1. aşağıdaki yazıyı okumaya üşenenler için (link: http://www.youtube.com/watch?v=XP3cyRRAfX0 Özet burada)
okumak isteyenler içinse, kadın tarihine minik bir özet geçeyim.
(no: (no:17412)) nolu bekaret yazımda da belirttiğim üzere, kadınlara oy kullanma hakkı bundan 50-100 yıl önce kadınlara bahşedilmiş. yani aslında 50-100 senedir gerçek anlamda birey sayılıyoruz. feminizm hareketinin doğuşu da yine dönemlere rastlar. bu konuda dünya savaşlarına şükran borçlu olmalıyız. azalan erkek nüfusu yüzünden, kadınların erkek işi sayılan işleri yapmaya ve böylece para kazanmaya başlamalarıyla feminist hareket ortaya çıktı. ancak bu hareketin ilk meyvelerini, yani oy konusundaki hakkımızı sadece 1900'lü yıllarda elde edebildik. (bu konu daha uzun ama okuyanları bunaltmak istemiyorum)
oy vermeyi bir dönüm noktası olarak kabul ediyorum, sembolik bir dönüm noktası bu. çünkü bu döneme dek kadınlara mükemmel ev kadını olma eğitimi veriliyordu. küçüklükten itibaren kadınlar, kocalarına mükemmel bir eş olabilmenin bir kadının hayatındaki en önemli amaç olduğu bilgisiyle büyütüldüler. bu dönemde çoğu kadın bu akıma kapılarak yeteneklerini heba etti, kalan bir avuç radikal kadın ise eserlerini anonim isimlerle yayınladı. (bu konuda güzel noktalara değinen "Mona Lisa Smile" adlı filmde de 1950'lerin kadınlarına yakından bakabilirsiniz.)
yıllar geçti, kadın cinsinin de birey sayıldığı dönemlere geldik ancak kadınlar değişmedi. çünkü kadınlar bu konuda tuzağa erkeklerden daha kolay düşüyorlar. sebebi de, kadınların küçüklüklerinden itibaren tek bir doğa amacı için yetiştirilmesi. bu durum, kadınları tam kalplerinden vuruyor (ya da rahimlerinden demeliyim). kadınlar 30'lu yaşlara gelince çocuk sahibi olmak "istiyorlar", bu alarm zili çaldığında çoğu kadın ne kadar akıntıya ters yüzmeye çalışsa da doğanın çağrısına karşı gelemiyor. toplumsal yaşamın getirdiği üreme kanunları da bebek için gereken malzeme listesinde evlenilecek bir koca olmasını şart koşuyor.
bebek malzemeleri
---------------------------
1 adet koca
peki kocayı nasıl elde edecek kadın? bilgisiyle mi, çekiciliğiyle mi? sistem, bu mesajı hem erkeklerin hem de kadınların bilinçaltına kazımış bile. evlenilecek kadın = güzel kadın. Güzel kadın = meme, ince bel, uzun bacak vs.
tüm kadınlar için korkunç bir mücadele vakti başlıyor o zaman. öyleyse yeterince güzel olursam, koca bulabilirim. daha fazla erkeğin dikkatini çeker, genlerimi geleceğe taşımada daha avantajlı duruma geçerim. rakibim olan hemcinslerimi alt ederim. (gelsin kozmetik satışları, gitsin moda trendleri, para kazansın iş adamları)
işte özet bu. belki yükselen feminizm akımı ile kadın cinsi bir kırılma yaşamış olabilir ama bu kırılmanın tadını çıkaramadan kapitalist akıma yakalandı. şimdi de sistematik olarak zekamızın azaltıldığı bir dönemdeyiz. bu noktada sadece kadınların değil, insanlığın entelektüel olarak geri kaldığını düşünüyorum. zira daha iyi yönetilmek için düşün(e)mememiz gerekiyor. beyin hücresi öldüren televizyon programları, okuduktan sonra bize bir şey katmayan yüzeysel kitaplar, bol popo sallamalı klipler ve onların arka planına gürültü olsun diye eklenen basit müzikler, sadece bol ağlamaklı trajedi pazarlayan filmlerle dolu bir dünyada yaşıyoruz. her şey basit ve kolay anlaşılacak şekilde tasarlanıyor. bu yüzden diğer her şey gibi bilgi de artık daha zahmetsiz, daha kolay elde edilebilir durumda; bu da onun değerini anlayamayıp, bilgiyi de çabuk tüketmemize sebep oluyor.
hayatı boyunca gelinlik giymeyi hayal eden, üniversiteye koca bulmak için giden, eşi istemediği için işe gitmekten vazgeçen, bebeği doğduktan sonra kariyer planlarına veda eden, 5 kilo fazlasını kafasına takan, daha çok beğenilmek için 3748398 milyonuncu kırmızı rujuna para bayılan kadınları gözünüzün önüne getirin. bu kadınlar, annelerinin karnından bu şekilde doğmadı. hepsi yıllar boyunca aileleri, öğretmenleri, çevreleri ve televizyon ekranları ile işlendiler, hamur gibi yoğuruldular. (erkeklerde de durum farklı değil aslında. kapitalizm, erkekleri de sevişme arzusuyla vuruyor. "vücut geliştir, para kazan, araban olsun ki kızlar kollarına koşsun.")
zaten övgü de bilgiye değil, güzelliğe yapılırken; entelektüel olarak geri kalmamızda neden bir sorun olsun ki?
Not: ukte idi.