1.
Panorama Mesdag, Hendrik Willem Mesdag
Lahey'deki sergide karşılaşmıştım. Tablo formatından çok panoramik bir Lahey sahilleri resmi. Daha sonra bahsi geçen sahile gittiğimde çok etkilenmiştim. Van Gogh'un bu sergi için "Tek kusuru, kusuru olmaması." dediği rivayet ediliyor.
Edit: Favori tablo denildiğine göre biraz öznelleşmek gerek. Hayatta hep biz varolduktan önce de yaşam böyleymiş gibi yaşıyoruz, elimizde değil. Bana ise bu tablo zamanın getirip götürdüklerini, değişimi, tarihi hatırlatıyor. Olmadığım gerçekliğe kapıdan girmişim gibi hissediyorum. Kendime dönüp ya o zamanda gemilerin arasında ben olsaydım, denizci olsaydım falan diyorum.
11 eylül 2020 19:20
11 eylül 2020 19:40
2.
Sene 2010du galiba, bilim çocuk dergisinin aylık sayısını almışım sayfaları karıştırıyorum ilgimi çeken başlıkları bir solukta bitirip, diğerlerini sona bırakıyorum. Bir sayfada ilgimi epey çeken bir yazı var. Tamamen noktalardan oluşan resimler yapan bir ressamın eserleri ve yaşam öyküsü. Noktacılık akımı, nasıl ilgimi çekiyor. Düşünün mavi ve kırmızı noktaları yan yana işleyince çok canlı bir mor elde ediyorsunuz. Siz yaratıyorsunuz o moru, emekle ve sabırla. O sayfayı sonraki sayıya kadar defalarca açıyorum, resimlere bakıyorum ve bir resmi noktalarla işlemenin gerçekten ne kadar dahiyane bir fikir olduğunu düşünüyorum.(gizlinot: Küçük not: söz konusu yazar, bırakın görsel sanatlara yetenekli olmayı bir kağıda düz çizgi çekemez.) O aylarda yanlış hatırlamıyorsam Pınar markası çocuklara yönelik bir yarışma düzenlemişti, A3 kağıda kullandığınız materyal fark etmeksizin bir resim çizip dereceye girerseniz güzel bir ödül alıyordunuz. Hem de resminiz sergiye çıkıyordu. ( gizlinot: Sıkı durun, travma geliyor) aman aman o zamana kadar resim derslerinde bitsin diye saati kovalayan ben aldım hemen kağıdımı, kuru boya kalemlerimi başladım kağıda nakşetmeye.En az 3 gün uyumak ve yemek yemek dışında hiç durmadan kağıdı doldurmaya başladım noktalarla. çocuklar parkta oynuyor, tepede güneş,kaydıraklar salıncaklar, ip atlayanlar, top sektirenler...tabi bu hummalı çalışmaya rağmen kağıdım devasa boyutlarda olduğu için elim uyuştu ve bembeyaz tuvalimin yarısından biraz azı ayazda kaldı. Resmim içime sinmese de annemin de telkinleriyle yarışma süresinin bitmesine az kaldığı için teslim ettim. Nasıl gururluyum ama o kadar eminim ki benimki en orjinal, en güzel resim. Emeğime hayran kalmamalarına imkan yok. E kağıdın hatrı sayılır kısmı boooş?? Olsun canım, o kadar kusur kadı kızında da olur diyorum. Yarışma açıklandı ve sonuç hüsran. Bırakın dereceyi, mansiyon ödülü bile alamamışım. herkesin huyu farklıdır, benim gururum kırıldı kırılmasına da güzel bir ders de aldım. En özenli diye düşündüğün işini yarım bırakırsan takdir edilmeyince kendin dışında kimseye kızamaz suç atamazsın. Ben o gün ilham aldığım resimlere hala bakmaya bayılıyorum. Belki öyle bakmaya doyamayacağınız şaheserler değiller ama nasıl meydana geldikleri başlı başına ilham vermeye yetiyor.
11 eylül 2020 21:05
11 eylül 2020 21:05
3.
botticelli'nin adrodit'in doğuşu tablosu.
4.
alexandre cabanel - fallen angel
ilk kez baktığımda gözlerimi uzun süre çekememiştim üzerinden.
Lucifer, Tanrı'ya isyan ettiği için cennetten kovulduktan sonra yüzünü gizler, üzerinde çırpınan meleklerin önünde hissettiği acıyı göstermek istemez. Yüzünü gizlemesine rağmen bakışında intikam,öfke,hırs vardır. Göz pınarından akmakta olan bir damla, bütün bu duygulara rağmen içindeki hüznü yansıtır.
5.
Resim, Rus Çarı IV. İvan'ın, bir öfke krizi sonucu oğlu İvan Ivanoviç'in şakağına asasıyla vurmasından sonra oğlunun babasının kucağında ölüm anını göstermektedir. Tablo, babanın gözlerinde dehşeti, pişmanlığı ve azabı en derinden hissettiriyor. Hikayeye göre İvan, gelini Yelena'nın odasına habersizce giriverir, Yelena'yı uygun olmayan kıyafetlerle yakalar. Bu durum karşısında hiddetlenen İvan, gelinini dövmeye başlar. Karısını duyan oğul ivan içeri girer ve babasına, "ilk karımı sebepsizce manastıra gönderdin, ikincisine de aynı şeyi yaptın, şimdi de üçüncüsüne vurdun ve rahminde taşıdığı oğlunun ölümüne yol açtın." der ve birkaç gün sonra Yelena düşük yapar. Oğlu babasını bu konuda suçlarken aralarında çıkan tartışma sonucundan baba İvan, asası ile oğlunun kafasına vurur. Oğul İvan, yarı baygın yere yıkılır. Baba İvan derhal oğluna koşup yüzünü öpüp "Kahrolayım, oğlumu öldürdüm! oğlumu öldürdüm!" diye haykırırken oğul İvan, "sadık bir oğul ve sade bir kul olarak ölüyorum" diyerek gözlerini kapatır. Sonraki birkaç gün boyunca baba İvan bir mucize olması için durmadan dua eder ama veliaht çar, birkaç gün sonra ölür.
6.
Botticelli - Calumny of apelles
Eserin genel tasviri şu :
Antik dönemde yaşayan yunan bir ressam olan apelles'in yaşadığı bir iftirayı ölümsüzleştirmek adına yaptığı tablosunu, bir eserinde betimleyerek çokça öven yazar lukianos'tan ilham alan botticelli, apelles'in eserini tasvir edilen biçimde yansıtarak yorumlamıştır.
Eserde yerde çıplak bir şekilde sürüklenen kişi iftiranın kurbanıdır. Kurban çarmıha gerilmiş gibi ayakları çaprazlanmış bir biçimde durur ve ellerini dua eder gibi açıp tanrıdan yardım ister. Kurbanı sürükleyen iftiradır. Güzelliğiyle büyüleyen iftira karşısındakilere gücünü göstermiş olur. Bir eliyle kurbanı sürüklerken diğer eliyle olayı aydınlatacağını gösteren bir meşale tutar.
İftiranın yanında durup onu çiçeklerle süsleyen iki kadın komplo ve sahtekarlıktır. İftiranın önündeki kahverengi giysili adam garezdir,İftiranın meşaleli elini önüne çıkarırken aynı zamanda kralın görüşünü de kapatmaktadır.
En yüksekte tahtta oturan kraldır ve tıpkı yunan mitolojisindeki kral midas'ınki gibi eşek kulaklarına sahiptir ve dolayısıyla muhakeme yetkisi çok zayıftır. Tahtın her iki yanındakiler ise bilgisizlik ve kuşkudur, kralın kulağına fısıldarlar ve kral kurbana yönelmiş olsa bile yere bakıp olayı görmez.
En arkada kalan iki figür ise gerçek ve pişmanlıktır. Pişmanlık siyahlar içinde ve gözleri yaşlı bir şekilde çırılçıplak olan gerçeğe bakar ama kurbanın masumiyetini bilen tanrılara işaret edercesine gökyüzünü gösteren çıplak gerçeğin çok geride kaldığı için ortaya çıkması uzun sürecektir.
Eserin her bir detayı Rönesans dönemini gözler önüne seriyor ve karakterlerin detayları beni oldukça etkiliyor.
7.
Ben tablodan anlamam ancak bu tabloyu gördüğümden beri de unutmadım. Tablonun adı "çocuklarını yiyen satürn" ve francisco goya'ya ait. Satürn'e doğacak çocuklarından birinin tahta geçeceği kehaneti gelir. Bunun üzerine iktidar, güç kaybetme korkusu içinde olan Satürn doğan her çocuğunu yer. İktidar ve iktidarın kendi çocuklarına ve kendini tahta getirenleri taht kaybetme korkusu ile ne yapabildiğini gösteren bir tablo. Tanıdık geldi mi?
12 eylül 2020 19:04
12 eylül 2020 19:30
8.
Andrea kowchun reunion isimli yağlı boya tablosu. O kadar fazla ayrıntı barındırıyor ki etkilenmemek mümkün değil. Hırkasını ilmik ilmik işlemiş. Oturduğu koltuğun muazzam deseni , Dışarıdaki manzara. Oldukça gerçekçi bir resim.
9.
edmund blair Leighton - the accolade.
açıkçası anlamını veya hikayesini bilmiyorum, tek bildiğim yirminci yüzyılın başına ait bir eser olduğu ve çok zarif bir betimleme olması sebebi ile bu eseri çok beğendiğim. odamda da posteri asılı. medya ekliyorum.
edit: başka bir süslüm benden önce yazmış ve medya eklemiş zaten, ona da sarılıyorum kocaman.
12 eylül 2020 20:36
12 eylül 2020 20:42
10.
René Magritte'nin birçok tablosuna bayılıyorum.Tarz olarak favorim.Nedense çoğu tabloya bakarken yaşadığım o garip iç gıcıklanması hisleri olmuyor.Huzur veriyor tabloları.