yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (4)
    • medya (0)

    1. bitmesin diye gıdım gıdım okuduğum canım roman.

    29 aralık 2015 18:16

    2. (gbkz: sylvia plath) ın ölmeden önce yayımlanan, otobiyografik diyebileceğimiz romanı. anlatımı latif ve şiirsel; karakterin dönüşümü ise ürkütücü. deliliğin sıradanlığı yüzünüze vuruyor okurken.

    8 mart 2016 00:20

    3. Bu kitabı Okuduğumda girdiğim ruh haliyle, yavuz çetin' i dinlerken girdiğim ruh hali aynıydı.

    Kim bilir, tanışmışlardır orda belki.

    8 mart 2016 01:06


    4. Tanim: sıkıcı kitap, çok seviyorum, ama sıkıcı. Millet bayağı büyütüyor, karakterin zihinsel değişimi efsana bilmem ne diye. Ama bence her şey gayet normaldi, dümdüz, hiç şaşırtmadı beni benziyoruz zaten kendisiyle. Mesela esther in öyle lafları, düşünceleri var ki benim kendi kendime hep söylediğim, neden böyle düşünüyorum ki diye kendime kızdığım şeyler, hiç vay be ne laftı olmadı yani.

    Drama queen değilim, buluttan nem kapıp kendime havalı isimli psikolojik hastalık seçmiyorum. Psikolojik bir hastalığım var mı onu da bilmiyorum, bir bildiğim normal olmadığım. Kendimi bildim bileli hayatla, kendimle derdim vardı. En mutlu anlarımda bile bir hüzün, bir "bir şey vardı, canımı sıkan bir şey vardı unuttuğum, onu hatırlamalı ve kendime onu iyice düşünerek işkence etmeliyim." Hali... beni iyi tanıyanlar bilir ki mutlu olduğum anlar çok nadirdir, ona da mutluluk denirse. Bu biraz da mutlu hissetmekle kafayi bozmuş olmaktan geliyor. Sürekli kendimi irdelemekten, başkalarını incelemekten... bunaltıcı bir his var bende, gülüyorken çok abartırım işi, konuşasım varsa dereden tepeden b.kunu çıkarana kadar susmam, ama işte çok nadir...mutsuzluğumun katmanlari var, bir yataktan çıkamamalı, bir sadece ağlamalı, bir aileme dünyayı zehir etmeli gider böyle. en normali günlük mutsuzluğum. Yataktan kalkıyorum niye kalkıyorum niye yapıyorum bunları düşünceleri, normal yaşam devam ederken, birine kazağının güzel olduğunu söylerken hocanın sorusuna cevap verirken kendimi eleştirmeli, aynı anda binbir şey düşünmeli. "ölsem keşke, mesela sokağa çıkınca caddeden geçerken sağa sola bakmıyım belki biri denk gelir... ama yok annem napar o zaman. Allahım affet düşünmedim bunlari..."Işte benim normalim bu, alışmışım resmen. Bu kitabı okuyunca fark ettim ki normal bu değil, insanlar yaşam sıkıntısı, geçim derdi, iş yerinde mobing çekerken çok da mutlu değil evet, ama benim gibi değil, anlatamıyorum galiba benimkini. O kadar şaşırmıştım ki normalin bu olmadığını idrak edince. fark ettim ki ben de bir fanusun içindeyim. Ama benimki esther'inkinden çok farklı. Bekliyorum ki bir gün mutlu olacağım, bir gün başkası olacağım, bir gün kahkaha atarken 20 sn sonrasını düşünmeyeceğim. Ama o gün bugün aslında, 10 yıl önce bugünü hayal ederdim. Şimdi 10 yıl sonrasını. 10 yil sonra da 40lı yaşlarımda başaracağım diyeceğim herhalde. Yani şimdi bunu niye yazdım? Bomboş bir girdi. bu kendime isyan mı, değişikliğe ilk adım mi? Yoo, laf olsun işte.

    2 şubat 2019 18:31