8.
Sevgili (yazar: femme ) ukte verdiğinden beri düşünüyorum bu konuda yazmak için, keza bence genellemelere kurban edilemeyecek kadar hassas bir konu yani en azından benim için, eşcinsel bir birey olarak.
Zorlukları konuşmadan önce bazı şeyleri netleştirmek istiyorum; gayler tek tip insanlar değiller, özellikle türkiye bazında konuşacak olursam out olarak tanıdıklarınızın bir 3-5 katı kadar gizli gay var bu ülkede ve "gayler şöyle insanlardır" denemeyecek kadar fazla insan yapıyor bu da. Her kesimden, türlü insan var siz bilmeseniz de; out olarak tanıdığınız insanlar bazı ortak özellikler gösteriyordur mutlaka keza bir insanın bu ülkede kendini gay olarak kabul etmesi dahası bunu çevresine karşı açık yaşaması biraz da belli bir sosyal statüye bağlı malesef. Gay denildiği zamanda her zaman kafanızda mutlaka belli bir statüdeki insanlar geliyor değil mi? Oysa manavınız gelmiyor ya da asansördeki dayılara yakıştıramıyorsunuz, kelli felli adamlar ne de olsa. Kerimcan ve tayfası gibi zırıllar da var mesela bir yanda, bir yanda da kendi halinde yaşayan senin benim arkadaşım olanlar da; kendini gerçekte kimseye anlatmamış, bir ömrü yalanlarla geçirmiş ya da geçirmeyi seçmiş olanlar da var; var oğlu var yani.
Dünyanın hiçbir yerinde gay olmak kolay değil, yani insan olmak zaten başlı başına zorlu bir olay değil mi? Valla ben bilseydim böyle saçma bir yer dünya, varsa şansım gelmemeyi seçerdim. Neyse, zaten dünya yeterince saçmayken eşcinsel bir eksiyle başlıyor hayatına. Heteroseksüel düzende yaşanan ergenlikle beraber yaşanan kimlik bunalımı, kendini kabul etme ve dahası bunu çevresine açıklama stresi var bir kere; hangi heteroseksüel birey kızlardan/erkeklerden hoşlandığını birilerine lanse etmek durumunda kalmış dahası hoş görülmeme ihtimali üzerinde kafa yormuştur? Hiçbiri. Bu kendini kabullenme kısmı tüm dünyada eşit derecede zor ancak canım ülkemde biraz daha zor keza zaten birçok eşcinsel birey bu noktadan ileriye gidemiyor malesef toplumsal baskıdan ötürü. Kendini kabul edememiş, o noktada sıkışıp kalmış; kendine yabancı insanlar var. Sayısı da az değil, kendi geçmişimden pay biçecek olursam benim görüştüklerim arasında gerçek anlamda kendini kabullenmiş 1 tane insan var ki ona da saygım sonsuz. ha evli ve çocuklu kanadalı gay arkadaşım da var. (gizlinot: 40lı yaşlarda )
17 yaşında yakın arkadaşlarına, 19 yaşında ailesine out oldum; ha bundan öncesinde de kimseye gül bahçesi vadetmedim yani hiç saklayayım gibi bir derdim olmadı, anlaşılır diye bir korkum da olmadı. ben hep bendim, kimseden sakınmadım kendimi sadece herkesle en yakınlarım dahil out olana dek aramda ince bir duvar vardı; mesela onlar o zamanki en yakın erkek arkadaşımın aslında sevgilim olduğunu bilirdi içten içe, küstüğümüzde (aslında ayrılmıştık) neden bu kadar üzüldüğümü de anlamışlardı tabii ama hiç kimse bana ne aşk hayatım hakkında ne de cinsellik hakkında özel bir soru sormazdı kaldı ki ben onların her şeylerini bilirdim. out olma süreciden sonra benim için bu duvar yıkıldı, kendimi çok daha iyi ifade ettim, her şekilde rahatladım yani. ancak benim durumum herkes için gerçek olamayacak kadar iyimser bir senaryo; bu açıdan şanslıyım keza hep doğru insanlar çıkarmış karşıma hayat, eskiden homofobik olup ben out olduktan sonra aradan geçen 4 yılda benden daha ateşli bir lgbt hakları aktivisti haline gelmiş arkadaşım var. her zaman diyorum kendimi gerçek anlamda anlatamadan göçüp gitseydim, en başta kendime sonra başkalarına bir yalanı yaşatsaydım ben bu hayatı boşa yaşanmış sayardım. ancak türkiye'de bunu yapmamayı bilerek tercih eden o kadar insan var ki gerek sosyal statülerinde dezavantajlı konuma düşmemek için gerek kendini kabullendirememe korkusu ya da bir başka şey ancak bütün her şeyin temelinde toplumsal baskı var ve ne yazık ki herkes bu baskı karşısında çok sağlam duramıyor. baskı bana da var yani ben bana gözünü dikene gözümü dikmeyi ya da görmemeyi seçiyorum en kötü ihtimalle ancak o bakışları üstünde hissetmek istemeyen adam dolabında kalmayı tercih ediyor doğal olarak, kendi kulaklarımla duymasam çok gülerdm ama ''ibne'' demesinler diye aslında olabilecekken ve kısmen zaten out iken gizli kalmayı seçen adam var. gizli gaylerle bir sorunum olduğu anlaşılmasın buradan, eski sevgililerimin hepsi gizliydi diyelim. ha ben de bir bakımda gizlyim keza ailem bu durumu şimdilik çekirdek aile içerisinde tutmak istiyor, ben de kararlarına saygı duyuyorum, hoş zaten çıkıp da konu komşuya ''meraba ben ibneyim'' diyecek halim de yok ya.
aile konusuna inceden girmişken, ki gayet önemli bir alt başlık türkiye'de gay olmak konusunda. zaten çoğu gayin de gizli kalmayı, heteroseksüelmiş gibi yapmayı tercih etmesinin sebebi bu muasır medeniyet seviyesindeki, efsane ahlaklı toplumumuzu oluşturan çekirdek yapı dediğimiz aile. (gizlinot: ilkokul hayat bilgisi dersi ) türkiye'de çocuklar bir bireyden çok ailenin bir temsil eden biri olarak (gizlinot: sanki miss turkey shdgfghd ) görüldüğü için yani ne kadar iyi bir işe sahip olduğunuzdan, evlendiğiniz insanın kaşına gözüne, arabanızdan, saç modelinize dek yoğun bir incelemeye tutulduğunuzdan sülalenin geri kalanı ve eş, doşt, konu komşu tarafından ve ailelerimizin büyük çoğunluğunun hayat mottosu ''elalem ne der?'' olduğundan dolayı aile konusu aşılması en zor engellerden biri. yine bu konuda da şanslıyım ailem bu konuyu henüz tamamen kabullenemese de yine de herhangi bir baskı altında değilim, bir zorlama-tehdit durumu yok; dahası bana yaklaşımlarında da bir değişiklik yok ancak bu şansa sahip olmayan o kadar insan var ki out olacaksa dahi evden kovulmayacağı, beş parasız sokaklarda kalmayacağı zamanı yani kendi kendini geçindirecek parayı kazanıyor durumda olmayı bekleyen ya da hepimiz okuyoruz, duyuyoruz ailesi tarafından öldürülen.
tüm bunların dışında romantik ilişkiler de sıkıntılı mesela, ki zaten türkiye'de öyle romantik bir ilişkinin yaşanması öyle çok kolay olmuyor en başta aşk arayan adamı kim kaybetmiş siz bulasınız? şans size güldü de buldunuz bu sefer de mutlaka ilişkide sorunlar yaşanıyor hele sevgiliniz gizli bir gayse. mesela 1 yıl ilişki yaşadığım eski sevgilimle toplum içerisinde, ortak bir alanda vakit geçirdiğim zaman o kadar azdı ki bir elin parmaklarını zorlasak belki ancak sayarız. 365 günden 10 gün bile sosyalleşmemişiz öyle yemek yemeli, kahve içmeli her normal çiftin yaptığı gibi, düşünsenize mesela 14 şubat akşamı iki adam baş başa romantik bir yemek yiyor; hayal edebildiniz mi? ben de edemedim, zaten yedirmezler o adamlara o yemeği bu ülkede. bunları acıtasyon için anlatmıyorum, aslında çoğunuz için üzerine konuşulacak bile bir şey olmayan çok basit şeylerden bazı insanların nasıl mahrum kaldığını görmeniz için anlatıyorum. ya da arkadaş konusu çok travmatik mesela, eğer sevgiliniz gizli bir gayse hep siz ''bir arkadaşsınızdır'' hele aranızda bir de yaş farkı varsa annesinin kuzeninin oğlu falan olabilirsiniz ancak; aslında kırılmamanız gereken şeyler bazen çok kırıcı olabiliyor velhasılkelam. ha diyeceksiniz birlikte olma o zaman arkadaşım; vallahi her şey öyle siyah-beyaz değil benim için takdir edersiniz ki..
Ben sadece bildiğim, duyduğum kadarını; normal bir insanın sosyal çevresinde bilebileceği kadarını biliyorum sadece. Daha neler vardır herkes yaşadıklarını anlatsa. Asıl o zaman açılır pandoranın kutusu. Bir yanlışım olduysa affola, sadece ilk ağızdan birkaç bir şey okuyun istedim, biraz da uzun oldu sanırım gerçi bana bıraksalar daha konuşurum da neyse böyle olsun.
Ha son olarak, türkiye'de gay olmak biraz da herkesin sizden çok sizin hakkınızda fikir sahibi olup, fikrini beyan etmesi demek; ben entryyi doldurana dek ukten çoktan dolmuş olsa da sevgili (yazar: femme ) birkaç kelam etmeden geçmeyeyim dedim güzel hatrına...