3.
seçimleri konusunda yargılama ya da eleştirme hakkımızın olmadığı kişi. (iğneleme yok)
ama seçimlerine neden olan toplumsal beğeninin kaynağını yani güzellik sektörünü eleştirebiliriz.
öncelikle mutluluğa ulaşma yolunda yaptığımız bütün seçimler ve onların sonuçları bizi ilgilendirir. valeria'nın bu görünüşe sahip olma arzusu da bu açıdan sadece onun sorunudur.
ancak eleştirilen nokta valeria ve onun seçimleri değil, güzellik sektörünün bu seçimlerdeki etkisidir. valeria'nın hayatta daha mutlu olmak adına yaptığı seçimlerin kıvılcımlanma noktasında toplumsal güzellik anlayışının bir etkisi olmadığını iddia etmek, en ince tabirle naiflik olacaktır.
Zira bu noktada tuhaf bir kısır döngü içindeyiz. "(gbkz: kendini şımartmak)" gibi tabirlerle empoze edilen güzellik anlayışına kıstırılmak, bu sebeple güzelliğe ulaşmak için acı çekmek, bu acının sonunda bu yüzeysel güzellik anlayışının biçimlendirdiği toplum tarafından kabul görmek ve bu onaylanma sonrası maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde de bahsettiği kabul görme gereksinimimizin doyurulması ile mutlu hissetmemiz, hep birbirinine bağlı zincirleme tepkilerdir. valeria'nın kendisini mutlu hissetmesinin temelleri, ihtiyaçlar hiyerarşisindeki ilkel bir basamağın doyurulmasından kaynaklanır. ama en üst basamağa ulaşarak kendisini gerçekleştirmiş insanın bu tür kabul görme ya da kendini kanıtlama gibi çabaları yoktur, bundan mutluluk duymaz. mutlu olmak için bir onaylanma açlığı yaşamaz.
sorulması gereken soru şu: Peki ya bu zincirleme tepkilerdeki bir zincir halka kırılsaydı? ya toplum, güzellik sektörünün daha fazla para kazanmak uğruna topluma pompaladığı "güzel" kavramının güzel olmadığının farkına varsaydı? Valeria, toplum tarafından beğenilip binlerce insanın takip ettiği sosyal platformlarda bu hayranlık ve beğeni yerine, nefret dolu hakaretlerle ve iğrenme tepkileriyle karşılaşsaydı, bu haliyle kabul görmeseydi, bu yola girdiğine pişman olmaz mıydı?
pişman olmayıp "ben bunu kendi iç huzurum ve kendi zevkim için yaptım" diyebilecek kadar derin olduğunu düşünmüyorum valeria'nın. eleştirilen nokta da tam olarak bu. toplum tarafından kabul görmek uğruna yaptığı her şey, kendisini mutlu etse dahi onu sığ kılıyor ne yazık ki. daha önce de dediğim gibi, ihtiyaçlar hiyerarşisinin son basamağına ulaşan biri, mutlu olmak için bunlara ihtiyaç duymaz. mutludur zaten.
valeria toplum tarafından kabul edilmeme riskini göze alıp güzellik kavramına çok daha farklı açıdan yaklaşabilseydi, "topluma iğrenç geliyor olabilir ancak ben 3 tane burun deliğine ya da kazıtılmış bir kafaya sahip olmaktan mutluyum" diyebilseydi mesela? toplumun güzellik anlayışını umursamadan sırf kendi güzellik anlayışını doyurmak için bu kadar estetik geçirmiş olsaydı? ya da bir adım öte gidip "ben barbie görünüşümle aslında güzellik sektörünün olmamızı talep ettiği mükemmel kadının canlı karikatürüyüm." diyebilen, bu rahatsız edici bakış açılarını eleştirebilecek cesaret ve aktivistliğe sahip olsaydı...
o zaman güzel görebilirdim kendisini.