6.
klitorisin kesilmesi yani tıbbi adı Klitoridektomi olan khatna, Cinsel Sakatlanmalar söz konusu olduğunda en yaygın olarak kullanıldığı bilinen uygulamanın genel adı.
Kadın sünnetinin, Yaklaşık 2 bin yıl kadar önce Mısır'da başladığı, o döneme ait birtakım kazılarla, o dönemden kalma mumyalar aracılığıyla incelenmesi sonucu tahmin edilen, sonraları ise Yeni Gine, Etiyopya, sudan, senegal başta olmak üzere Afrika'daki birçok ülkede yaşayan Müslüman, Hristiyan ya da çok tanrılı dine mensup birçok farklı topluluklarda ve de Avusturya Aborjinleri'nde yaygınlaşarak bir gelenek halini aldığı biliniyor. Hatta sadece ortadoğu ve Afrika ülkeleri de değil, İngiltere (orada yasaklanalı 30 yıl olmuş sanırım), yeni Zelanda, Kanada, Amerika (1996'da yasaklandığını okumuştum ama bütün eyaletlerinde geçerli değil bildiğim kadarıyla) gibi ülkelerle batı dünyası da bu vahşete uzun yıllar seyirci kalmış. hem de sadece kökenine, geleneklerine bağlı kalmak adına.
Sünnet denince genellikle ilk akla gelen Erkek sünnetinde penisi örten ve onu koruyucu durumdaki derinin kesilmesi esas olup, direkt olarak penise zarar verme gibi bir durum amaçlanmıyor. Tabii Onun ne kadar sağlıklı ya da doğru olduğuysa ayrı bir konu. Kadında yapılan sünnette ise amaç, kadında cinsel açıdan zevk almayı sağlayan klitorisi tahrip etme pahasına kadında bekareti korumak, içinde bulunduğu düzen gereği onu tek eşliliğe yöneltme ve bu yolla da kadının cinsel birtakım dürtülerini engellemek gibi tamamen insanlık dışı bir durum söz konusudur.
Dünya Sağlık Örgütü'nün hazırladığı son raporlara göre, bugün 4 farklı çeşitte kadın sünneti uygulandığı biliniyor. İlkinde klitorisin bir kısmı, hatta bazı durumlarda tamamıyla birlikte etrafındaki deri kesiliyor. Bir başka tipte hem klitoris hem de kadın dış üreme organları olarak Bilinen dudaklar yine kısmen veya tamamen kesiliyor. 3.tipte vajinanın daraltılması amacıyla o bölgeye dikiş atılıyor. 4. tipte ise genital bölgeye uygulanan bazen kilitorisi işaretleme olarak da bilinen her şekilde cinsel hazzı önleme, kadının ilişki esnasında aktif değil, aksine erkeğe bağlı ve sadece onun cinsel ihtiyaçlarını karşılaması amaçlanarak, adeta birer seks kölesi olarak varlığını sürdürmesine yönelik hiçbir şekilde tıbbi dayanağı olmayan uygulamalardan oluşuyor.
tıbbi dayanak demişken bu işlemin çoğu ülkede, son derece ilkel ve hijyenik olmayan koşullar altında yapıldığı da bir gerçek. kullanılan jiletlerin tek kullanımlık olmaması ve herhangi bir sterilize etme işleminden geçmeden kullanılıyor oluşu kadınların enfeksiyon kaparak, aids başta olmak üzere birçok hastalık açısından da risk unsuru oluşmasına neden oluyor. çok az ülkede o da yeni yeni doktorlar tarafından uygulanıyor bu işlem. yasak olan ülkelerde caydırıcı bir yaptırım uygulanma kısmıysa hala sıkıntılı.
savunulacak hiçbir yanı olmayan, kadının hayatını kaybetmesi, ölü çocuklar dünyaya getirmesi ya da en iyi ihtimalle bile nefes aldığı sürece türlü komplikasyonlarla karşılaşmasına neden olabilecek ağrılı ve sancılı bir sürece giden yolda, kimi zaman karşılaşılan bazı enfeksiyonlarla çocuk doğurabilme yetisini dahi kaybetmesine yol açan, geleneksel yapının kadına yaşattığı fiziksel olduğu kadar, psikolojik zararlarıyla da en büyük şiddet, dahası bir insanlık suçudur kadın sünneti.
düşünsenize kadın, her şey bir yana bir insan olarak vücut bütünlüğünüze direkt olarak zarar veren, sizi elleriyle bu iğrenç ritueli büyük bir gururla gerçekleştirenler tarafından, ileride sahibiniz olacak erkeğe en temiz şekliyle sunma amacı taşıyan bir işlem bu. Kadın sadece neslinin devam edebilmesi, doğanın kanunu gereği üreyebilsin, yani tamamen erkeğin sperm hücresinin dölleyebileceği bir yumurta hücresine ihtiyaçtan dolayı cinsel ilişkiye girebilsin diye yapılan bir vahşet. Kısaca Kadının burada bir kuluçka makinesi olarak görülmesinden hiçbir farkı yok yapılanın.
Sağlıklı kadınlar olarak her gün, birçok kez gerçekleştirdiğimiz idrara çıkma ve her ay yaşadığımız adet dönemi bile, sünnetli kadınlar için başlı başına bir sorun. Çünkü bu işlemin bazı türlerinde o kadar küçük bir delik bırakılıyor ki, adet kanının dışarı akmasındaki zorluk nedeniyle bu, kadınlar için adeta birer işkenceye dönüşüyor. Bunun gibi en basit şeyler bile kadına acı veriyor ve kadın olmaktan, kadın olarak dünyaya gelmiş olmaktan nefret eden, doğum esnasında sözüm ona rahat bir doğum gerçekleşsin diye o bölge yeniden yarılıp, sonrasında tekrar dikilerek çektiği acı katbekat artan, hayatlarının sonuna kadar da bu acıyla yaşayan insanlar haline getiriliyorsunuz bu şekilde. özellikle ilk iki tip şeklinde uygulanan sünnetler çok daha yaygın olarak görülüyor. küçük delikler bırakılarak uygulanan yöntemde kadına her doğumdan sonra yeniden aynı işlemin tekrarlanması söz konusu olduğu için, bu işkence dünyaya gelen her çocuktan sonra kadına acı vermeye yine aynı şekilde devam ediyor.
fiziksel açıdan bu kadar zarar veren bir işlemin kadın, dahası çocuk psikolojisinde yarattığı etkiyi anlatacak söz yoktur sanırım. genellikle çok küçük yaşlarda gerçekleşen bu olay, çocuğun ailesine güvenini kazanmaya başladığı bir döneme rastladığı için ayrıca bir travma yaratması, ömrünün sonuna kadar bunun izlerini taşıması yönüyle de son derece trajik bir etkiye sahip tabii.
(link: http://imaginingequality.globalfundforwomen.org/content/female-genital-cutting mariya taher ) de tıpkı waris dire gibi bu kadınlardan sadece biri. henüz 7 yaşındayken maruz kaldığı bu olay ve sonrasında yaşadıklarını anlatıp, insanlarla bunu tüm açıklığıyla paylaşarak konuya dikkat çekmek amacıyla bir organizasyon kurmuş hatta. hala sırf bunu bir gelenek olarak görenlere karşı, risk altında olan kız çocukları için mücadele etmeye devam ediyor. Her gün kadına şiddet olarak görüp, duyduğumuz birçok olayla birlikte ele alınacak çok ciddi bir konu bu. yeryüzünden tamamen silinip yok olduğu günleri de çok yakın bir zamanda görebiliriz umarım.