yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (5)
    • medya (1)

    1. Emir Kusturica yönetmenliğinde çekilen 1988 yapımı film. Aynı zamanda tamamı çingenece çekilen ilk film olma özelliğini taşımakta.

    Film perhan adında bir çingene'nin garip etkilere sahip güçleri (gizlinot: adı aklıma gelmedi) (gizlinot: swh) üzerinde yoğunlaşır ve azra ile yaşadığı büyük aşkı anlatır.

    Çok beğendiğim ve beni etkileyen filmler arasında da listenin en başlarında tutarım. İzleyeli belki 5 sene oldu ama emir kusturica'ya niçin bu kadar ün kazandırdığını bıraktığı etkiden anlamak mümkün.

    Ayrıca şu repliği her zaman aklımdadır : "kendime yalan söylemeye başladığımdan beri kimseye inanmıyorum."

    Ukte : (yazar: femme) :)

    22 kasım 2015 16:15 22 kasım 2015 16:27

    2. 1988 yapımı emir kusturica filmi.

    tamamı çingene dilinde çekilen ilk film, fakat izlerken fark edeceksiniz, türkçe ile oldukça ortak kelime var. isimlerin çoğu şu an türkiye'de kullanılıyor hatta.

    çok naif, çok güzel, insanın içine işleyen bir film. Davor Dujmović'in oyunculuğu efsanedir, perhan karakteri bakışlarıyla o kadar çok şey anlatır ki zaten kelimelere dökülecek şeyler değillerdir, içinizde bir şeyler erir. filmin çekildiği ortamlar ve müzikleri çok çok iyidir, goran bregovic döktürmüştür yine. mesela (link: https://www.youtube.com/watch?v=EZf00ad3G6o ederlezi) , (link: https://www.youtube.com/watch?v=gS5AmhYLMEs kustino oro) , (link: https://www.youtube.com/watch?v=pyQPuaw4WOA tango)

    benim aklımda en çok kalan ve beni en çok etkileyen sahne ise meyhane sahnesidir: (link: https://www.youtube.com/watch?v=EHmJOVzh8aI ederlezi avela) . ne zaman içim sıkılsa, hüzünlensem bu sahnenin uzun halini açar izlerim veya müziği dinlerim. acıyı dibine kadar yaşamak lazım çünkü.

    29 ağustos 2016 18:11

    3. Hayatımda izlediğim en güzel, en hüzünlü sahnelerden birine sahip film. Perhan'ın ederlezi avela eşliğinde tekila içerek dans ederek kafayı bulduğu sahneden bahsediyorum. hüznü ağlayıp zırlamadan bu kadar açık anlatabilen çok az oyuncu, çok az sahne vardır.

    (bkz: Dom za vesanje)

    13 nisan 2019 05:33


    4. Ağlarken güldüren, gülerken ağlatan bi film. Duygu yoğunluğu çok yüksek. Ancak filmi öyle bir zamanda izlemelisiniz ki film ve zaman sizin lehinize olmalı. Çünkü bu sene izleseniz ilk 10 dakikasında sıkılıp öfff övülen film bu muymuş derseniz bütün büyü bozulur. Ama seneye izlerseniz belki aşık olacağınız bir film. O zaman ayarını iyi yapmak gerek diye düşünüyorum. O nedenle izlemek için acele etmeyin, doğru zamanı bekleyin. 

    1988 yapımı olsa da asla eskimeyecek ve hatta bir önceki sene vizyona girmiş kadar taze bir film olarak kalacak. Çünkü filmde çingenelerin hayatlarını izliyorsunuz. O çingene şarkıları hala var, o gecekondular hala var, o çingene etekleri, eşarpları, küpeleri hala var. (Gizlinot: nine sana kurban olim ya dünyanın en tatlı çingenesi sensin )

    Bir insan çok güldüğünde bi süre sonra gözlerinden yaş gelir ya hani. Bu filmde çok güldüğünüz için ağlamazsınız, birbirine bağlanan olaylar sizi bu eşiğe getirir. 

    —- spoiler—-

    Aziz George Günü’nü nehirde kutlayan çingenelerin bir sahnesi var. Hayatımda izlediğim en iyi film sahnelerinden kesinlikle ilk 3 içinde yer alır. Fonda “ederlezi” çalar. O şarkıyı duyduğunuz an tüyleriniz diken diken olur ve şarkı ilerledikçe gözleriniz dolar. biraz zaman geçer, perhan ve azra’nın, birbirlerinin isimlerini derilerine kazıdığı sahne gelir ve şarkıyla birlikte ağlamaya başlarsınız. Şarkı devam eder, perhan ve azra’nın aşkına ağlarken onları gözetleyen iki küçük çocuk belirir karede ve kız çocuk, erkek çocuğa tokadı yapıştırdığı an gülmeye başlarsınız. 

    Azra’nın annesi, azra ve perhan’ın evliliğine izin vermediği için Perhan kendini kilise çanına asar ve o sahnede boğazınızda bi düğüm oluşur. Ancak aynı sahnede, gölgesinden atlamaya çalışan sarhoş bir çingenenin, komşi komşi diye diye perhan’ın kendini astığı ipi kesmesini izlerken boğanızdaki düğüm çözülür ve gülersiniz. Komşinin, “Yalnızca siyasetçiler kendini asmalı.” Sözüyle de gülmeniz bıçak gibi kesilir ve bir sürü düşüncelere itilirsiniz. 

    Perhan’ın dayısı kumar borcu yüzünden nineye bıçak çektiğinde kalbiniz hızlı hızlı atmaya başlar. Nine ölecek zannedip kalbinize üzüntü çöker. Sonra dayı evin çatısına bağladığı halatla evi, zeminden ayırır ve gülmeye başlarsınız. Çünkü bunu o an uydurduğu şarkıyla birlikte yapar ve evsiz kalan insanlara üzülmek yerine sahnenin komikliğine gülersiniz. 

    Perhan italya’ya gidip para biriktirmek için çalışmaya başladığında avrupa’nın insanları nasıl yuttuğunu görürsünüz. Güçlü çingenenin, zayıf çingeneleri nasıl ezip kullandığını, o masum duygularını nasıl sömürdüklerini izlersiniz. Çingeneler hırsız, dilenci, yalancı diyerek ötekileştirirsiniz alt metnini sorgulamadan. 

    Perhan zengin olup köyüne döndüğünde ilk iş Azra’yı istemeye gider. ancak azra hamiledir. Sonra filmde en sevdiğim başka bi sahne gelir. Perhan’ın rakija içip sarhoş olduğu sahne. Tekila sahnesi olarak da bilinir. Aşık olduğu, sevdiği, onunla evlenmek için bir sürü şeye katlandığı kadının onu aldattığına kanaat getirip götü başı dağıtır perhan. Fonda “ederlezi avela” çalar, perhan’ı izlersiniz, “yalan söylediğimden beri kendime bile inanmıyorum” diyişindeki çaresizliği görürsünüz, nineyi dinlersiniz, azra’nın çaresizliğini görürsünüz ve ağlarsınız. 

    Azra doğum yaparken ölür, ağlarsınız. 

    Perhan’ın bebeğini öptüğü sahnede tebessüm edersiniz. 

    Perhan’ın öldüğü sahnede ağlarsınız. Oğlunun, gözlerinden altınları alıp kaçtığı sahnede kalakalırsınız ve film orda biter. 

    —- spoiler—-

    Jenerik akar fonda ederlezi ile. boğazda düğüm, yüzde kurumuş yaşlar, dudakta bir çizgi, kalakalırsınız. 

    Dün izlediğim filmin etkisi bugün hala geçmedi. Kimsenin hiçbir zevkine veya tercihine karışmadım, karışmam. Ancak çingeneler zamanı’na olumsuz bir laf eden insanla ortak konu bulup da ne konuşabilirim bilmiyorum. Müthiş bir filmdi inanın ki. 

    Dipnot: Başrol oyuncusu davor dujmović, filmin perhan’ı, 1999 yılında, henüz 30 yaşındayken, kendini asarak intihar etmiş. Filmde dolup taşan o çaresizliği, mutlulukları ve mutsuzlukları arasındaki o ince çizgi, gözlerindeki yaşama sevincinin söndüğü an gerçek miydi ki? Yalnızca rolünü değil, kendini mi oynadı ki? Bazıları uyuşturucu etkisiyle olduğunu düşünmüş. Ne kullandığı veya neden intihar ettiği önemsiz. izlediğim en kaliteli ve en içten oyuncuydu. Olur da bir gün mezarına yolum düşerse sigaramı yakar, rakijamı yudumlarım. Son fırt ve son yudum senin ama...

    (link: https://m.youtube.com/watch?v=EZf00ad3G6o&list=RDEZf00ad3G6o&start_radio=1 Ederlezi ) (gizlinot: filmden küçük kareler alınarak oluşturulmuş bir klip ve filmde her sahneye cuk oturan müthiş çingene şarkısı )

    ilgili medya:
    1
    22 nisan 2020 14:18 22 nisan 2020 14:21

    5. hala izlemek için doğru zamanı beklediğim film.

    21 şubat 18:44