2.
Sınırlı ürün olması o kadar büyük dert değil aslında.
Sorun kıvırcık saça nasıl davranacağını asla bilmeyen milyon tane kuaförün olması.
Doğal bir bonussimo olarak şimdiye kadar yaşadığım kuaför tecrübelerimi hatırlayalım;
* "eheheheh yamuk kesem de anlaşılmaz oh en sevdiğim"
* "düzleştirici de satıyorum alsana. Geçti permanın modası" ( bacım bu doğal saçım)
* sana kahkül atayım bak çok yakışçak, çek bi elini.
* kesim öncesi saçı beyin lobuma kadar kurutup o kuprkuru, kabarmış rezil saçı koca koca taraklarla dipten başlayarak taramaya çalışan.
* kesim sonrası fön, maşa istemediğim için nemli nemli bırakıp kasaya geçen.
* kesim sonrası kanıma kadar kurutup öylece bırakıp bir de spreye boğan.
* jöleyle (bak köpük de değil) memoli saçı yapmaya kalkan.
* düğün dernek için "değişik bişi olsun" dediğimde iri iri ve aşırı özensiz maşa yapıp 100 lira isteyen.
* kesim esnasında saçın kuruduktan sonra da çekip kısalacağını bin kere söylememe rağmen inatla ensede kesmeye çalışan.
* yıkanmış saçımı görünce "sen kıvırcık değilsin ki hafif dalgalı bu" diyen ama saçımın ıslak olduğunu idrak edemeyen.
* fön çektireyim dediğimde 3 fön parası alıp bir de oflaya poflaya, yarım yamalak rezil iş çıkaran ama aslında 2 kere adam gibi geçse zaten işe yarayacak saçımın olması.
* inatla sezen aksu tipi kulak memesi hizasında kesmeye ikna çabasında olan.
Ki bunların hiçbiri de öyle kenar mahallede, ayşe ablanın kızı fatmanın açtığı yerler değil. Şehrin, bölgenin en iyileri, en nam salmışları.
Uzun zamandır kestiremiyorum saçımı. İnanılmaz geriliyorum çünkü. O koltuğa oturunca beni asla duymuyolar ya, çıldırıyorum gene paramla rezil olcam diye. Çok kez kalkıp gittim koltuktan sinir harbiyle.
Biri artık bu mesleğin icracılarına kuaförlüğün ombreden, maşadan, kaş dövmekten ibaret olmadığını anlatsın. Bende sabır da derman da kalmadı çünkü.