yeni
popüler
    sorular içinde ara
    yeni soru sor
    son sorular
    son cevaplar
    kategoriler
    • süslü
    • moda alışveriş
    • kuaför & güzellik merkezi
    • sağlık
    • spor
    • gönül işleri
    • aile arkadaş ilişkileri
    • cinsellik
    • eğitim & kariyer
    • seyahat
    • pet
    • sanat
    • bürokrasi
    • diğer
    girdi yaz
    medya ekle
    • linki kopyala
    • şikayet et
    • girdiler (25)
    • medya (2)

    1. herkesin yapamadığı, ama en iyisini yaptığı sandığı şeydir. her çocuk özeldir, her anne baba çocuğu için en iyisini ister elbet ama, bu demek değildir ki çocuğuna en pahalı oyuncakları, kıyafetleri al, en pahalı okullarda okut. iyi çocuk büyütmek, çocukla değerli vakit geçirmektir. çocuğunu tiyatroya götürmek de değildir bana göre. tiyatroya, gösteriye gittikten sonra onun hakkında çocukla sohbet edebilmektir. 2bin liraya ipad alıp eline vermek değil, en basit malzemelerden, birlikte vakit geçirerek bir şeyler üretmektir. bu konuda çok doluyum sözlük. en korktuğum da, bir gün çocuk sahibi olduğum zaman bu eleştirdiğim her şeyi yapmak sanırım.

    23 aralık 2014 17:49

    2. bizleri x kuşağı büyüttü. bizler de y kuşağı olarak z kuşağını büyüteceğiz.

    en zorlanan, zorlanacak olan kuşak biziz...

    24 aralık 2014 15:59

    3. çocuğu yetiştirmek kadar önemli ya da zor değildir çocuğu büyütmek. "sağ olan büyüyor" lafı buraya uygun sanırım. ama cem yılmaz'ın dediği gibi "peki bu çocuk olmuş mu?" diye sorup sormamaları yetiştirmenizle ilgilidir.

    3 nisan 2015 16:33


    4. Henüz çok gencim,anne olamayacak (gizlinot: biyolojik olarak değil ruhen ) yaştayım.ben işin maneviyatı,yani yetiştirme hakkında değil (gizlinot: ki o daha ayrı bir öneme sahip ) bu işin bir de maddiyat kısmı var.televizyonlarda,gazetelerde hep haberlerde görüyoruz değil mi "devlet yardım etsin 40 tane daha bebe yapacam" işte efendim "5 çocuklu aile bu kış günü kiralarını ödeyemediği için sokakta kaldı" yok işte "bebeklerini kartonla bezliyorlar" falan fistan...

    Peki şimdi bir çocuğun en temel ihtiyaçları nelerdir?

    Yeme-içme,barınma,eğitim değil mi? değil efenim

    Bunun doğumu var,haydi doğumu devlet hastanesinde yapılsın

    Bu çocuğa önceden hazırlık lazım yatak beşik,kıyafetler,battaniye,bez,biberon enn temel ihtiyaçları neyse işte.sonra bu bebeği yıkayacaksın,bu bebeği sıcak tutacaksın,yeri gelecek uyutmayacak e su,doğalgaz,elektrik para

    E birazcık büyüdü sütten kestin bu bebe ne yiyecek? Mama para,organik yiyecekler para,organik olmayanlar da para

    Tamam bir şekilde okul çağına getirdin bu çocuğa ee kırtasiye malzemelerini,çanta,defter,kalem,silgi para

    Haydi onu da bir şekilde edindin büyüdü ergenlik çağına geldi,etrafındaki yaşamları gördü,zenginini gördü,diğerlerinin elinde telefonunu gördü,elalemin çıktığı tatilleri gördü,giydiği kıyafetleri gördü...bakın buradan sonrası daha mühim.

    Etrafımda (gizlinot: okulumdan ötürü ) gerçekten çok fazla dar gelirli grubuna giren insanlar ve bunların çocukları var.en fazla çocuklar hep bu insanların oluyor.kimseyi yargılamak istemem,haddime de değil ama be kardeşim çocuk büyütmek sadece yedirip içirip yatırmak değil,öyle çocuğu 90 yaşında dedem de yapar.sen o çocuğu okutabilecek misin? Allah rızkını veriyor diye hayvanlar alemi gibi 7 tane 8 tane 10 tane çocuk yapmak akıl işi mi? Hükümet destekliyor,destekler tabi onlar için her kelle bir oy demek,nitelikliymiş eğitimliymiş bakar mı? Ama kimse demiyor ki bu çocukların hali ne olacak?

    Şimdi bu çocuk okulu bırakıp henüz 16-17 yaşındayken fatura/kira ödemek için mi çalışsın,belki başarabilirse istediği telefonun ikinci elini almak için mi? Yada belki üstüne başına düzgün şeyler almak için?

    Hükümet düşünmez bu çocuk ne hissediyor,ne hayalleri var,ne şartlar altında yaşıyor diye.anca 3. çocuğa şu kadar yardım 4.ye bu kadar diye komik yardımlar yapar.evet komik,300 lirayla 500 lirayla çocuk büyütülür mü sizce? zaten sanki az nüfusumuz varmış gibi adeta bir japonyaymışız,hollandaymışız (!) gibi çocuk teşvikleri bilmem neler.hayır olan nüfusu eğitip güçlendireceğine yeni ve cahil bir nüfus oluşturuyorsun.

    Hepsini de geçtim o çocukların ruhlarında nasıl yaralar açıldığını,o çocukların hayallerinin nasıl kırıldığını,geleceklerinin nasıl ellerinden alındığını ne aileleri ne de devlet anlayamaz.

    29 ağustos 2015 20:42

    5. polikistik over ve ona neden olan hipofiz adenomu hastalığımın tanısı ilk konduğunda beyinsiz bir doktor "çocuk sahibi olamayabilirsin." gibi gerizekalı bir laf etmişti ve 16 yaşında bir kıza söylenebilecek en son sözlerden biriydi bence. o zamana kadar "çocuk ne yeaaa çk sçma tmm mı." tarzı takılan ben rüyalarımda "olamayan" çocuklarımı görüp ağlayarak uyanırdım. bu hastalık ve o gerizekalı tanımsı şey bana aslında anne olmayı ne kadar istediğimi gösterdi. (gizlinot: daha 21 yaşındasın sakiiiin darlen sakiiiin)

    o zamandan beri ebeveynler, çocuklar falan radarıma girmeye başladı. misafir çocuğu denen bir illet var malum, onlar bana gözlem açısından bulunmaz nimetler sundular. mesela krala şehzade doğurmuş havasında anneler gördüm. tamam kuzguna yavrusu kartal görünür ama şimdi allah aşkına beş yaşındaki çocuktan ne beklentin olabilir? tuvaletini söylesin, şımarıklık yapmasın bu kadar. onun dışında fotosentezle beslenecek zaten. sümüğünü yiyecek, düşüp bi yerlerini kanatacak falan, çocuk olacak yani. ama çocuğu öyle ortamlara sokup öyle şımartmışlar ki, katlanamıyorsun çocuğa. ben ki çocuk zırıltısına hayatta dayanamam, o çocukla beş dakika geçirdim dedim ki ne olur ağla. sümüğün ağzına falan girsin. ağlamaktan katıl falan. kendini yere at. beş yaşındakiler ne yapıyorsa onu yap. ben yatağa işiyordum mesela yatağa falan işe. matematik işlemi yapıyor, efendime söyleyeyim, okuma yazmayı falan sökmüş... normal mi ya allah aşkına.

    kız çocuklara hiç dayanamıyorum mesela. erkekler gene biraz çocuk. transformers figürleriyle falan oynuyoruz, optimus prime için kavga ediyoruz falan, çocukça şeyler. ama kız çocuğu gelir gelmez dolabımı, oje rafımı, makyaj malzemelerimi falan karıştırıyor. lan ben senin yaşında lahana bebeğimin saçlarını örüp uyumuyor diye ona kızıyordum. yaşının insanı ol pis şey. sinir oldum.

    eğer becerip doğurabilirsem, ve yine becerebilirsem çocuğuma kendi yaşında olmanın ve en başta kendin olmanın güzelliklerini yaşatacağım. ona "ben" bilinci aşılarsam eğer, her şeyi olduğu gibi değil de kendine uyarlayarak almayı öğrenir diye düşünüyorum. olmadı bana sorar. ben ne güne duruyorum. ama ilk beş sene altına işeyecek, sümüğünü yiyecek, düşüp bir yerlerini incitecek ve bir topla mal gibi üç saat oyalanacak. çocuk dediğin böyle bir şey çünkü.

    27 eylül 2015 04:58

    6. benim için, annem ve kocam olmasa "çocuğum bana bakıyor" diye tersine çevrilebilecek eylemler bütünü, çok uzun bir süreçtir. akşamları, benim işten gelmem ile onun uykusu arasında kalan azıcık zamanı hiçbir şey yapmadan, sadece onunla ilgilenerek geçiririm. biliyorum yetmiyor. ne ona ne de bana. ve biliyorum 14-15 yaşına geldiğinde ağzını çemkire çemkire "sen benimle hiç ilgilenmedin, hep işteydin, depresyondayım taammmııa" diye ergen sesiyle söylenecek. çünkü ben öyle yaptım :)

    olsun, ne derse desin. anlayacak bir gün, beraber büyüyoruz biz :)

    21 ekim 2015 14:48

    7. zor iş çok zor!

    sabır, hoşgörü, bilgi, içgüdü, enerji, sağlık ve elbette bellirli bir maddi imkan gerektirir.

    (bunlar yoksa zaten yukarıda bahsedilen şiddet vs. sorunlar çıkıyor ve çocuk tam anlamıyla ziyan oluyor)

    21 ekim 2015 15:43


    8. Çocuğum yok, çocuk yapacak bir karşı cins de yok, işin doğrusu pek niyetim de yok ama ben de bir ana baba evladı olarak izninizle doğmamış çocuğa don biçmeye geldim.

    Şunu yapın süper taktik diyebileceğim pratik bir bilgim yok konu hakkında takdir edersiniz ki ama kendimden yola çıkarak diyebilirim ki çocuğunuzu sevin. "Amaaan sağol aynştayn. Tabii ki severim o benim evladım" diyecekseniz de bir dinleyin.

    Evet herkes çocuğunu sevdiğini iddia eder. Çocuğunu döven de, saldım çayıra mevlam kayıra diyen de, ilgi manyağı yapan da, aslında birini gerçekten sevmek nedir bilmeyen de, çocuk sahibi olmaması gereken de bunu söyler. Ama koşulsuz sevmek, sarılmak, bağrına basmak, bebekliğinde ebeveyn sevgisine en yoğun ihtiyaç duyduğu anda bu dünyada yalnız olmadığını hissettirmek başkadır. Basit gibi görünür ama çoğunlukla başka şeylerle, örneğin çocuğu kendine bağımlı kılmakla, her istediğini yapmakla karıştırılır yada çok seversem arsız yüzsüz olur düşüncesiyle uzak durulur.

    Benim annem mesela "alman mürebbiye helga" gibiydi. Hani "anneeeaaa" diye ağlayıp bize hayatı zehir eden çocuklar var ya, işte ben onlar ile yaşıtken bile "aa ne ayıp şey" diye ayıplayacak kıvama gelmiştim. Çünkü benim annem öyle bir şeye yeltensem bir bakışı ile beni altıma sıçırtacak kudretteydi ve ben onun gözüne girmek istiyordum. Uslu durduğumda, bir şey istemediğimde beni seveceğini düşünüyordum. Ama o kucaklama o spontane sevgi gösterileri, teklifsiz bir öpücük, bana adımdan farklı bir sevgi sözcüğüyle hitap hiç bir zaman gelmedi.

    Yıllar içinde anlamını da yitirdi tabii. ben sonuçta ancak birinin beni takdir etmesiyle mutlu olabilen, bunun adeta müptelası olan, bir "başarısızlık" yaşadığında herkesten fazla etkilenen, insan ilişkilerinde mesafesini ya fazla koyan yada hiç mesafe koyamayıp geliyorum diyen felaketleri göremeyen, bağlanma problemi olan bir insan oldum. O yüzden çocuğunuza sevginizi sağlıklı bir biçimde aktarmak önemli. Pamukta fasulye değil bu, ışığını suyunu vermekten fazlası da var.

    "Oha bir sarılmadı öpmedi diye iyice it sıpası gibi olunmaz senin içinde varmış" diyenler de olabilir tabii. (Gizlinot: kalbinizi kırırım!)

    15 aralık 2015 23:40

    9. anne baba kadar, çevrenin de etkisi olan olay.

    Facebook'ta gördüm, paylaşmak istedim:

    "Bu yazıyı nasıl yazacağıma, nereden başlayacağıma inanın karar veremiyorum. Öyle bozuk ki sinirlerim. Alınabilirsiniz arkadaşlarım, ablalarım, teyzelerim amcalarım ama yazmak zorundayım. Çünkü artık yeter! Bir annenin feryadı mı dersiniz, içini dökmesi mi bilemem, ama lütfen okuyun.

    Dışarı her çıktığımda, sevgi gösterisi adı altında çocuğumu rahatsız etmeyin. Lütfen!

    Aman şapkan ne kadar da güzelmiş, ver benim olsun!!! demeyin! Lütfen! Nasıl zevk alabilirsiniz ki çocuğumun vereceği cevaptan! Yeter! Ceketin çok güzelmiş ver benim olsun!!! Ne münasebet yahu! Veremez! Vermem, deyince, aaaaa, diye ağzınızı ayırmayın lütfen. Ne olacaktı?Al teyze, senin olsun mu diyecekti? Küçücük çocuk, niyetinizi anlamıyor ki! Nasıl bir niyetse, sevmeniz bile bir şeye benzemiyor. Merhaba deyin, nasılsın deyin, muhabbet edin evet, ama eşyasıyla taciz etmeyin.

    Yanağını sıkmayın, burnunu sıkmayın, ellemeyin, dokunmayın, öpmeye çalışmayın! Yapma istemiyorum, deyince, aaaaaa, demeyin! Ne var yahu, yapma işte gayet güzel anlatıyor yavrum. Öpme , elleme. Ben gelip senin yanağından makas alıyor muyum?

    Resmen taciz ediyorsun çocuğumu!

    Orada burada, şeker çikolata vermeyin. Zararını geçtim artık! Çocuğun gözüne şekerle çikolatayla hoş görünmeyin. Bu iyilik değil. Kötü niyetli insanlara kapı açıyorsunuz. Benim çocuğum sizin vereceğiniz ufacık şekerle çikolatayla hiçbir şey kazanmaz, vermeyince bu duruma alışmaz, vermemeniz daha iyi. Lütfen!

    Durduk yere annen benim olsun!!! demeyin! Ne alaka yahu! Niye annesi senin annen olsun, niye çocuğu en sevdiği şeyle dürtüyorsun!

    Sevginiz bir şeye benzesin lütfen! Tranvayda yetmiş yaşlarında bir amca, elindeki bastonla dürtüyor çocuğumu geçenlerde. Yavrum döndü bana, anne neden çomağını bana uzatıyor, dedi. Seni sevdi, dedim. Çomakla sevilir mi, güzelce sevilir, dedi. 3 yaşındaki çocuk kadar düşünemiyor musunuz acaba? Nasıl bir espri anlayışınız var? Hoş karşılayamıyorum maalesef!!!

    Bir eşyasına, benim olsun dediğinizde, hayır cevabını alınca, tek çocuk herhalde ya ondan, diye karşılık vermeyin! Bu ne cürret! Tek çocuk olmakla ne alakası var! Guya paylaşmayı bilmediğini ima ediyorsun, küçücük çocuk,dünya onun etrafında dönüyor zannediyor, sen resmen taciz ediyorsun. Kardeşi olsa, onunla taciz edeceksin! Kardeşin benim olsun diyeceksin!

    Pimpirikliyim, evet çok üzerine düşüyorum, evet evet, ilerde bu günlerini çok ararım haklısın! Ama konu bu değil!

    Lütfen, ricanın da ötesinde, gayet açıkça yazdım belirttim, umarım bunları yapan varsa okur da biz de biraz nefes alırız."

    20 ocak 2016 06:24

    10. Kendinizle ilgili beğenmediğiniz ne varsa o konuda sınanıyorsunuz bence çocuk büyütürken.

    tezcanlı ve sabırsızsanız mesela çocukla evden dışarı çıkış/yemek yedirme/kendi yatağında uyutma sınavı var ki ilk sınavlardan.

    çekingenseniz gerektiğinde eşe dosta hatta bazen doktora çemkirme veya "tarzım değil:/" dediğiniz insanlarla muhabbet etme sınavı var(gizlinot: oyun gruplarında parkta bahçede hiç konuşmazsanız abes kaçıyor).

    Çabuk sinirleniyorsanız hiç tanımadığınız insanların veya tanıdıkların apır sapır yorumlarına sinirlenmeme sınavı var ki zor yani bayağı. Çocuğun kendisine karşı sakin kalmak ama otoriteyi de bir yandan hissettirmek zaten apayrı, onu böyle ders ders veriyorlar, birden sınavına girsen duramazsın.

    Tam tersi normalde fark etmediğiniz şeylere sinirlenme ve herhangi bir çocuğa kötü davranıldığında üzerinize vazife olmadığı halde kaplan kesilme sınavı var.

    Efendime söyleyeyim evhamlıysanız bilimum hastalıkta, düşmede, yaralanmada sakin kalma sınavı var. Ya da çocuğu illa ki organik büyüteceğim derseniz zor bir sınava hazır olun. (gizlinot: Zannediyorum youtube kanalı büyütmekten daha zor)

    Fazla bağımsızsanız biraz da ukalaysanız düşen burun yerden nasıl alınır, kuyruk kıstırılıp nasıl yardım istenir, hata nasıl kabul edilir tarzı sınavlar da oluyor. Belli kurallarınız varsa hayata karşı esnek değilseniz özellikle o konudan çok soru çıkıyor.

    Hele üşengeç ve dağınıksanız her gün ayrı sınav. Aslında Bunlar benim iki yaşa kadar olan tecrübelerim, daha ilerki seviyelerde kimbilir neler var. (gizlinot: Ayrıca türkiye'de çocuk büyütmek başlı başına imtihan)

    Bu saydıklarımın da Çoğundan büte kaldım diyebilirim. Geçtiğim sınavlar da arada tekrar önüme geliyor. Buradan yarışmacı arkadaşlara başarılar diliyorum.

    21 ocak 2016 22:36 21 ocak 2016 22:37