1. beni istemeye gelmelerine bir ay kalmıştı ama henüz evlenme teklifi bile etmemişti. Ben hazır değildim. Ama o kadar baskı vardı ki üzerimde.. hazır olmamın yanında içimde bi huzursuzluk vardı emin değildim bir şeylerden... saçma sapan bi sebepten tartıştık, ispanyol bi arkadaşım vardı uzunca dertleştik sahilde dedi ki çok gençsin güzelsin neden kendine bunu yapıyorsun? aklına ayrılsam mı fikri gelmişse ayrılmalısın çünü bir şeyler bitmiş demektir dedi. ayrıldım arkadaşımın yanından yaklaşık 1 saat kendi kendime basketbol oynadım. haklıydı arkadaşım. eve gittim duş aldım ve iyi yanlarını ve kötü yanlarını yazdım onun. karar verdim ayrılacaktım. aramadım onu diğer gün o aradı illa buluşalım konuşalım dedi. Buluştuk, yemek yiyelim dedi yok söyleme dedim, gel beraber son akşam yemeğimizi yiyelim dedi.. o da ayrılmak istemiş dedim içimden tamam dedim gittim. yemekler geldi dinliyorum dedim beni aramadın ve bizi sen bitirdin dedi, elimdeki çatalı ve bıçağı bıraktım ve ağzımdan o güne kadar ne biriktirdiysem çıktı. hiç kurgulamamışım aslında. ardından da kusura bakma bizi ben değil sen bitirdin dedim ağlıyordum ama huzur gelmişti bana... ardından beni bırakma diye yalvarmaya başladı. kalktım ve evime gittim... iki hafta kapımda yattı. ev arkadaşım süreli telefonu elinde sana mesaj atıyo bence engeli kaldırsana dedi, engellememiştim. meğer beni aldatıyormuş. kapımda yatarken o kıza yazıyormuş. şimdi beni aldattığı kızla evli, nikahında ona aldığım hediye ayakkabıyı giymiş...
BEN Mİ;
ona nasıl minnettarım bilemem onun sayesındeki şimdiki ben oldum, beni çimdikleyip kendime getirdi şimdi ve BEN ŞU AN HAYATIMIN AŞKIYLa ÇOK MUTLUYUM VE EVLİLİK AŞAMASINDAYIZ, İÇİM ÇOK HUZURLU, HİÇ ŞüPHEM YOK.
O ispanyol da artık arkadaşım değil dostum, mümkünse nikah şahidim olacak :)