1.
Göreceli kavram.
Benim için en hızlı geçen zaman çalışmaya ara verdiğim dakikalar. Yahu 15 dakika İnternete bakıyım dedim. Tam iki saat geçmiş. İnsan gerçekten hayret ediyor.
2.
geçmesin istediğiniz zamanlarda kilometrelerce hızla geçip giden, geçsin isitediğiniz zaman saniyelerin asla ilerleyemediği kavram.
3.
sevilen biriyleyken hızlıca geçen ama ölenin ardından çok yavaş geçen kavram, olgu.
4.
(link: https://youtu.be/kxgR0Fcm2dY ...)
Önemli olduğu iş işten geçtikten sonra anlaşılandır bazen.
12 mart 2017 23:38
13 mart 2017 00:45
5.
bir arkadasima sormustum neden saat takmiyorsun diye, kendisi zaman kola takilamayacak kadar degerli demisti. yas 12 falan. (bkz: no comment)
6.
Kendisine tek mizahi yaklaşımım “zaman her şeyin ilacı olsaydı eczaneler reçeteyle saat satardı” cümlesinden falan ibaret. Acıtır efendim, her geçen zaman da acıtır. Dostoyevski’nin de dediği gibi “ister tatlı olsun, ister acı. hatıra ızdırap verir”
7.
zamanın insan icadi bir kavramdır, insan soyut olan herşeyi somutlama çabasına gitmiştir aklına yatsın diye. Zamanı algılama, hızı, tecrübesi çokca kişisellik içerir. Bundan dolayı sayılara takılmamak gerek, anın içini doldurmak önemlidir.
8.
"Zaman her şeyin ilacıysa, fazlası intihara girmez mi?"
Oğuz Atay, tehlikeli oyunlar( 1973)
9.
okuduğumda, duyduğumda içimi burkan kelime. daha nasıl açıklayabilirim bilmiyorum..
10.
Temmuz 1962’de Michel Siffre yüzeyin 130 metre altındaki bir mağarada bir buzulun yanında kamp kurdu. Tek ışık kaynağı olan bir meşaleyle ve zamanın geçişini hatırlatan her şeyden mahrum biçimde bu mağarada tek başına yaşadı.
Pek çok bilim insanı gibi Siffre de bir insanın bu tür yerlerde, diğer insanlardan ve güneşten izole olarak nasıl idare edeceğini merak etti. iki ay mağarada kalmaya karar verdi. Deneye, NASA destek verdi. Bunun nedeni potansiyel gezegenler arası görevler esnasında izolasyonun vücut ve zihin üzerindeki etkilerini anlama ihtiyacı idi.
Tüm bu süreç esnasında, kalp, beyin ve kas aktivitelerinin izlenebilmesi için başına ve vücuduna elektrotlar takılı biçimde yaşadı. Bu koşullarda bir kimsenin akıl sağlığını uzun süre koruması elbette beklenemez. Nitekim o da koruyamadı. Mağarada kaldığı süre zarfında Siffre depresyon nöbetleri, unutkanlık ve intihar düşünceleri ile boğuşmak zorunda kalacaktı.
Siffre mağaraya 16 Temmuz’da girdi ve 14 Eylül’de ayrılmayı planladı. Ancak 20 Ağustos’ta meslektaşları, kalış süresinin dolduğunu söylemek için aradılar. Onun hesabına göre sadece otuz beş gün geçmişti. Ancak dışarıdaki saate göre altmış gün geçmişti. Özünde, kişisel zaman duygusu nesnel zamana kıyasla yavaşladığı için zaman genişlemişti.
Tesadüfen, Siffre insan biyolojisi hakkında da önemli bir şey keşfetmişti. Bilim insanları, bitkilerin ve hayvanların kabaca yirmi dört saatlik bir periyodu, yani sirkadiyen bir döngüyü izleme konusunda doğuştan gelen bir yeteneğe sahip olduğunun farkındaydı. Siffre’in mağaradaki deneyi, sirkadiyen döngümüzün tam olarak yirmi dört saat uzunluğunda olmadığını gösteren ilk deneyler arasındaydı. Sirkadiyen ritmi tamamen değişmişti. İlk birkaç günde sirkadiyen döngüsü 25 veya 26 saat civarındaydı ancak zamanla düzen bozulmaya başladı. Siffre’nin 16 saat uyuduğu ve 32 saatten fazla uyanık kaldığı 48 saatlik bir süreye kaydı.
Michel Siffre’nin ilginç bulguları daha sonra başka deneyler ile de doğrulandı. 1988’de Véronique Le Guen, 111 gününü Fransa’da bir mağarada tecrit altında geçirdi. Sonunda çıkış anında 42 günün geçtiğini düşündü! 1989’da İtalyan bir iç mimar olan Stefania Follini, Dünya yüzeyinin 15 metre altındaki bir mağarada dört ay geçirdi. Ancak dışarıya çıktığında sadece iki ayın geçtiğini düşündü. 1993’te bir İtalyan sosyolog bir mağarada bir yıl tecritte kaldı. Sonunsda 5 Aralık’ta çıktığı zaman aslında 6 Haziran olduğunu sanıyordu.
(link: https://www.matematiksel.org/michel-siffre-zaman-algimizi-degistiren-adam/ Makaleyi kısalttım)