9.
Kadına yapılanı da, erkeğe yapılanı da insan haklarının ihlalidir. Her konuda insanların tercihlerine, geleneklerine, inanışlarına saygı duymaya çalışan ben, sünnetin yasaklanması ve bu konuda engelleyici önlemler alınması gerektiğini düşünüyorum. (gizlinot: 18 yaşını geçmiş kimse kendi rızasıyla bedenine istediğini yaptırabilir.)
Bu kadar öfkeli, bu kadar karşıyım çünkü:
*Neymiş; Sünnetmiş, dinen yapılması gerekliymiş!
Sünnet(gizlinot: Erkek çocukta, erkeklik organının ucundaki derinin çepeçevre kesilmesi) sünnet (gizlinot: Hz. Muhammed'in Müslümanlarca uyulması gerekli sayılan davranışları ve herhangi bir konuda söylemiş olduğu söz) değildir. Yahudilerden gelen, İslam'da yeri olmayan, Kur-an'da bahsi geçmeyen, yine de enteresan bir şekilde sonradan müslümanlar tarafından fazlasıyla benimsenmiş ve olmazsa olmaz şeklinde algılanmış bir cerrahi müdahaledir. Hz. Muhammed kendinden sünnetliymiş, ah tabi canım. Hipospadias olabilir ancak, ki o da yaklaşık her 300 erkekte bir görülen, dış idrar deliğinin penisin alt yüzeyinde bir yere açılması şeklindeki anomalidir.
*Neymiş, bazen Müslüman olmayanlar bile bazı rahatsızlıklar nedeniyle yaptırıyormuş!
Balanit Kserotika Obliterans (gizlinot: erkek penisi ve bölgesindeki deride meydana gelen bir hastalık), fimoz (gizlinot: penisin ereksiyon sonrası tamamen deri içerisine çekilememe hastalığı), balanit (gizlinot: penis iltihabı), postit (gizlinot: ön deri iltihabı) ve bazı idrar yolu iltihapları gibi rahatsızlıklarda uygun görülebiliyormuş, evet. Ancak bir uzvumuzun ya da organımızın rahatsızlanma ihtimali tüm vücudumuz için geçerli. İleride apandisit patlayabilir o zaman apandisti de almamız lazım, bademcikler enfeksiyona neden olabilir o zaman onu da alalım, her sekiz kadından biri meme kanseri oluyor o zaman kesip atalım memelerimizi. Önleyici tıptan anladığımız buysa tabi... Benim gözümde sünnet, bir çocuğun sağlıklı bir uzvundan "ya rahatsızlanırsa?" deyip bir parça kesmekten farksızdır.
*Neymiş, cinsel yolla bulaşan hastalıklardan koruyormuş!
Dünya Sağlık Örgütü tarafından tespit edilip onaylanmış olan bir araştırma var, evet. Afrika'da yapılan araştırmada sünnetli erkeklerin sünnetsizlere göre %38-66 arası daha az HIV kaptığı tespit edilmiş. Bu tespitin ardından Dünya Sağlık Örgütü sünnetin özellikle HIV geçişinin yoğun olduğu bölgelerde bir önlem aracı olarak uygulanması önerisini ileri sürmüş, fakat aynı raporunda sünnetin HIV'i önlemede sadece kısmi bir etkisi olduğunu, dolayısıyla diğer mücadele yöntemlerinin önüne asla geçemeyeceğini de belirtmiş. HIV virüsü dentrik hücrelere saldırır; vajina içi, penis başı ve anüs gibi. Saldırdığı deri hücreleri kesilip ortadan kaldırılırsa risk tabi ki düşecektir; ancak tamamen ortadan kalkmayacaktır. "Beni sünnet kısmen koruyor" diye prezervatif kullanmadan ilişkiye girecek kadar şuursuz bir adamın, hala aids dahil zibilyon tane hastalığa yakalanma ihtimali vardır.
*Neymiş, penis kanseri riskini düşürüyormuş!
Sünnetin erkeklerin penis kanserine yakalanma riskini azalttığını ileri süren bir çalışma var; ancak yapılan bu istatistiki araştırmaya Dünya çapında çok tepki gelmiş. Bunların en önemlisi, araştırmayı tekrar eden bilim insanlarının aynı sonuca ulaşamaması olmuş. Bir pediyatrist olan Dr. Van Howe, "Zaten bir erkeğin üzerine yıldırım düşme ihtimali, penis kanserine yakalanma ihtimalinden çok daha yüksektir." diyor. istatistiki olarak bakıldığında da; neredeyse hiçbir erkeğin sünnet olmadığı Japonya, Norveç, Finlandiya ve Danimarka'nın toplamındaki penis kanseri vakası sayısı, içerisinde büyük miktarda sünnetli barındıran, sadece Amerika Birleşik Devletleri'ndeki penis kanseri vakası sayısından daha az.
*Neymiş, zaten önemli bir parça değilmiş, fazlalıkmış!
Çok mu dindarsın; hiçbir canlının evrim geçirmediğine, bu halinle kusursuz bir şekilde yaratıldığına mı inanıyorsun. Allah'ın tüm erkekleri kusurlu yarattığını düşünüyorsun o zaman... Aklın-fikrin evrimi kabul ediyorsa söylemek gerekir ki penis başı körelmiş değil, tam olarak işlevsel bir yapıdır. Buradaki derinin; ereksiyon haricinde penis başının korunması, nemli kalması ve uygun sıcaklıkta tutulması açısından çok önemli bir rolü var. Ereksiyon halinde ise gerilerek sinir uçları bakımından son derece hassas olan penis başının ortaya çıkmasını sağlıyor. Evrimsel köken konusunda yapılan araştırmalar, ön derinin körelmek bir yana dursun, evrimsel süreçte daha da uzadığı ve damarlarca zengin hale geldiğini göstermiş.
*Neymiş, hijyen için gerekliymiş!
İlkel bir kabilenin üyesi misin? suya, sabuna, prezervatife ulaşma imkanın mı yok? Öyleyse kestir. Değilse bir dur düşün, kaç kat kıvrımlı vulvayı kadınlar da gayet rahat temizlemiyor mu diye...
Penis başındaki derinin alınması penis başı olarak bilinen glans bölgesinin erekte olmayan halde de görünür olmasını sağlar. Hassas ve incecik olan deri açıktayken (nemli ve korunaklı bölgede değilken) kurur, kalınlaşır, çamaşırlara yapışır. Sonra sürekli penisi rahata erdirme çabası, düzelt dur... O kadar ülke gezdim, bir yıla yakın Avrupa'daydım; bizim erkeklerin şu meşhur "pantolon düzeltme hareketini hiç kimsede bir kere bile görmedim.
Cinsellik ve alınan zevk konusunda atıp tutmak yerine aktif cinsel hayatı başladıktan sonra sünnet olmuş kişilerin görüşlerini almak lazım. Sünnet hakkında konuştuğum erkekler belki gururlarına yediremediklerinden, belki de psikolojide "kendini haklı çıkarma" (gizlinot: bkz: self justification) olarak geçen dışa vurum yüzünden sünnetli olmanın olumsuz etkilerini körü körüne reddediyorlar. Bu konuda atıp tutmayı seven Türk erkeğine soruyorum, yetişkin halinle hiç sünnetsiz oldun mu? Hangi veriyle kıyaslıyorsun, nereden biliyorsun? Kıyaslayabilen insanlara bakıldığında sünnet sonrası cinsel aktiviteden alınan hazda düşüş olduğu görülmüş. 26 yaşında sünnet olan Rick Thomas, bunu esprili bir dille şu şekilde aktarıyor:
"10 üzerinden puan verecek olursam, sünnetsiz halimle cinsel aktiviteden aldığım zevk 11 veya 12 puan alırdı. Sünnetli penisim ise 3 puan alırsa şanslıdır. Doğuştan sünnetli erkekler neler kaçırdıklarını bilebilselerdi hastanelerin altını üstüne getirir ve oğullarının bu saçmalığa kurban gitmesine izin vermezlerdi."
Yapılan araştırmalar, sünnet olma yaşının ilerledikçe, cinsel aktiviteden alınan hazdaki düşüşün de arttığını ortaya koymuş. 55 yaşında sünnet olan Douglas MacArthur'un örneğine bakalım:
"Sünnetten önce cinsel ilişkiye girmek otomatik vitesli, lüks bir araba sürmek gibiydi. İstediğim yere kolaylıkla gidebiliyordum. Sünnetten sonra ise küçük, güçsüz, sıkışık ve düz vitesli bir araba kullanıyor gibiyim. Herhangi bir yere ulaşmak oldukça zaman alıyor. Rahatlıkla söyleyebilirim ki penisim hassasiyetinin %90'ını kaybetti."
Bunlar haricinde sünnetli erkeklerde ilerleyen dönemlerde bazı hastalıkların görülme ihtimali artıyormuş. Bunlar arasında; Meatal stenoz (gizlinot: İdrar kanalının daralıp kapanması hastalığı. Normalde erkeklerin %0.9'unda görülmekteyken, sünnetlilerde bu oran %9-10'a kadar çıkıyormuş), Üriner Retensiyon (İsküri) (gizlinot: İdrar yapamama hastalığı), Venöz stasis (gizlinot: Penis damarlarında kan akışının yavaşlaması hastalığı. Ön derinin kesilmesiyle damarların ortadan kaldırılması, bu hastalığa yakalanma riskini arttırıyormuş), Gömülü Penis (gizlinot: Penisin ereksiyon sırasında bile dışarıya çıkamamasına sebep olan hastalık. Ön derinin kesilmesiyle penis başının hareketi "özgürleştirilmiş" sanılıyor; ancak alt derinin iltihabı veya hasarı, penis hareketine engel oluyormuş), Adhezyonlar (gizlinot: Penis etrafındaki deri, ön derinin kesilmesine cevaben genişleyebilir ve penis başını kapatacak şekilde kaynaşabilirmiş), Deri Köprüleri (gizlinot: Ön derinin kesilmesiyle birlikte salgıların azalması derinin penis başına veya penis şaftına yapışmasına ve köprüler oluşturmasına sebep olabilir; bu da ağrıya ve acıya neden olabilirmiş), Acılı Ereksiyon (gizlinot: Genellikle köprü oluşumu ve ön derinin salgılarının kesilmesinden ötürü katılaşma/kuruma durumlarından ötürü erekte olurken acı duyulması durumu sünnetli erkeklerde daha sık görülüyormuş) sayılabilir.
Bunun bir de psikolojik boyutu var. Ne yapıldığının bilincinde olan bir çocuk için sünnetin travma nedeni olduğunu düşünüyorum. Kastrasyon kompleksini tetiklediğini de...
Sünnet uygulamasının hem kadın, hem erkek için bir nevi cinselliği köreltme çabası olduğunu düşünüyor, insanlık dışı buluyorum. Erkek sünneti için "cinselliği köreltelim de sadece işine konsantre olsun, iyi savaşçı olsun" gibi bir düşünce hakim olabilir; kadın sünneti için de, kadının alabileceği ufacık bir zevki çok görecek kadar kadını bastırma ve ikinci plana atma çabası söz konusu olabilir. Her ikisi de korkunç.
Bunun nasıl büyük bir sektör olduğunu; doktorundan ilacına, kıyafetinden salonuna, hatta kuyumcusuna kadar kimlerin bu sektörün içinde olduğunu da unutmamak gerekiyor. Sünnet denilen bu gelenek resmen istihdam yaratıyor. "Çocuğunuzun bedenine rızası olmadan müdahale edin, ekonomiye can verin!" Bir yasaklansa, 'dinimiz', 'kültürümüz' diye ayaklanan insanların bir kısmı sadece maddi kaygılardan ayaklanmış olacak.
Peki ben buraya neden geldim?
Bir dönem sosyal psikoloji deneylerine sarmışken Reimer ikizlerinin belgeseline denk gelmiş, sonra "Neden sünnet Allah aşkına!" demiş ve baya bir araştırmıştım. Yok, ikna olamadım! saçmalıktan başka bir şey değil. O günden sonra sünnetin karşısında durur, bunları 'oğluşunun' sünnet düğünüyle ilgili konuşan annelerin yüzüne yüzüne söyler oldum.
Önümüzdeki cuma günü bir akrabamızın çocuğunun sünnet düğünü varmış. "Annem davetiye verdiler, illa gelin dediler, gidelim mi?" dedi. "Gitmem." dedim. "Akrabaları görürüz, eğleniriz, muhabbet ederiz." dedi. "Anne; insan haklarına aykırı bulduğum bir uygulamaya alkış tutmaya mı gideceğim!" dedim. Akrabalarla oturmayı severim, eğlenmeyi severim ama sünnet düğünü asla! Suça ortak olamam.
Eğer siz de benim gibi düşünüyorsanız susmayın; konuşun, insanları bilgilendirin. yok eğer tüm bunlara rağmen ikna olmuyorsanız; ülkemizde maalesef bunu engelleyici bir yasa yok, yaptırabilirsiniz. Ancak en sevdiğinizin, minik yavrunuzun en temel hakkına; "vücut bütünlüğünü koruma hakkına" saldırıyorsunuz, bunu bilin.
Kaynaklar ve ileri okuma için:
(link: http://www.evrimagaci.org/makale/330 Sünnetin Bilimsel Açıdan İncelenmesi ve Evrimsel Bakış Açısı - Evrim Ağacı)
(link: http://www.kitapyurdu.com/kitap/sunnet/69788.html Sünnet Kitap - Nil Gün)
(link: http://www.aksam.com.tr/pazar/sunnet-dini-bir-emir-degil-midir/haber-218458 Sünnet, dini bir emir değil midir?- Kaan Göktaş)
(link: http://tr.wikipedia.org/wiki/Erkek_s%C3%BCnneti Erkek Sünneti - Wikipedia)
(link: http://www.trtturk.com/haber/diyanet-isleri-baskanindan-sunnet-elestirisi-49090.html Diyanet İşleri Başkanı'ndan Sünnet Eleştirisi (Haber))
(link: https://www.facebook.com/390362044351270/photos/a.579443212109818.1073742080.390362044351270/579450668775739/?type=1 Kadın Sünneti Vahşeti ve Cesur KAdın - Waris Dirie)
(link: http://www.evrimagaci.org/fotograf/73/3238 Reimer İkizleri makalesi)
(link: https://www.youtube.com/watch?v=MUTcwqR4Q4Y Reimer ikizleri belgeseli)