1.
bir hipotezle yola çıkmak gibi genel-geçer bir kuralı bulunmayan ve nihayetinde hepsinde bir düşüncenin savunulduğu sistematik düşünceler bütünü içeren faaliyettir. zira öne sürdüğünüz tez bir soru cümlesi ile de başlayabilir ve teziniz boyunca bu soru ya da soruların cevaplarını arar, bilgi üretirsiniz. disiplinden disipline metodolojik kaideleri değişir. bir hipotezi savunmak ise özellikle pozitivist(gizlinot: naturalist olarak da geçer) metodolojiyle bağdaşan bir vasıftır. bunun dışında inşaacı ve realist olmak üzere iki ayrı metodolojik anlayış bulunur. bilimsel faaliyetlerin hipotez testinden ibaret sanılması ise sosyal bilimlerin bir bilim olarak ortaya çıkışı sırasında(gizlinot: ve günümüzde hala sıklıkla) ilkin fen bilimlerinden esinlenilen tekniklerin(gizlinot: deney gibi) kullanılmasından kaynaklanır.
ek: sosyal bilimlerde deney yapılmasının olanaksızlığını anlatan bir film için (bkz: (link: http://www.imdb.com/title/tt0250258/ das experiment)
(yazar: nagini)nin girdisinden sonra ekleme gereği duydum. ilgili filmde daha çok etik sorunlara gönderme yapılıyor, filmin dikkatli izlenmesi şart. yani oradaki mevzu deneyin "başarılı" olup olmaması değil; tüm koşulların kontrol altında tutulmasının yahut ön görülebilmesinin mümkün olmaması nedeniyle nelere yol açabileceğidir. zira sosyal bilimin nesnesi kadar öznesi olan araştırmacılar da niteliksel değişmeye açık eyleyicilerdir. dolayısıyla hidrojenle oksijenin tepkimesinde olduğu gibi her toplumsal hadise aynı koşullarda aynı sonucu yaratır düşüncesi birer varsayımdır ve sosyal bilimlerin mahiyeti gereği bu varsayımlar esas kabul edilerek ilerleme sağlanır. öte yandan sosyal bilimlerde hala deney yapılabiliyor olması, bunun "doğru" ve "güvenilir" olduğunu göstermez. bu, ortada milyonlarca sınanan doğruluk hipotezi olduğu halde bunun itimat edilebilir bilgi üretildiği anlamına gelmemesine benzer. sosyal bilimlerde deney en sorunlu tekniklerdendir zira söz gelimi siz bir tecavüz deneyi yapamazsınız. daha ortalama bir örnek düşünürsek bile bir vakanın kendi akışında gerçekleşmesi için gerekli olan ortamı hazırlamak sanıldığı kadar kolay değildir. dolayısıyla asla hazırlanan deney ortamı "doğal" ortam ile aynı sonuçları sunmaz. alınan sonuçlar olsa olsa yaklaşık sonuçlardır.
klasik koşullanma için Albert deneyine bir göz atılabilir. çocuğun bu deneyden sonra daha önce mevcut olmayan yeni bir korku geliştirmiş olma ihtimali çok yüksek. evet, klasik koşullanma diye bir şey var, bilim bunu kanıtladı. ama nesnesinde bıraktığı kalıcı hasar?
(bkz: (link: https://www.youtube.com/watch?v=TZ4JlKJ-Zxo Klasik Koşullanma- küçük albert deneyi)
25 mayıs 2015 14:40
25 mayıs 2015 17:33
2.
benim gibi yazmak dedin mi gözüne far tutulmuş tavşana dönenler için bir nevi işkence. başta bir paragraf yazayım diye türlü taklalar attırır hele de mükemmelliyetçiyseniz açıp açıp kapatırsınız off ne saçmalıyorum ben diye. ama sonra yumurta kapıya dayanınca bir bakmışsın yazıyorsun(gizlinot: swh) siz siz olun benim gibi 15 günde yazmaya kalkmayın. hele ki son bir hafta günlük 1-2 saat uykuyla yazdığım teze dönüp bakamıyorum bile korkumdan. acaba ne yazım hataları, grammer hataları yaptım. sonra bir de tezi bastırmaya giderken birden çok iyi bildiğiniz sokakları bile tanıyamaz nereye gidiyordum ki ben kıvamına gelebilirsiniz.
3.
uzmanlık teziyse şayet ülseri ilerletir.. hele ki bir değil 3 hocanız varsa ve kendi aralarında ego yarıştırıyorlarsa vay halinize..
4.
şu üç gün içerisinde yazman gereken 20 sayfası daha olan ve bana bir şey katmayacağını düşündüğüm eylem. fekat aranızda beyaz zambaklar ülkesinde kitabını okuyan süslüler varsa değişik bir bakış açısı katması için kitapla ilgili yorumlarınızı alabilirim (gizlinot: lütfen olsun)
edit: anlatım bozukluğu
edit2: üç gün içinde olmasa da dört gün içinde yazıp bitirebildim, toplamda 30 sayfa oldu ilk bölümler daha çok paraphrase oldu fakat sonradan (yazar: winterwaltz) 'ın değerli yorumlarıyla fikir türetebildim, kendisine buradan da çok çok teşekkür ederim tekrar.
girdiyi ilk yazdığım zamandaki kadar olumsuz bakmıyorum şu an, bir şey üretmek her zaman güzeldir, iyi hissettirir, stres altındayken bunu pek idrak edemedim fakat şu an ciltlenmiş haline ve ismimin olduğu yere bakmaktan keyif alıyorum.
11 haziran 2016 17:34
17 haziran 2016 01:36
5.
Bitirdiğinizde resmen evladınız gibi oluyor, ayrılmak istemiyorsunuz. kendinizle gurur duyuyorsunuz. Müthiş bir haz yaşatıyor gerçekten de.
6.
danışmanım, "tezin artık senin bir parçan... nereye gitsen peşinden gelecek." derdi. o yüzden özellikle yüksek lisans ve doktora tezlerinin her satırına itina göstermek lazım. bilhassa şöyle bi bir yıl sonra filan "oha!bunu yazan ben miyim!?" travmasını yaşayıp, sırf yetişsin diye yazmış olduklarınızdan utanmamak için...(gizlinot: evet, o tezi öylece geçirecek bir jüri her zaman bulunuyor) (gizlinot: maalesef)(gizlinot: ama unutmamak lazım, tez sizin, dolayısıyla her satırı sizi bağlar jüriyi değil)
11 haziran 2016 23:25
11 haziran 2016 23:26
7.
10 sayfalık mla formatındaki araştırma yazımı bile 2 senede yazamayıp dersi 2.alışımda son 2 gün bilgisayar başından kalkmayıp acele acele yazarak teslim etmiştim. ağzım laf yapmıyor ne yazıcağımı bilmeyip öylece kalıyorum. bölümüm mezun olmak için tez istemiyor ama yüksek lisans yaparken mecbur yazıcam. şimdiden beni bi korku sardı nasıl yazıcam ne yazıcam diye. tez yazmakta olan süslülere kolaylıklar diliyorum helal olsun size kızlar
8.
özellikle sonlarında artık "yetheeerr" noktasına getiren, ama bitirip, hele ki fiziksel olarak elinize aldığınızda "değdi be" dedirten yorucu iş. şahsi fikrim, bilimsel araştırma kurallarına uygun yazmaya çalışmak (word düzenlemeleri vs.) tezin içeriğini hazırlamaktan daha uğraştırıcı ve sıkıcı. ben en son sayfaların kayması, tabloların kayması, otomatik içindekilerin bozulması vb. şeyler yüzünden oturup ağladığımı hatırlıyorum. bunun dışında bir problemim pek olmadı. danışman hocamın pek danışmanlığını görmedim tez boyunca ne yalan söyleyeyim, kendi kendime yazdım. anca teslim etmeden önce elden geçirdi, zaten yarısını da atmış çok dellendim. emek var kardeşim onda. (gizlinot: swh)
9.
açıklanacak sonucuma göre önümüzdeki yıl yazacağım, hukuk alanında yüksek lisans yapmış süslülerden tavsiyelere açık olduğum ve kaynak konusunda çıldırtacağını düşündüğüm ömür yiyen hadise.
10.
ilk tezimde 6 ay boyunca gecemi gündüzüme katıp,bitkisel bir hayat sürmeme sebep olmuş olan akademik hareket. tez yazma süreci boyunca bilgisayar ve transkripsiyon klavyesiyle yapışık hale gelen bir canlı türüyüm. haftasonlarını bile okulda geçirmek bu işin en zevkli (yersen) kısımlarından biridir.
ilk tez dönemim öyle zor ve sıkıcıydı ki tez savunmasından sonra tezimi bastırıp kitaplığıma koymayı bile düşünmeden okulu terketmiştim. zira o tezden A+ ile geçmek her babayiğidin hakkı de glgşbşhş :D