yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (15)
    • medya (0)

    1. sevgili (gbkz: femme) bu ukteyi vererek doldurmam için bana önermiş.

    hani neresinden baksak "içler acısı" der geçerdim, mamafih bunun üzerine düşündükçe oldukça dallanıp budaklanmaya müsait bir konu olduğunu da görüyorum. mümkün mertebe özet anlatacağım:

    dünya ikiye ayrılıyor nazarımda, batı ve doğu, ama et tırnaktan ne kadar ayrılırsa, bu ikisi de birbirinden aslında o kadar ayrı olup, aynı anda da aynı şey değiller. türkiye ise doğu ve batı arasında bir köprü. bizim kültürümüz bir arabistan ya da hindistan gibi olmayıp; norveç, ingiltere, hatta çok daha uzak düşen abd'yle de alakasız. buna mukabil kategorik olarak doğuya dönük insanlarız biz gözümde daha ziyade. buradaki kültür de bu durumu yansıtmakta olup, aşk ilişkileri ya da aşk anlayışı hiçbir zaman kültürden münezzeh olamaz.

    oysa çalışan, kazanan, (gbkz: sex and the city)'yi aratmayan bir yaşam tarzına sahip en modern kadını bile kendine esir düşürmeyi başaran bir illet var bizim başımızda, aslında bütün gezegenimizin başında ama en çok buralarda:

    kadının, varlığını ve öz değerini, hayattaki başarı duygusunu, hatta ne yaparsa yapsın hayatta ne kadar başarılı olup olmadığını karşı cinse, yani bu durumda erkeğe endeksleyen bir anlayış... doğuya has patriyarkal bir kültür ve günlük yaşamı bu yönde şekillendiren saplantılarsa, bu duruma ancak tuz biber ekiyor. yoksa hiç şüphemiz olmasın ki bu ölümcül hatayı dünyanın her yerindeki hemcinslerimiz öyle veya böyle, ama değişen ölçülerde yapıyor.

    bu hatanın ölçüsü ne kadar büyükse, kadın özgüven ve özsevgi duygusunu o kadar çok (dışa endeksleyerek) kaybediyor, ve üstelik saçma sapan bir biçimde diğer kadınlara da o ölçüde rakip ve düşman oluyor. bu da en nihayetinde (gbkz: güçler dengesi)ni kadın adına bozarken, erkeğin ve erkeğe göre "olması gerekenlerin" güç kazanmasına neden oluyor.

    "adam gibi adam kalmadı şekerim", kaçınız bunu duydu ya da düşündü kendi kendine...

    kadının kendi (içsel) gücünün farkında olmadığı bir sistemde, erkekler çünkü ancak (gbkz: 5 yaşında çocuk gibi ) hareket etmeye, (ve burada inanın sevimlilik halinden bahsetmiyorum), o algı seviyesinden öteye geçememeye mahkumdurlar.

    bu durum sonucunda ise iğnenin ucu yine bize dokunuyor ve istediğimiz ilişkiyi ya da aşkı yaşayamıyoruz. yahut bir şeyleri elde etsek de tatmin olmuyoruz, bize mutluluk vermiyor. çünkü erkeğin kadına had safhada (gbkz: değer) vermesi gereken yerde, kadın mağduriyet yaşıyor. ve hatta yukarıda izah ettiğim nedenle, mağduriyet yaşadığının bile farkında olmuyor...

    kendi hayatının iplerini eline alan ve iç dünyasının sükunetini artık bir erkeğin fırtınalara boğmasına müsaade etmeyen, kısacası bu lanetli kısırdöngüyü kıran hemcinslerimse, alışıldık/güvenli/ve rahat olan sisteme attıkları gol yüzünden, hem kadınların hem de erkeklerin, ama aşk mevzu bahis olduğunda en çok erkeklerin muhalefetiyle karşılaşıyor:

    "sana evlenme teklif ettim! her şeyimi yoluna serdim kadın, nasıl benim dediğimi yapmazsın?!"

    işte efendim, öfke nöbetleri eşliğinde yukarıdaki tutum, benim (gbkz: ortalama) türk erkeğiyle yaşadığım şeyin alt metnidir.

    evlenme teklif etti --- zil takıp oynamalıyım. daha başka ne isterim?

    her şeyini yoluma serdi --- benim değil onun kariyeri geçerli ve öncelikli olacağı, benden çok kazanmayacağı müddetçe.

    her şeyin en doğrusunu o biliyor --- nasıl olur da benim farklı bir fikrim var ve her şeye "peki aşkım" demeyip kendi (gbkz: kişisel alanıma) sahip çıkıyorum.

    ve en mühimi nasıl olur da, yukarıdaki her şeye rağmen ben onu sevebiliyorum... kesin sevmiyorumdur! çünkü onun kitabında sevgi bu değil... adam karşısında kendi iç gücüne sahip çıkabilen bir dişi görmeye alışık değil... mıknatısın demir tozunu çektiği gibi çekilirken, benim "hayır" sözcüğüyle şekillenen her bir kişisel alanımı ve özgün şahsiyetimi koruma çabam, onun tarafından (gbkz: erkekliğine bir tehdit) olarak algılanıyor. bu da güzel sonuçlar asla doğurmuyor.

    patriyarki ve patriyarkal anlayıştan kastım benim de, tam olarak budur işte. biz yarattık onları ve bunu, fazla hoşgörülü davranarak ve (gbkz: kendimizden vazgeçerek). erkek için ekstra hiçbir şey yapılması gerekmezken ve halen gerekmiyorken, çünkü herkes kendi kişisel gelişiminden sorumlu, bizim yapmaktan (gbkz: vazgeçmemiz) gereken çok şey vardır bu sistemi değiştirmek için.

    özü budur.

    aşk demiştik. aşk canlarım, kadın erkek bütün insanların önce en iyi şekilde insan, ve bunun ardından da kendi cinsiyetlerinin en yüksek hasletlerini tezahür ettirmeye vakıf olmasıyla yaşanabilen bir şeydir ancak. gerisi yalan. oyalantı. basit ve geçici bir oyun. hani kalbinde en çok arzu ettiğin şey değil...

    8 haziran 2017 22:38 8 haziran 2017 22:43

    2. benimle evlenmek istiyor mu? evet mi? tamam o zaman aşık oldum hemen evlenelim anlayışıdır. o da anlayışsa artık.

    9 haziran 2017 17:10

    3. başlamadan çok güzel, başlayınca yavaş yavaş anlamı kaybolan, zamanla yerine başka şeyler koymayı gerektiren bir hale dönüşen bir anlayış. bir de ilişkinin dinamiği gereği, çok hızlı tükenirse bir şeyler bir süre sonra başta aşık oldum dediğiniz adamın yerinde yeller esebiliyor.

    Özellikle türkiye'de olayları farklı kılan biraz da tarafların bakış açısı. bizde önce yaşanan her şeyin bir kaymağını alma, alabildiğince hızlı tüketme ve daha sonra da bu yaşadığım çok başka, bambaşka o zaman bunun adı aşk işte diyerek illa bir isim koyma süreci başlıyor. adına aşk dedik mi dedik. süperiz, harikayız bizden mutlusu yok. hadi bunu dağlara, taşlara, o da yetmez kanalizasyon kapaklarına bile yazarak aşkını haykırmak gibi türlü davranışlarla yedi düvele duyuralım. aşık işte ne yapsın yerinde duramıyor (gizlinot: swh) işin tabii bir de sosyal paylaşım siteleri ayağı var aman diyeyim onu atlamayalım. burada kadınlar çoğu zaman daha iyi iş çıkarıyorlar yalnız, erkeklerse işin cadde ve sokaklar kısmında ya da paylaşımları geriden takip etme kısmında daha iyi :) iki günde poz poz fotoğraflar, kalpler, sensiz ben hiçmişim temalı şarkılar, ben seninim sen de benim gibisinden sanki birbirleri üzerinde egemenlik kurduğuna ve bunu belli etme zorunluluğu varmışcasına çeşitli alıntılarla profilleri süslemeler. bunları da dibine kadar yaşadık mı oh bu da bitti.

    Yalnız iki günde birbirinden elektrik alıp, çok hoşlanan ve bunun adına aşk diyenler bir de bakmışsın iki gün sonra aşkımız bitti temalı sözler ve paylaşımlarla, hatta yer yer birbirlerine göndermelerde bulunarak aşkın bittiğine yönelik açıklamalarda bulunur. hadi o fotoğraflar kaldırılır, hiçbir yerden ulaşamasın diye engellemeler başlar ve en önemlisi ah eden şarkılar, yürek yakan paylaşımlarla bir aşk daha böylece bitip gider. ayrılık sebebi olarak da aşkımız engelleri aşamadı o tanıdığım adam/kadın hayatımın kadını ya da erkeği değilmiş gibi nedenler gelir genelde. Jet hızıyla aşk, jet hızıyla ayrılıkları da beraberinde getiriyor tabii.

    türkiye'de aşk; çoğu zaman ya başlamadan biter, ya da iki gün gibi kısa süreli gündelik ilişkilerin genel adıdır. özellikle yaşam hızı artıkça, aşkı yaşama ve aşktan ne anladığımızı da, buna bağlı olarak bu sahiden aşk mı acaba deyip düşünmediğimiz gibi, adına da mutlaka aşk demek gibi durumları beraberinde getirir oldu. sorsan herkes ya aşık ya da aşka tövbeli. belki de O yüzden iki kişinin birbiriyle saatlerce bakıştığı, konusu bile olmayan en dandik aşk dizileri bile en çok reyting alan işler arasında bizde. nedenine gelince de biz en çok o görüntüyü, aşkı bir kıyafet gibi üzerimize yakıştırmayı seviyoruz çünkü. Amaç görüntüde aşksa onu pek çok zaman, çok iyi başardığımız da tartışmasız bir gerçek.

    9 haziran 2017 19:08 9 haziran 2017 19:58


    4. İnstagram bio'suna tektaş emojisiyle birlikte baş harfleri yazmaktan ibaret değildir diye umduğum.

    9 haziran 2017 20:05

    5. Tüm fedakarlığın kadından beklenmesi.

    Bir yere gidilecekse kadın peşine düşmeli. Hayat değişecekse kadın değiştirmeli. Biri bir şeyden vazgeçecekse kadın geçmeli. Sevilecekse kadın sevmeli. Susulacaksa kadın susmalı. Kalınacaksa kadın kalmalı. Mutlu edilecekse kadın etmeli. Haber verilecekse kadın vermeli. İzin alınacaksa kadın almalı. Sorun varsa kadın çözmeli. Değişmesi gereken biri varsa kadın değişmeli. Hesap varsa kadın vermeli. Affedilecekse kadın etmeli.

    Niye paşam göbek kordonun kraliyet ailesine mi bağlıydı ?

    22 ekim 2017 14:19 22 ekim 2017 14:21

    6. Evcil hayvan sahiplenmek gibidir. O bile biraz şefkatli kalabilir nihayetinde kedin yüzüne bile bakmadığı zaman hayvana bir şey yapamıyorsun. Eşya diyelim ya da. "O benim!" Mal çünkü. Özel alanı olamaz, 15 yıllık evlilikte olsa 6 aylık flört de olsa bilmem kaç yıllık sevgilin de olsa biraz yalnız kalma ihtiyacı fırtına kopmasına yetendir bundan sebep aldatılmalar bile olabilir ama bu da sineye çekilir.

    Mahremi olamaz; telefonu bilgisayarı karıştırılabilir, mailler de kontrol edilmelidir "çünkü ya bir şey varsa"

    İlişki biraz oturunca dosta arkadaşa kardeşe bile müdahale etme haddi görülür. Kardeşler meselesi bilhassa evlilikte olur.

    Erkekleri bu konuda tebrik ederim, arkadaşlık ilişkilerini dengede tutabiliyorlar ama onu da son zamanlarda yapamadıklarını düşünüyorum.

    Mesela kız kıza bir kahve içmeye gitmek bile mesele olabiliyor ya da akşam çıkmak? Niye etrafa güvenmem kafası. Haklısın, annem ve babamdan daha çok düşünebilirsin beni değil mi?

    Kısacası kişilik hakkının yok sayılmasıdır türkiyedeki aşk anlayışı. Karşındakinin birey olduğunu yok saymaktır. Her şeyine karışmaktır. Ve bu hastalıklı gidişattan ölesiye zevk almak, sonunda da yorulmaktır.

    22 ekim 2017 15:42

    7. günümüzdeki denilen daha doğru olur.

    kadınlar da erkekler de cinselliği keşfetti ve bunu özel bir şey değil, günlük bir olay olarak yaşamaya başladı.

    artık bedenler birbirini buluyor, kalpler ama kapalı kapılar ardında.

    biz rahatlık kelimesinin sözlük anlamını cinsellik olarak değiştirdiğimiz sürece, ne kadınlar gerçek aşkı bulabiliyor ne erkekler gerçek aşkı bulabiliyor.

    kadın bir adamdan hoşlanıyor, sevişse basit diyecek sevişmese telefon rehberinden istediği kadını arayacak, birinden biri gel diyecek.

    adam kadından hoşlanıyor, sevişse kadın acaba ne diyecek sevişmese kadın onun için ''gay mi? acaba beni çekici bulmuyo mu?'' diyecek.

    kısaca ilişkiler artık yatak odasından geçiyor.

    aşk arayan adamlar, kadınlar ne yapacaklarını şaşırmış vaziyetteler.

    biz normal konuşmayı unuttuk. ilişki olması için aşk olması için heyecan lazım öncelikle, bu heyecanı ilk günden aradaki tutkulu çekimle kaybederseniz ne aşk oluyor ortada ne de başka bir şey.

    iki tarafında birbirini merak etmesi lazım, yok şifreni vereceksin bana diyen kadın da adam da karşısındakine güvenmiyordur. benim ilişkilerimde kimse kimseden şifresini alamadı bu zamana kadar, he isterse eğer ''canım al telefonumu bak'' derim, bakar, kalkar giderim masadan, bir daha da beni zor görür.

    Kıskanılmakla güvenmemekten kaynaklanan söylemleri ayırmayı iki tarafın da öğrenmesi lazım.

    kıskanan adam da kadın da ''ya şu seni ne halt yemeye likelıyo'' denildiğinde gevelemeden çat diye cevap veriyorsa eyvallah, geveliyorsa zaten sen şifresini alsan ne yazar almasan ne yazar, başka hesap açması 3 dakika.

    22 ekim 2017 16:01 8 şubat 2018 12:54


    8. Sevgiliden daha çok yapisik ikiz olarak yasamak 

    Yani bir yere giderken neden haber verirsin ki?neden sanki başka arkadasin yokmus gibi hep onunla takilirsin?neden konustugu insandan,paylastigi resme kadar her şeye karisirsin?

    Sanki bunlari yapmak zorunluymuscasina herkes ayni.Arkadaslarinizla nasilsaniz sevgilinizle de öyle Olun.Kimse kimsenin özel hayatına bu kadar dahil olmamali.

    22 ekim 2017 18:11 22 ekim 2017 21:55

    9. aklıma ilber ortayli'nin türklerde evlilik anlayışı temalı konuşmasını getiren başlık. tam olarak söylediği şey "bizim toplumumuzda insanlar neyi paylaşacaklarını ve neyi ayıracaklarını bilmezler. 40 saat kimse oturamaz birlikte. bizim kadınlarımız ve erkeklerimiz hayatı paylaşmayı bilmiyorlar. özel hayat yok."

    türkiye'deki aşk anlayışı karşı tarafın özel hayatını, kişisel alanını yok saymak. erkeğin kadını kıskanıp darlaması kadının da bunu sevgi sanması ya da tam tersi. ördek ailesi gibi gezmek. kadından her fedakarlığın beklenmesi. evlenirken eşinizin bir de ailesiyle evlenmek.

    22 ekim 2017 18:35 22 ekim 2017 18:35

    10. temelinde sevmek değil sahiplenmek yatar. "karşımdaki mutlu olsun" yoktur, "benim olsun" vardır. o güzel gülüşüyle kadının her yerde ışıldaması varken, " 'karım' sokakta kahkaha atmasın" vardır. kadının başarılı olması, ayakları üzerinde sağlamca durması, kendine yetmesi, ağzından çıkan kelimelerle ve fikirleriyle hayranlık uyandıran biri olması dururken, "okumasın, öğrenmesin, kırsın dizini bana hizmet etsin" deyip, gül gibi kadınları "alıp" kendilerine köle edip, onları fiziksel olarak her şekilde sonuna kadar kullanıp, o kadını tüketip onu eve hapsedip başta saydığım özelliklere sahip kadınlara koşan erkekler vardır. kadın da yoktur bu anlayışın içinde, "karı" vardır, "etekli şeytan" vardır.

    22 ekim 2017 23:11 20 ağustos 2018 22:24

    ilginizi çekebilecek benzer başlıklar