9.
hemen içine çeken, hayat gibi gerçek, asla kopamadığın, bitince de içinde bir boşluk bırakan dizi.
--- spoiler ---
ah alison. sana sezonlar dolusu kızdım, küfrettim, öfkelendim ve senden bir miktar nefret de ettim. ve sonra ne oldu? tıpkı helen gibi sana acıdım, içim paramparça oldu. oysa ki oğlunu kaybetmiş olman bile sana ısınmamı sağlamamıştı ama sezonlar geçtikçe o dönüşüm isteğin, kendini arayışın, tüm travmaların seni salt kötü olarak tanımlayamamama neden oldu. sen de griydin, herkes gibi. dünyaya geliş şeklinin bile tecavüz olması, çocuğunu kaybedişin, sürüklenişlerin, erkeklerin senin yanında iyileşip seni yükleriyle bırakıp toz olmaları, umutsuzca tek isteğinin sevilmek olması ve aslında o sonsuz sevgisiyle sana hep hazır olan cole'un sana koştuğu saatlerde senin psikopat bir herifle yüzleşmek uğruna öldürülüşün. ah alison, o kadar yaralıydın ki böyle gitmemeliydin.
noah, muhteşem bir şerefsiz tablosu çizdin bize bölümlerce. gerçekten şerefsizlik yapmak için özel çabalar sarfettin; helen ve 4 çocuğunu alison uğruna arkana dönüp bakmadan terkettin. alison'ı da ün ve kariyer ve başka kadınlar uğruna. bir insan 40'lı yaşlarında nasıl ergen gibi davranır, nasıl kendini bu kadar tanıyamaz ve ne istediğini bilemez bize ilmek ilmek işledin. ama sen de büyüdün. gençliğinde yaşayamadığın yanlış ve doğruları antropozda buldun. karına, çocuklarına, hayatındaki herkese nasıl da haksızlık ettiğini acı şekillerde öğrendin. neyse ki hayatının son yıllarında hepsini telafi etme şansı buldun. sana da ettiğim kamyonlarca küfür, finalde "ah be oğlum sen de yaralıydın"a evrildi.
helen, kadınım. dizinin en güçlü karakteri sendin. iç savaşlarını çocuklarına hissettirmemen, beni mahvettin. whit bile yıllar sonra "anne o evde neler yaşadın ve hiçbirinden haberimiz olmadı" diye sana günah çıkardı. annenin acımasızlığı, noah'nın ihaneti, çocuklarının bile sana zaman zaman sırtını dönmesi ama senin yıkılmaman, kaya mısın helen? vik'le yaşadıkların senin için huzurlu bir birliktelikten öteye geçemedi, bunu içten içe sen de biliyordun. ve sasha, erbat erkekleri seçme duayeni helen'ım. iyi ki döndün noah'ya ve mutlu öldün. noah mezarının başında sana kitaplar okurken ağlattın kızım.
ve cole. hiç haketmedin başına gelenleri hiç. sen erkeklere örnek bir erkeksin. sonsuz ve koşulsuz sevgin, sevdiğin kadın seni yüzlerce kez paramparça etmişken bile ona açtığın kucağın hiç kapanmaması. aslında hiçbir zaman tutkuyla aşık olamadığın ikinci eşin için bile kendinden ödün verişlerin. ve hayatında bir kez olsun kendin için bir şey yapmaya karar verip alison'a ona hala aşık olduğunu söylemeye giderken ölüm haberiyle karşılaşman, yıkıldım cole.
--- spoiler ---
dizi hayat gibi gerçek. hiçbir karaktere tam olarak öfke duyamıyorsunuz, duysanız da geçiyor çünkü gerçekte de bu böyle. insanlar değişiyor, siz de. hayat seçimlerimizden mi ibaret, yoksa başımıza gelen olayların içinde debelenip duruyor muyuz bu dizi bunu sorduruyor. her bölümde aynı olayı iki farklı tarafın gözünden izlemek, o kadar farklı ki. bir bölümde alison'ın üzerinde sarı çiçekli bir elbise varken aynı bölümü noah part'ında izlerken noah'nın gözünden elbisenin dümdüz sarı bir kumaş olduğunu görüyorsunuz. erkeklerin ve kadınların olaylara bakış açıları, hatta aynı olayı birlikte yaşarken bile ne denli farklı yorumladığımız gerçeği.
başlarken ağır ilerlemesi, sevişme sahnelerinin olağanüstü fazlalığı falan sizi sıkabilir. ama dayanın, değecek.