1. (yazar: ruzgarinsarkisi) uktesi.
new amsterdam olarak kurulan daha sonra adı new york'a çevrilen amerika'nın en bilinen eyaletlerinden biri. manhattan, bronx, staten island, brooklyn ve queens olarak 5 bölüme ayrılmıştır.
tam bir new york aşığıyım. izlediğim dizilerden (gizlinot: özellikle gossip girl) filmlerden, dinlediğim müziklerden hep merak ederdim new york'u. asla uyumayan şehir dedikleri kadar var mı, gecenin bir vakti bile her yer ışıl ışıl mı, (gbkz: empire state binası) gerçekten dendiği kadar görkemli mi diye merak ederdim. en sonunda gidebildim 5-6 sene kadar önce. hayallerimde canlandırdığımdan çok daha güzel bir şehir. kendi deneyim ve izlenimlerimi yazacağım. biraz uzun bir yazı olacak gibi ama bildiklerimi aktarmak istiyorum.
temmuz başında gittim, hava çok sıcaktı. genelde temmuz ayında hep sıcak oluyormuş. yani sıcak sevmiyorsanız farklı bir tarihte gitmenizi öneririm.
şehre geldiğimiz gün regl oldum. manhattan'da ulaşım sıkıntılı olduğu için yürümek zorunda kaldık ve yürürken çok zorlandım. yaz sıcağı ve ağrı birleşince bütün gezimin içine edildi. new york'a gitmeyi düşünüyorsanız tarihlerde de dikkatli olun derim.
ben new jersey'de ucuz bir otelde kaldım. new york'taki otellere gücümüz yetmedi. her sabah new york'a giden otobüsler vardı, 20 dakikada şehre ulaştık.
empire state'e çıkmadan şehirden ayrılmayın. biletler biraz pahalı. chrysler binası empire state kadar rağbet görmese de buradan şehri izlemek daha güzelmiş. ben chrysler'e çıkamadım, şansımı empire state'ten yana kullandım ama şansınız varsa mutlaka orayı da ziyaret edin.
(gbkz: 5. cadde) dedikleri gibi mükemmelmiş. tabii ki çok pahalı markalar olduğundan alışveriş yapmadım, bakmakla yetindim. macy's diğer markalara göre daha ucuz.
(gbkz: broadway)'e gece gidin. ışıl ışıl ama çok çok kalabalık. ben herhangi bir gösteriye gitmediğim için ne yalan söyleyeyim broadway'e kanım kaynamadı pek.
yeme içmeyi nasıl hallettiğimizi hatırlamıyorum maalesef. tek hatırladığım empire state'in altındaki restorantta yediğimiz yemekti. adım başı karşınıza starbucks çıktığı için kahve yokluğu çekmedik.
new york'a gideriz ama türklüğümüzü geride bırakmayız diyerekten koskoca şehirde (gbkz: güllüoğlu)'nda yemiştik yemeğimizi. en ücra köşedeydi hatırladığıma göre ama o kadar lezzetsiz tatsız tuzsuz yemekten sonra su börekleri kadayıflar ilaç gibi gelmişti :)
özgürlük heykeli'nin bulunduğu liberty adasına ulaşım zordu. belirli aralıklarla adaya gemiler kalkıyordu ama çok sıra vardı. bu sebepten biletinizi erken saatlerde almanızı öneririm. benim ilgimi en az çeken özgürlük heykeli oldu.
(gbkz: central park) yemyeşil. ülkemizde de bolca orman olduğu için ilgimi çekmedi. tek önerim gündüz saatlerinde gitmeniz. geceleri o yeşil cıvıl cıvıl alan tam bir kötülük yuvasına dönüşüyormuş. aynı şekilde şehirde de gece geç saatlerde gezmeyin. ben bir olumsuzlukla karşılaşmadım ama kime sorsam geceleri çok tehlikeli olduğunu söyledi.
en büyük pişmanlığım new york seyahatimin ergenliğime denk gelmesi. 15 yaşındaydım ve ne giyimden ne makyajdan ne saçtan anlıyordum. en paspal halimle gezmişim şehri. bu sebeple bütün fotoğraflarım rezalet. ve profesyonel fotoğraf makinem yoktu (gizlinot: hala yok (: ) şehirde fotoğraf çekmeye değmeyen yer yok diyebilirim. eğer bir daha gidersem ucuzundan da olsa mutlaka bir fotoğraf makinesi alıcam yanıma.