1.
aynı isimli kitaptan uyarlama Apple TV mini dizisi. tek sezon, ikinci sezonu yok. psikolojik gerilim diyebilirim. toplam 7 bölüm. başrollerde oynayan oyuncular da bayağı taştaşlı. dizi o kadar sürükleyici ve merak uyandırıcıydı ki bitirmeden duramadım. bütün bir film gibi. açıkçası bölümler arasına zaman koyup heyecanın dinmesini istemedim. diziyi izlerken aynı zamanda roman okuyormuş gibi de hissettiriyor. izleyin izleyin izleyin. şiddetle tavsiye ediyorum. izlemeye karar verdiyseniz dizi bölümleri altındaki yorumları okumayın, ekşide dizi başlığında gezmeyin. dikkat dikkat gizli notlar spoiler içermektedir. (gizlinot: dizide ana hikaye oluşmaya başladığından beri hep karşı tarafın da hikayesini dinlemek istedim. çünkü kitabı yazan kişi jonathan değil. yazılan kitap basbayağı kurgu aslında. jonathanın annesinin bildikleri: arka planını tam olarak bilmediği birkaç fotoğraf, birilerinin anlattığı birkaç hikaye ve belki de en önemlisi sashanın jonathanı neden italyada terk edip londraya döndüğünden ibaret. ) (gizlinot: dizi her bölüm bize insanları manipüle etmenin ne kadar kolay olduğunu gösteriyor. son bölümde yerime oturup oturup kalktım diyebilirim. cate blanchett önce tár sonra bu dizi manipülasyon ve gerilim hakkında daha ne kadar ileriye gidebilirsin bilmiyorum.) (gizlinot: neyse spoiler bile yazsam daha fazla spoiler vermek istemiyorum. sadece izleyin demek istiyorum. ayrıca sacha baron cohenin borat karakterine o kadar alışmışım ki son bölümlere doğru kara mizah mı yapıyor yoksa gerçekten bu kadar aptal mı ikilemde kaldım sjsjsjsjsjk.) puanım 10/10
edit. spoiler kısmını gizlinotlara almaya karar verdim.
18 kasım 00:27
18 kasım 00:35
61.
Yeniden başlamak istememle ne göreyim, bir ay önce yüksek çözünürlükle bölümler yeniden youtube'a konmaya başlamış. Bölümleri izlemek isteyenler dikkatli olsun, yanlışlıkla eski bölümleri açmayın. Yeni görüntü kalitesi efsane olmuş. Tanım, efsane dizi.
1.
2024 yapımı disney plus dizisi. instagramda gördüğüm tek bir reels, dizinin tamamını izlemem için yetti. başrollerden biri poldarktan aidan Turner, diğeri de al Pacino ve Antonio Banderasın belli ki tutkulu bir gecesinin sonucu gibi görünen Alex Hassell. bu adam saf ingiliz olamaz ya ispanyol kanı var bu adamda. neyse dizi ingilterenin güneybatısında 1986'da geçiyor. Konusu için tv dünyasında aristokratlar arasındaki rekabet diyebiliriz. dizide Rupert campbell-black (gizlinot: Alex Hassell) diye bir karakter var aman yarabbim böyle bir libido böyle bir karizma yok.(gizlinot: adam seksomanyak çıktı rıza baba) aidan Turner'ı bile gölgede bırakmış. bu adamı daha çok görmek istiyorum. spoiler gibi ama değil dizide bir de siyahi bir kadın karakter var sadece o karakterin daha iyi yazılmasını isterdim. onun dışında beğenmediğim pek bir şey yok dizide.
not: dizi oldukça fazla erotik sahne ve ses içermektedir. o yüzden tek başınıza tüketmeniz tavsiyedir.
12 kasım 19:58
12 kasım 21:56
28.
Sosyal medyada çok karşıma çıkıyordu, ancak ilk sezonu çok sıkılarak izledim. Mizahını sevmiştim ama. Neden bu kadar efsane olduğunu ikinci sezonda anladım, içimde aşk kıpırtısı hissettirdi resmen dört bölümü birden izledim, son iki bölümü yarına saklayacağım. Rahip sahiden çok "hot" ve kahretsin bana birini çok anımsattı...
Edit: bugün bir twit görmüştüm dizi hakkında, mesela şöyle diyor bir kısmında "Rahip, kızın o güne kadar karşısına çıkan insanlar arasında, duymanın ötesine geçip onu dinleyen ilk insan."
Gerçekten de öyle duyulmak, görülmek, anlaşılmak çok başka bir his.
Buradan sonrası biraz kişisel iç dökme. Benim anımsayışım da buradan geliyor. En son beni duyan, gören, anlayan kişiye bilmesini istediğim çünkü eğer söylemezsem kaybolup gidecek o şeyi söyledim. Bilmesi bunu hafifletecek sanmıştım, öyle olmadı. Geçmedi, azalmadı, onu görmediğim aylarda bile yanı başımdaymış gibi. O içimdeki ateş hâlâ yanıyor ve ben su bile isteyemiyorum. En son bilinmek istemem bir faciayla sonuçlandı yani. Geçer mi?
10 kasım 04:29
10 kasım 05:13
13.
Halit için izledik, hem birinci hem ikinci sezonu. İkinci sezon, üçüncü sezona göz kırparak bitti. Bu sezonu biraz fazla karışık buldum, ilk sezon daha iyiydi, daha olaylıydı.
Bu sezonda sırf halit ne olacak, suçlu kim, esra'nın annesi kim diye sora sora son bölüme kadar getirdiler.
Selahattin paşalı'yı hem çok seviyorum hem hiç sevmiyorum, böyle sakin sakin insanı kıtır kıtır kesecek bir seri katil hissiyatı alıyorum, yükseleni başaksa filan.
Hazal kaya'ya hislerim daha kötü hiç anlatmayayım, başka biri oynasa bu dizi daha çok yükselirdi sanki. Neyse üçüncü sezon gelir umarım.
88.
16, 18 ve 22 yaşımda tekrar tekrar izlediğim, her izlediğimde karakterlere ve olaylara bakış açımı değiştirmiş ikonik Hbo dizisi. ilk izlediğim senelerde favori karakterim Carrie'ydi. Tutkusu olan bir konu üzerine köşe yazarlığı yapması, köşe yazılarından oluşan bir kitap yayınlayıp yazar olması, Paris'e yerleştiğinde kitapçıda tanıştığı hayranlarıyla okuyucu buluşması planlaması... lisede yazar olmak isteyen genç halim için rüya gibi bir yaşantıydı ve o yaşlarımda benim için tam anlamıyla bir idoldü. açıkçası ne yalan söyleyeyim, gel-gitli halleri, çocuksu tavırları, hayata ve çevresindekilere karşı aşırı bencil tutumundan dolayı da yakın hissetmiş olabilirim. her ergen aşağı yukarı Carrie gibidir ama carrie karakteri dizi başlarken 32 yaşındaydı. duygusal olgunluğa çoktan erişmiş olması gereken bir yetişkinin böylesine ilgi budalası olmaması gerektiği düşüncesinin diziyi iki yıl aradan sonra tekrar izlerken ayırdına vardım.
İlk kez izlediğimde buraya neden konmuş diye anlam veremediğim Charlotte karakterini (gizlinot: geleneksel, muhafazakar klasik türk kadını gibi) diziye neden dahil ettiklerini de sonradan anlamıştım. Özellikle Trey'le olan kabus gibi birliktelikleri günümüzde bile Türk kadınlarının azımsanmayacak kısmının gündelik yaşantısını oluşturuyor ve kadınları başrole alan bir dizinin böyle bir karaktere ihtiyacı varmış cidden.
Miranda karakteri Charlotte karakterinin bana göre tam tersi ve ikisinin birbirleriyle olan ilişkisi dizide izlemeyi en çok sevdiğim ilişki. Uyarı: Gizlinot spoiler içerir. (gizlinot: charlotte'un çok çok istemesine rağmen çocuğunun olmaması, miranda'nın hamile olduğunu öğrendikten sonra ona yaklaşımı <3) (gizlinot: gözyaşlarıyla izlemiştim (':) Miranda emotional unavailable bir kişiliğe sahip ve dizideki uzun ilişkisinde partneri de bir o kadar açık iletişimde iyi olan biriydi. ayrıldıklarında Miranda'nın onu gördüğü yerde yolunu değiştirip kaçması, partnerinin fark edip ona yetişip onunla konuşup kaçmasının anlamsız olduğunu söylemesi falan, ''böyle erkekler de varmış'' dedirtmişti (gizlinot: swh)
Samantha ise çoğu insanın düşündüğü gibi benim için de dizinin gizli başrolü. ''güçlü kadın'' imajı halkın çoğunluğu için ekonomik bağımsızlığını kazanmış kadın olarak lanse edilir ve bu doğru. ama samantha'nın bana öğrettiği başka bir önemli şey kendi duygularının bağımsızlığını kazanmak. ''I love you, but I love me more'' diyebilmek. her girdiğim ikili ilişkide ''seni seviyorum ama kendimi daha çok seviyorum'' çizgisinde olduğumda üçüncü kişilerden ziyade, kendi zihnimle oluşturup kalbimde açabileceğim yaraları minimumda tutmuş oluyorum. samantha karakteri de 6 sezon boyunca bu iş nasıl yapılır, onlarca farklı senaryo içinde öğretiyor, zihnimize ilmek ilmek işliyor<3
son defa izlemem de geçen sene bu aylarda sad (gizlinot: seasonal affective disorder-mevsimsel duygudurum bozukluğu) kaynaklı yoğun anksiyete atakları geçirirken ağlamamı durdurup birkaç dakika nefes aldırır umuduyla blutv akışında görüp açmamdan kaynaklı oldu. o dönemki derin depresyon ve anksiyeteme o kadar iyi geldi ki, beni o sarmalın içinden kurtarıp gündelik hayatıma tekrar dönmemi sağladığı için minnettarım bu diziye, yapımcılara, senariste, oyunculara... benim durumumda olup buraları okuyan varsa(gizlinot: mevsimsel depresyonda ne bulsam okuyordum ben(:) yardımcı olur diye yazmak istedim. her genç kadın aralıklarla izleyip kendi hayatıyla çıkarımlar yapmalı, karakterlerin yaptığı hataları fark edip kendi hayatı ve hatalarını göz ardı etmeyip özeleştirisini verebilmeli. şayet dizide en tutulan karakter bile (gizlinot: samantha ) sevgilisini aldatmıştı.
edit:imla
31 ekim 15:42
19 kasım 02:09
1.
Netflix'in 2024 Eylül ayında yayınladığı 6 bölümlük mini dizi. Nicole Kidman ve Liev Schreiber çok zengin bir ailenin anne-babasını canlandırıyor. Oğullarının düğünü için bir araya geliyorlar ama bir cinayet oluyor ve işler karışıyor. Aile sırları, cinayet, entrika sevdalıları sevebilir. Big Little Lies'a çok fazla benzeyen yönü var ama onun bir tık kalitesizini çekmeyi hedeflemişler gibi sanki. İlk üç bölüm oldukça iyiydi ama sonra gittikçe düşüşe geçiyor. Biraz da komedi eklemek istemiş ama karakterlerin ve olayların o ana kadar geldiği yerden sonra uyumsuzluk yaratıyor. Kitaptan uyarlama olduğunu biliyorum acaba kitapta da mı böyle hikayenin tonu yoksa senaryoya çok müdahale mi edilmiş anlayamadım. Boş bir haftasonunda çıtır çerezlik izlenir.
2.
başlığını görünce çok sevindiğim dizi. bu neymiş diye açıp bir çırpıda bitirdim. amazon dizisinde kendisi. 60'larda medeniyetin beşiği sandığımız fransa'da karma eğitime geçiş sürecini anlatır. maalesef devam sezonları olmaması üzücüdür.
1.
amazon prime dizisi. diğer ismiyle Voltaire lisesi. 1963 yılında fransanın lise düzeyinde karma eğitime geçiş zamanlarını anlatıyor. dizinin geçtiği lycee voltaire de karma eğitim için seçilen liselerden biri. dizi 2021 yılında yayınlanmış. ben de prime'da bir şeyler izlemek için gezerken tesadüfen gördüm. aşk 101, skam, maxton hall havası veren ama aynı anda yaklaşık 60 yıl önce -çok uzak bir tarih değil, en azından yy öncesi değil- kadınların kendilerine yer edinebilmek, eşit olabilmek ve özgürce(!) yaşayabilmek için ne gibi zorluklarla mücadele etmek zorunda kaldıklarını hissettiren bir dizi. 2.sezonu yok neden bilmiyorum keşke devam etseymiş. puanım 7.8/10
4 ekim 19:40
4 ekim 19:47
1.
netflix'in yeni suç dizisi. aslında monsters adlı dizinin ikinci sezonu da denebilir. ilk sezonda dahmer konu edilmişti. neyse bundan sonrası spoiler olabilir dikkat dikkat.
spoiler----
daha önceden de menendez kardeşlerden haberdar olmuş ve youtubeda mahkeme kayıtlarını izlemiş biri olarak istismar konusu gerçek bence kesinlikle avukat kadının uydurması falan değil. çünkü dünyanın en iyi oyuncusu bile bu olayları anlatırken o kadar samimi ve içten ağlayamaz. onun dışında ilk defa bir Netflix dizisinde cinayet sahnelerinin bu kadar yakın planda çekildiğine şahit olarak biraz şaşırdığı söylemem lazım ve son olarak o 5.bölüm nasıl bir bölümdü muhteşem bir bölümdü sadece 5.bölüm için bile dizi izlenir.
----
söyleyeceklerim bu kadardı teşekkürler