1.
Ben ilkokulda okurken öğretmenlerimizin hepsi mutlu ve çok ilgiliydi. Açıkçası öğretmenlere karşı bir saygısızlık olayı da hiç olmadı, hatta sınıf öğretmenimiz bizi evine çağırmıştı, düşünün 20 tane 4. Sınıf öğrencisi, ve ailelerimize siz gidin demişti, bize pastalar börekler yedirmişti falan.
Zira dil öğretmenlerimiz de çok ilgili ve iyiydi, sadece 1 öğretmenle problem yaşadık o da bir öğrenciye sinirlenip hakaret etmişti, okuldan atıldı.
Devlet okulunda öğretmen asar keser muhabbeti var bence birazcık, lisede devlet okulunda okudum iyiki çok sert öğretmenlerim yoktu, ama olanları da çok duydum. Özelde biraz dikkatli ve özenli olmak gerekiyor, şimdi aile olarak düşününce hak verirsiniz, çocuğunuzun sosyalleşip, daha iyi bir eğitim alması için para harcıyorsunuz, doğal olarak daha fazla özel ilgi bekleniyor. Tabi o görgüsüz yetiştirilmiş çocukları söylemiyorum onlar tamamen ayrı bir konu, dünya onların etrafında dönüyor gibi davranılırsa tabi ki öğretmenler delirir.
2.
nerden baktığınıza göre değişen öğretmenlik türü.
4 sene dershanede öğretmenlik yaptım. haftada 72 saat derse girdiğim, hiç tatil yapmadığım, “ödüllü sınav” günü kuruma sabah 7’de girip akşam 11’de kurumdan çıkmışlığım ve bunun karşılığında 10 ay asgari ücret üzerinden sigortalandığım, maaşımın zaten asgari ücretten az olduğu, maaşı çekip üstünü kuruma iade ettiğim bir 4 yıl...
ama deli gibi çalıştım, akademik yönden geliştim, geliştirildim. disiplin sahibi oldum. iş yapmaktan çekinmemeyi öğrendim.
4 senedir bir özel okuldayım. artık arada not verme ve fiyat farkı olduğu için her şey değişiyor. burası sırf evrak.dershanede koşuşturma vardı; özel okulda evrak, tutanak, komisyon, e-okul... uzar gider. öğrenci daha bir nankörleşir. ilkokul mezunu bir veli kuruma ücret ödüyor diye buraya yazmaya çekineceğim bir üslupta size mesleğinizi öğretir. ağzının payını verince kibarca uyarılırsınız. idare sizi durmadan çalıştırır. etkinlikler, seminerler, evraklar... “ooooo nihil hocam; sen çalışan, hakkını vermeye çalışan bir insansın al sana biraz daha iş daha da çalış.” çünkü asla çalışmayan “b” hocasına o işi yaptıramaz ironiktir. çünkü siz askeri disiplinle stajyer yetiştiren bir dershaneden gelmişsinizdir, kulak arkası yapmak huyunuz değildir. işimin hakkını vereyim düşüncesi başkasına insan kullanmak olarak yansır, işlerine gelir.
ama onca nankör öğrenci içinde bulduğunuz samimi, size ihtiyacı olan, sizi hocadan öte gören, “hocam, sizin sayenizde şu soruyu çözdüm / şurayı kazandım” diyen. bazen ki inanınca defalarca oldu tam düşecekken tuttuğunuz öğrencileriniz yok mu? işte onlar yetiyor bazen.
3.
Sınıf öğretmeniyim. Haziran ayında mezun oldum, mezun olana kadar devlette öğretmenlik yapmak aklımın ucundan geçmiyordu. bir insanın kpss gibi bir sınava girerek seçiliyor olması bana mantıklı gelmiyordu. Bu nedenle Kurumsal bir özel okulda sözleşmemi daha mezun olmadan 2 ay önce imzaladım. Hay ellerim kopsaydı da imzalamasaydım. Öğretmenlik dışında her şeyi yapıyoruz. Elimize verilen bir haftalık plan ile 6 yaşındaki çocuklara yarış atı gibi ders işliyoruz. Kendi sınıfımızın yanı sıra başka sınıflara sosyal ve fen branşlaşmasına giriyoruz. Çocuklarıma üzülüyorum, bu düzene üzülüyorum en çokta kendime üzülüyorum. Etimiz, kemiğimiz, sütümüz, yünümüz ne varsa faydalanılıyor. Maaş zaten korkunç. Beni kimse bu bataklığa düşmeden önce uyarmamıştı. Eğer özel okulda öğretmenlik yapmayı düşünen ve bu satırları okuyan biri olacaksa en az on kere daha düşünmesini isterim ondan. Sınıf öğretmeniyseniz bir mesaj uzaklığınızdayım, tüm detayıyla hangi kurumsal okuldan uzak durmanız gerektiğini söyleyebilirim. Şimdi istifa etmek istiyorum ancak kabul etmiyorlar. Kapana kısılmış bir fare gibi kendimi çaresiz hissediyorum. 12 saat mesai yapan bir öğretmen mi olur? Evet canım ülkemde oluyormuş.