkezinde işe başvurdum ve bahsettiğim hocamla birlikte 3 kişi tarafından mülakata tabi tutuldum.( ve beni hatırlamadı önce) daha önce mülakatlarla ilgili bilgilendirici seminerlere katıldığım için bazı etkileyici teknikler de öğrenmiştim. bu teknikleri de mülakatta uygulamaya karar vermiştim ve elimden geldiğince uygulamıştım. bahsi geçen hocam mülakatta 2-3 kere parmak şıklatarak ''evet, aradığım cevap.'', ''çok güzel.'' gibi tepkilerde bulundu. diğer kişiler de beni yeterli gördüklerini ilettiler. tam kapıdan çıkacakken hocam; '' mülakatın başından beri düşünüyorum,bir türlü bulamadım. seni tanıdığıma eminim ama tam olarak hatırlayamıyorum aramızdaki ilişkiyi dedi. '' dersime girdiğini söylediğimde hatırladı ve bilin bakalım ne oldu? işi alamadım :D:D
11 mart 2019 01:17
11 mart 2019 04:40
10.
Görüşme yaptığım beyefendinin bir dakika geliyorum deyip çıktıktan sonra bir hanımefendi ile geri dönmesi. Benimle görüşecek olan hanımefendi hanımağa karışımı oluşumun kapıdan adımını attıktan sonra suratıma tek kelime etmeden bakarak öylece dikilmesi ve birkaç saniye bakışmamız sonucu bana kaba bir şekilde eliyle ayağa kalk işareti yapması, benim de hipnoz olmuş şekilde popomu azıcık sandalyeden kaldırabilmem ve tokalaşmamızdı. İnsan girerken ağzını açıp ben de buranın müdürüyüm falan dese zaten uzanır tokalaşırım niye durup dururken korkuluk gibi dikilip sanat filmi gerilimi yaratmıştın ki be kadın.
Görüşmenin bundan sonraki kısmı daha insancıl geçmişti. Beni işe almayı da kabul etmişlerdi. O anki yıkıklığımla ezeriz biz bunu bineriz üstüne vururuz kırbacı diye düşündüler. burası sana çok şey katacak demişlerdi çünkü görev tanımı yoktu ne isterlerse yapacaktım. Başlamadım. Üzerine aylarca devam etti işsizliğim ama hiç pişman değilim.