7.
bu girdi (link: https://www.youtube.com/watch?v=M_Su9Lfze68 şu) müzik dinlenerek ve aşırı mutsuzken yazıldığından haddinden fazla depresif öge bulundurabilir ya da tam tersi olabilir okuduklarınızdan siz sorumlusunuz. bu sebepten yazıp kenara atabilirdim ama atmadım çünkü canım böyle yapmak istedi.
başlığı görünce önce anlam vermedim okumak yürümek gibi bi şeydir motivasyon bi yere ulaşmaktır başka ne ola ki diye geldim ama bence kuvvetle muhtemel yaşanan şey (gbkz: reading slump) zira okuyabilen insanın motivasyon arayışı yoktur. eğer okuyabilme yeteneğin ve yeterliliğin varsa okursun. eğer okumuyorsan bacakların tuttuğu halde kendini bir sandalyeye mahkum etmiş gibi olursun hatta tek bir odaya. görüş açın, manzaran, gördüklerin hep aynı kalır sen de değişmezsin sadece yaşlanırsın.
okumayı ben 7 yaşında öğrendim tabi kanal d'nin az sonra sevimli kahramanlar yazısını okuyabilmemi saymazsak. cin alilerden ayşegüllerden sonra nihayet ilk gerçek kitabımı babam aldı bana; ömer seyfettinden kaşağı. küçücük çocuğa yapılır mı bu be baba. hatırladığım tek şey kitabı aldım tekli koltuğa yan oturak 2 saate yakın bir sürede kitap okumanın büyüsüne kapılıp hayatımda gerçekten çok sevdiğim, yapmaktan inanılmaz zevk aldığım bir şey buldum. yani telif hakkı orhan pamuk'ta saklı olmak kaydıyla "bir kitap okudum ve hayatım değişti".
benim mutlu bir ailem, sevildiğim bi arkadaş grubum, iyi giden bir okul hayatım vardı. o zamanlar bi şeylerden kaçıp kitaba sığınacak bir psikolojim yoktu. yine de içine kapanık ve kendi içinde yalnız bi çocuktum ben, üstelik bu yalnızlığı o kadar çok seviyordum ki komşu teyzelerden, sözlü sınavlardan ve sayısı 4'ü geçen kişiden oluşan oyunlardan hemen bunalıyor, kendimi çoookk uzakta hayal ediyordum. sonra kendimi bi çiftikte hayal ettim hiç gerçek bir çiftlik görmemiş olsam da sonra ayda hayal ettim, 80 günde dünyayı dolaştım milyon tane macera yaşadım kurttan kaçtım, denizler altına yolculuk yaptım, gemilere miço bile oldum. kendimden sıkılınca milyon tane benden herhangi biri oldum. yüzyılın keşfi bence buydu.
o zamanlar küçük bir ilçede yaşıyorduk ve okulun kütüphanesi yoktu annem öğretmen benim onu araya soktum babamı karıştırdım olaya, arkadaşlarımı örgütledim o kütüphaneyi oluşturttum. her öğrenci bir iki kitap getirdi, hocalar daha çok, toplamda 431 kitabımız oldu. ilk okuduğum kitabı bağışlamakta en ufak tereddütte bulunmadım oysa kitabıma benden habersiz dokunanı öldürme fantezilerim var. okulun öğrencilerinin ilk motivasyonu yarış oldu ay sonunda kim kaç kitap okudu sayılıyor en çok okuyan öğrenciye öğretmeni kalem ya da kitap hediye ediyordu. öğretmenden hediye almak çok forsluydu kazanan yine kazanmak kaybeden bu sefer kazanan olmak istiyordu. bu benim kendi adıma hayatımdaki ilk kolektif işbirliğim ve zaferim sayılabilir. sonra taşındık gittik okulum hala en iyi liselere öğrenciler gönderiyor, bilgi yarışmalarında dereceler yapıyor ve kütüphane hala aktif tabi çok daha fazla kitapla.
biz küçük bir ilçeden dünyayı dolaşabilmek için okuduk. bizi bambaşka insanlar yaptı kitaplar bu ilk motivasyonumuzdu. sonra baya koşmayı öğrendik.
kitap okumanın bin türlü faydasını gördüm biri de ülkece okumayı sevmiyor olabiliriz ama okuyana yılan bile olsak dokunmuyoruz. ne zaman yalnız kalmak istesem, insanlarla konuşmak istemesem kitap okurum, insanlar benimle konuşmaz o zaman, çantamda mutlaka bir kitap vardır, ilk fırsatta alacağım kindle ile bin tane olur inşallah.
gerilince okurum, terk edilince okurum, mutsuzken okurum, içim içime sığmayınca okurum, hastanede okurum, cenazede okurum, uyumadan önce kesin okurum, yürürken bile okurum ama onu tavsiye etmem zira kaldırımı ağaçla bölen bi ülke burası.
sait faik yazmasam deli olacaktım diyor ben de okumasam deli olacaktım. dershanede sınavı beklerken sait faik'le bir balıkçı barakasında oturmasam cidden delirebilirdim, neyse ki demli çay içtik de kaydırma yapmadım sınavda.
kardeşim bi tane ablasın ama içinden bin tane abla çıkıyor demişti küçükken matruşka bebek gibi mi dedim hayır chucky gibi ve barbie gibi bazen peluş ayı gibi bazen bez bebek gibi dedi. beni hayatta bu kadar iyi kimse tanımlamamıştı ben hayatım boyunca hep insanların kalabalığından kaçtım çünkü zaten çok kalabalık hissediyorum gündüzleri dr. jekyll geceleri miss nars olmanın tadını çıkarıyorum. kitaplar beni yadırgamıyor, beni kınamıyor, bana dengesiz demiyor aksine bir beyaz tavşanın peşine düşen alice'e, okyanusa ulaşmaya yola çıkan kara balık'a özendiriyor. ben de isterdim mutaassıp bir hanım kız olmak ama ben küçükken küçük kara balık okudum anarşik oldum babannemin alt kat komşusu teyze kusura bakma torununla tanışamam:(
yukarıda yazan yüzbinmilyon şeyin özeti; benim motivasyonum hayatta kalma savaşı. kitap okumak benim savunma silahım. olduğunuz kişiden, yaşadığınız yerden, dünyadan, insanlardan yorulduysanız ya da durup dururken daralıyor nefes alamıyorsanız okumayı deneyin. ben iddia ediyorum daha iyi hissedeceksiniz.
not; valla yazmaya başlarken manas destanıyla yarışacağını girdinin bilmiyordum, ani gelişti akışı aşağı kaydırırken çekilen çile için özür diliyorum. "yazmasaydım deli olacaktım"