lipödem

1. Tanım; genellikle kadınları etkileyen bir tür yağ hücresi bozukluğudur. Lipödem, bir tür yağ dokusu hastalığıdır ve vücudun alt kısımlarındaki yağ hücrelerinin normalden daha fazla büyümesi ve anormal bir şekilde birikmesi sonucu ortaya çıkar. Bu durum genellikle bacaklarda, kalçalarda ve bazen kolların iç yüzeyinde ortaya çıkar. Lipödem, genellikle ağrı, hassasiyet, şişlik ve ağırlık hissi gibi semptomlara neden olabilir. Lipödem genellikle genetik bir yatkınlıkla ilişkilidir ve genellikle ergenlik döneminden sonra ortaya çıkar. Ama doğum veya menopoz gibi dönemlerde de ortaya çıkabilmektedir.

Lipödemli kişilerde genelde; Pcos, ülseratif kolit, insülin direnci, kalp rahatsızlıkları, obezite gibi çeşitli hastalıklarda beraberinde gelebilir.

Kişi zayıf olsa bile lipödemli olabilir. Lipödem selülit ve kilo ile karıştırılabilmektedir.

4 evresi ve 4 bölgesi vardır. Ben 2.evre 4.bölgedeyim yani basenler, bacaklar ve üst kollar. Kimisinde sadece kalçayı kişinde sadece alt bacakları etkilemektedir vs.

Bu hastalık ile venöz yetmezlik vs de olabilir renkli doppler çekilmesi önerilir. Çok şükür ben de yokmuş.

Aynı zamanda en belirleyici özellik bu depolanan yağların iltihabik olması bu sebeple tahlillerinizde CRP seviyenize baktırmanız önem arz eder.

Ben Dr.Mustafa Saçar ile online olarak çalışıyorum. İlk görüşmememizde bana bu hastalığın çalışma prensibini anlattı ve aynı şekilde buraya aktarıyorum.

Normal bir kişide vücuda giren glikoz kişinin kilosunun belli bir oranı kadar karaciğerde depolanır belli bir kısmı ise beyne gönderilir. Geri kalanlar ise yağa dönüşüp, östrojen ile vücuda dağıtılır. Ama bu hastalıkta östrojen reseptörlerinden biri veya birkaçı bozuk olduğu için yağ depolamayı sürekli olarak aynı bölgelere yapar. Bu sebeple vücutta orantısız bir yağ depolama meydana gelir.

Pcos ile insülin direnci de temelde aynı şeye bağlıdır. Kandaki glikozun kontrol edilmemesi sonucu yüksek şeker kandan yumurta hücresine geçerek yumurtanın beslenmesini engeller bu sebeple yumurtalar beslenemeyip ölü şekilde yumurtalıklarda birikerek gözenekli/porozif yapı olan polikistikoverı oluşturur.

Bunlar benim doktorlarımdan öğrendiğim bilgiler.

Mustafa Hoca bu işin beslenme ile çözülebileceğini belirtiyor ve bunun üzerine çalışıyoruz.

Diyetisyen olarak Fit Brokoli ekibi ile çalışıyoruz bu konuda tecrübeliler. Doktorum önerdi zaten kendilerini.

Bu konuyla ilgili instagramdan takip edebileceğiniz sayfalar; lipödemle_hayat, mustafa hocanın sayfası başlangıç ve bilgi almak için ideal.

Kendimi bildim bileli kilolu ve alt bölgesi kap kalın biriydim asla o bölgeden kilo veremezdim. Ve kimse de beni asla uyarmadı. Hep anneme anne ben çok ödemliyim sürekli bacaklarım şişiyor derdim. Kimse anlamadı derdimi kimse dinlemedi beni. Neyse ki kendi derdimin yine dermanı ben olacağım.

2. Uzun süredir gulsjourney adlı instagram hesabını takip ediyorum ben; lipödemi ilk ondan öğrendim. Kendisi daha önceleri çok kilo almış ve daha sonra vermiş , hatta kanada da egzersiz eğitmeni oldu filan ancak son doğumundan sonra bir türlü kilo verememişti lipödemi olduğunu öğrenmişti. Kendisi de hatta çok şaşırmıştı, hep genetiği olduğu sandığı şey aslında bir hastalıkmış ve bir önceki süslünün yazdığı gibi östrojen metabolizması ile alakalı olduğu düşünülüyor.

Bana çok ilginç gelen konu ise şu; lipödemde hasarlı genetiği değişmiş bir yağ dokusu oluşuyor ancak bu dokunun etrafı kılcal damarlar ile yumak gibi sarılsa da damarlar ezildiği için bir süre sonra nokta kör nokta ve dolaşımsız olarak kalıyor. Yani buradaki yağın yakılamama sebebi o yağa giden kan dolaşımı yok deniliyor. Bu bazı noktalarda oluyor bazı yerlerde olmuyor o yüzden çökük görüntü oluyormuş. İlk etapta kilo verilmesi burdaki baskıyı bir nebze azaltıyormuş, yeni kılcal damar oluşumunu tetikliyormuş. Benim bu konuyu merak etmem ise özellikle selülitin de lipödem mekanizmasına çok benzer ama hastalık olmayan versiyonu olduğunu savunanlar var. Hem selülit hem de lipödemde kolajenler de hasar görüyor ve dokuyu destekleyemiyor. Bu nedenle her iki sorunda da aslında çözümü benzer. Lipödem ise önlemi alınmazsa agresif bir şekilde ilerlemeye devam eden bir tabloymuş ve metabolik olarak pek çok hastalıkla ilişkili olduğu düşünülüyor. Zayıflarda da oluyor ve zayıfsanız hormonal bir değişiklik ile seyri artıp ağırlaşabilir.

Bu bahsedilen hasar dokuyu onarma gibi bir şeyden henüz söz edilmiyor ancak derin doku masajı ile lenfatik drenajın artırılması hem lipoödem hem de selülitte "beslenme ve egzersize destek" olarak tavsiye ediliyor. Lipoliz yapan lazer ya da enzim terapilerinin ise uzun dönemli sonuçları henüz bilinmediği için temkinli yaklaşmak gerekiyor. Yağ aldırma ise kesin sonuç değil çünkü metabolizmayı düzeltmezsen tekrar oluşacaklar, ben bu konuda bayağı bir şey öğrendim valla bence herkesin bilinçlenmesi için hem süslünün bahsettiği hesaplar hem de gül inanılmaz faydalılar. 

3. türkiye'de sende obezite var denilip geçilen her üç kadından birinin aslında bu durumdan muzdarip olduğuna yemin edebilirim ancak kanıtlayamam tabii. aşağıdaki entryde sevgili yazar bu durumun hormon bozukluğuyla ilişkili olduğunu çok güzel anlatmış, e türkiye zaten pcos cehennemi. buna rağmen bu teşhisi koyan doktor sayısı bir elin on parmağını geçmez, öyle diyeyim.

sadece üst bacaklarında kilo birikmesi yaşayan, diyet yapsa bile bacakları hariç her kısımdan kilo veren ve vücudu nereden geldiği belirsiz morluklarla dolu olan annem sayesinde tanıştım ben de bu illetle; doktor doktor gezmesine rağmen sende obezite var, yok işte senin vücudunun yapısı böyle'den daha ileri bir cümle duyamadığı için kolları sıvayıp oturdum ve tüm şikayetlerini göz önünde bulundurarak çeşitli araştırmalar yaptım. zaten lipödemle alakalı ilk yazıyı okuduğumuzda bile "aha evet bu" dedik, zira tümm şikayetler birebir örtüşüyor, hatta annemin o nereden geldiği bilinmeyen morluklarına bile açıklama getiriyordu bu hastalık.

sonraları fark ettim ki, kilo şikayetim olmamasına rağmen ben de lipödemliyim, zira üst bedenim incecik ve memelerim sahiden çok küçük olmasına rağmen kalçalarım ve üst bacak kısmım büyük. daha önce armut tip beden deyip geçiyordum ama elimi üst bacağıma atıp derimi şöyle bir hissedince altında beze gibi oluşumları fark ettim. bu beze gibi oluşumlar aslında sirkülasyon problemi yaşayan ve bir araya toplanan yağ tabakası gibi bir şey.(gizlinot: daha iyi anlamak için google görsellerden bakabilirsiniz) dolayısıyla hayatımın hiçbir döneminde kilo almamam gerektiğini, alırsam veremeyeceğimi ve üstüne de deliler gibi eklem ağrıları yaşayacağımı anlamış bulundum.

bu lanet üzerine de daha yeterince araştırma yapılmamış. erkek hastalığı olsa şimdiye piyasada ilaçları bile vardı tabii. yine de elde edilen bilgilerle şunları biliyoruz: lipödemli kişi, yağ birikmesi olan bölgesini diyetlerle vs. zayıflatamaz, liposuction gibi dışarıdan müdahaleler gerekir. bu kişilerin kılcal damar problemleri olması neredeyse kaçınılmazdır. (hatta bir yerde kılcal damarların da bu hastalığı oluşturmakta ana etken olduğunu okumuştum.) yağ tek bir bölgede yoğun oranda toplandığı için eklemlerde ağrılar yapar. deri inceldiği için en ufak çarpmada acı ve morluk oluşur, bazense zarar gören kılcal damarlarda oluşan kanamalar derinin iç kısmında morluklar oluşturabilir.

4. Bu hastalık için takip edebileceğiniz intagram hesaplarını ekliyorum.

Birkaç kişi zaten.

Sonrası karşınıza çıkıyor diğerleri de.

Dr.Elif Esen Özdemir

Prof.Dr.Mustafa Saçar

lipödemle_hayat

dyt.durcihan_avc

veronikavanilis (kendisi avukat ve astrolog. kendisinde bu hastalığın olduğunu fark edince önlem alıyor. Mart itibariyle kendisine bir protokol hazırlıyor. Ankara da iseniz kendisine danışın isterseniz. Çünkü Ankara'daki araştırma hastanesinde bu konuyla ilgili çalışma gruplarına katılmıştı)

Ayrıca diğer süslülerinde dediği gibi bu bir damar hastalıpı. Youtube üzerinde bir doktordan dinlemiştim. Normalde damarlardan beyinlere yağ yak sinyali gider, ama bu hastalıkta damarlar bu ileitşimi sağlamadığı için yağlar sürekli depolanır emişti. Kendisi lipo yu önermişti. Ama liposuction da maks 5-6 kg yağ alınıyormuş o da kiloya göre. Bzen ikinci bir ameliyat olunması gerekiyormuş. eğer kilolu iseniz sarkma olacağı için bir de deri toparlama olmanız gerekiyormuş. Lipödem ameliyatlarını araştırırken okumuştum. 2018 lerde bir kadın sürecini anlatmıştı ve için kalkmıştı resmen.

Ha bir de Aslı Özdel 'de bu durumdan şikayetçi. Lipödem için liposuction olmuş ve süreçleri anlatmış. Ona da bir bakabilirsiniz.

5. Şimdi bir tane görsek ekleyeceğim zayıflarda anlaşılmasının ne kadar zor olduğunu fark etmek ve bilinçlenme amacıyla. Bu görselde bakın ilk fotoğrafta diz kapaklarının üzerine doğru hafif bir bombeleşme var; normalde ben bunu herkes gibi yağ dokusu olarak düşünürdüm. Basenlerde de yağ dağılımında ufak tefek dalgalanmalar var. Şimdi bu kadın birkaç sene doğum yaptı diyelim( hormonal değişimler tetikliyor) ve hastalığının farkında değil; inanılmaz bir yağ dokusunun artışı ve deforme dokuyla uğraşmak zorunda kalabilir, kaldı ki lipödem pek çok organı da etkileyebiliyormuş. Ben genel olarak sağlıklı beslenme ve fitness konularına meraklı olduğum için de bu lipödem konusunu çok fazla okuyup, takip etmeye başladım. Çünkü kadınlar arasında çok bilinmiyor ve genetik geçişli, önlem alınmazsa sürekli kötüleşen bir hastalık. Zayıfsanız anlamak da çok zor, çok küçük detaylardan yakalıyorlar.

Not; şahsen liposuctiona karşıyım lipödemli hastaların inflamasyon düzeylerini azaltmak için genel yaşam koşullarını düzenlemesi gerekiyor çünkü. Yağ aldırmak çözüm değil.

6. Bu konuyu çok fazla araştırmaya başladım ve dün akşam inanılmaz şeyler öğrendim, kadınların bu konuda bilinçlenmesi çok çok önemli. Özellikle yabancı cerrahların ameliyat görüntülerinde dokuyu anlattığı videoları filan var gerçekten dehşete düştüm. En sona bazı doku görselleri ekleyeceğim ama öncesinde birkaç şey anlatacağım;

- bu bahsedilen hastalar artık son evrede olan hastalar ve normal liposuction yapamıyorlar; çünkü görselde de birazdan göreceksiniz ki nodüller normal yağ dokusuna göre inanılmaz katı ve tek tek elleriyle toplamak zorundalar çünkü bütün dokulara yapışmış ve kanülle çekemiyorlar. Doktorlar ise artık bu aşamaya gelen bir dokunun (son evre) diyet, egzersize yanıt vermediğini ve hastaların tedaviye ihtiyaç olduğunu bunun ciddi ve zor bir hastalık olduğunu ifade ediyor. Söz konusu yağ nodüllerini derinlere inip kasların zarlarına da yapışıyor ve kas fonksiyonlarını da bozabiliyormuş. Bu insanlar belki de gençken teşhis alsalar bu aşamaya gelmeyebilirdi çok üzüldüm. O yüzden kadınların bu hastalık konusunda bilinçlenmesi bence çok önemli; çünkü çok yaygınmış yani teşhis konulması için kötüleşip 50 yaşını beklediğinizde bu sefer her şey için geç oluyor. 

- bu yağ nodülleri artık genetiği tamamen bozulmuş ve değişmiş yapıya geldiğinde bir nevi skar dokusu gibi sertleşiyormuş. Ayrıca lipödem konusunda uzmanlaşmamış birisine gittiğinizde bunu normal yağ dokusu olarak sanıp çekmeye çalıştığında operasyon başarısız olabiliyor ve yapılan tekniğe göre çevredeki lenf ve damarlar zarar görebiliyormuş. 

- başlangıçta ise bu yumak gibi sarılmış yağ dokusunda ise ilk etapta çevre yağları eritmek yani kilo vermek bölgesel olarak kanlanmaya destek alayıp yeni kan damarlarının oluşmasını sağlayabiliyormuş. Ancak önlem alınmazsa nodüller sertleşmeye, çevre dokulara yapışmaya ve bölgesel tahribat yapmaya devam ediyor. Özellikle yağlı bölgelerde küçük küçük deride görünen belirgin kılcal damarlar varsa doktor muayenesi tavsiye ediliyor.  Bir de lazerli yöntemler varmış ama eğer lazer yağ çekme işlemi sonrasında lazerle tekrar cilt toparlaması yapılmazsa bu sefer o bölgede çöküklük ve yapışma oluyormuş. Yani operasyon bile çözüm değil anlayacağınız çok zor bir hastalık. Bu nedenle gençken farkındalık kazanmak çok önemli.

- bu hastalığın genelde ergenlikteki hormonal değişim ile başladığı ancak belirginleşme halinin ise zamanla kötüleşme gösterdikçe (yine hormonal değişiklikler ile) ortaya çıktığını söylüyor. 

Şimdi normal yağ dokusu ve lipödemli yağ dokusunun fotoğrafını ekleyeceğim; neden bu hastaların kilo vermesinin çok zor olduğu daha iyi anlaşılabilir. Doku yapısı tamamen değişmiş çünkü:

7. Yine dehşet bilgiler öğrenip paylaşmaya geldim:

Reddit te en sona ekleyeceğim bir kaynakta inanılmaz detaylı anlatmışlar ben de kısa bir özetini yazıp orijinal kaynağı en sona ekleyeceğim arkadaşlar.

 Stage 0 : yani ilk hormonal değişimin genetik mutasyonu tetiklediği ve yağ hücrelerinin çok fazla arttığı evre.

 Stage1: bu aşamada artık genetiği değişen yağ hücreleri kontrolsüzce artarken beslenmek için kendilerine oksijen sunacak damarlara ihtiyaç duyuyor fakat lipödemli kişilerde damar elastikiyeti de bozuluyor ve son derece frajil yani hasar görebilen damar yapısına sahip oluyorlar. Bu yağ dokusunu sarmaya çalışan damarlar yer yer hasar görüyor, yağ dokuları oksijensiz kalıyor ve damar içerikleri yani kan dışarı sızıp morarma gibi lokal minik kanamalara neden olabiliyor. Bu sırada o bölgede sonuçta oksijensiz kalmış hücreler ve hasar görmüş damarlar çok ciddi oranda inflamasyon yanıtı uyararak vücuda "burada sorun var" mesajı veriyor. Vücut ise genetiği bozulmuş ve damar yapısı bozulmuş bu anormal hücrelerle baş etmek için en iyisi yarayı kapatayım diyerek skarlaştırma yani fibrötik bir doku yapma yoluna gitmek durumunda kalıyor. Bu ise nodüllerin oluşumunu yani yağ dokusunun artık normalden daha sert hale gelmesini açıklayan kısım. 2. Ve 3. Evrede ise durum gittikçe kötüleşiyor. Skarlaşan yağlar gittikçe daha fazla dokukara yapışma eğilimine giriyor. Artık normal yağ dokusundan çok çok daha ağır hale gelen bu yapışık dokular bu sefer eklemlere yük bindirip zarar vermeye ve hareketi kısıtlamaya başlıyor. Bu arada lenfatik drenajı bozarak bölgeye daha fazla sıvı sızması ve geri uzaklaştırılamaması sonucu sorunlu bölgelerde daha fazla şişmeler oluyor.

 Gelelim keto kısmına. Ketojenik diyet hücrelerin glikoz enerji metabolizmasını ani bir şekilde durdurduğu için; bu patolojik yolu engellediği düşünülüyor. Orada fibrotik skar doku oluşumunu engelleyici bir etkisi varmış ve özellikle karaciğerdeki bir fibrötik doku sentezini yavaşlatıyormuş.

 Ayrıca özellikle zerdeçal, omega-3, d vitamini, revestrol, quercetin, e vitamini gibi antioksidanların ciddi antifibrötik etkileri varmış. Yani bir kere yağın sertleşmeden ketojenik diyetle önlemini alıp hemen akabinde egzersiz, derin doku masajı ile bu süreci durdurma/ yavaşlatma/ önleme hedefleniyor. Hiçbir şey yapılmazsa daha da kötüleştiği bir gerçek.

Dokulara yapıştıkça insülin direnci de artmaya ve kişi kilo almaya devam ediyor.

 Ayrıca mct oil ve kısa zincirli yağ asitlerinin bu fibrötik dokuyu yine önlediği söyleniyor, mct oil Türkiye de var mı bilmiyorum ancak soğuk sıkım  hc yağı içerisinde bir miktar var.  

 Çok ağır egzersizler buradaki inflamasyon cevabını artıyormuş o yüzden orta ya da düşük tempo aerobik egzersizleri tavsiye ediyorlar.

İnanılmaz faydalı bir kaynak; ingilizce olarak okumak isteyen olursa (link: https://www.reddit.com/r/loseit/s/pIWgqPktrJ buradan) okuyabilirsiniz.