1.
bir iç çamaşırı modeli olan cameron russell'in bile kendisinde olduğunu itiraf ettiği duygu.
"...kamera önünde asla söylemediklerim şudur ki "kendime güvensizim." Güvensizim, çünkü her gün nasıl göründüğümü düşünmek zorundayım. Eğer şunu merak ediyorsanız: "Daha zayıf baldırlara ve daha ışıltılı saçlara sahip olursam, daha mutlu olur muyum?" sadece bir grup modelle görüşün çünkü onlar en zayıf baldırlara, en ışıltılı saçlara ve en klas kıyafetlere sahipler ve muhtemelen gezegendeki fiziksel görünüşleri hakkında en güvensiz kadınlar onlar."
cameron russell, manken olmanın bir "genetik loto" kazanmaktan geçtiğini söylüyor.
türkçe altyazılı ted konuşmasını (link: http://www.ted.com/talks/cameron_russell_looks_aren_t_everything_believe_me_i_m_a_model.html buradan seyredebilirsiniz) özellikle videoda 5:33'deki "fotoğraflarla oynanıyor mu?" sorusuna verdiği yanıt mutlaka izlenmeli.
2.
her kadının kapısını arada bir çalan his. eminim afrodit' e bile uğramışlığı vardır bu cibilliyetsiz dilencinin. başınıza gelirse önce regl döneminiz olup olmadığını değerlendirin. regl döneminizse çikolata tüketin, korkmayın çikolata sivilce yapmaz, battaniyeyi kafanıza çekin, acıklı filmler izleyip ağlayın. nasılsa geçecektir.
yok eğer mesele o değilse kurulun aynanın karşısına ve kocaman gülümseyin. kendinizi sevdiğinizi söyleyin. korkmayın, kendi kendine konuşmak özgüveninizin yerinde olmamasından bin kat iyidir. canınız giyinip kuşanmak isterse öyle yapın, tembellik çekerse don gömlek oturun evde. ama sakın teslim olmayın çünkü tehlikelidir bu his. sevgiliniz/eşinizle aranızı açmaktan tutun da sosyal ortamlarda sizi silikleştirmeye, iş yerinde alabileceğiniz terfiyi sümüklünün tekine kaptırmaya kadar giden etkileri vardır uzun vadede. o yüzden bu meret kapınızdan içeri girer girmez kulağından tutarak pencereden atınız, üstüne de bir kova asit dökünüz efenim.
3.
en dikkat edilmesi gereken versiyonu bir erkek tarafından bünyenize aşılananıdır.
4.
ülkemizde aşırı özgüvenli olduğunu söylemek bile hoş karşılanmıyor. Bu yüzden çoğu insanımız bugün özgüven sorunu ile karşı karşıya.
5.
malesef aşırı özgüvenli olduğunu belirtme ihtiyacı da tam olarak bu özgüvensizlik probleminden gelmekte. özgüven, herkesin eşit dozda almaması gereken, her bünyeye ve kişiliğe göre tabiki değişiklik gösterecek, ama illa ki hepimizde barınması gereken bi' değer. onsuz hayat çok acımasız, sürekli kendini yediğin ve "tam" hissedemediğin bi' durumdasın çünkü.
fakat sürekli olarak özgüveninin ne kadar güçlü olduğunu etrafa yayın yaparak duyurman da, özgüven fazlasına değil eksiğine işarettir. bu kişiler toplumca "ezikmiş herhalde bu yeaa, şimdi burda şeyyapıyo ama" diye adlandırılır, toplumun da genelde haklı çıktığı tespit edilmiştir.
kendine güvenmek, yaptığın şeyler konusunda kendini sürekli ezmeden, üzmeden yaşamayı sağlar, bu güven iç huzurun için önemlidir, insanların seni nasıl gördüğü ya da gösteriş merakı için değil.
heh bi de ataerkil sancılardan dolayı, malesef bi'çok erkekte gördüğümüz, bunun acısını da çevresindeki insanlardan, hayatına girmiş kadınlardan çıkarıp, sürekli ispat halinde gezmelerine neden olan durum.
6.
ne yazık ki ülkemizde yetiştiriliş tarzımızdan, büyüdüğümüz ortamdan kaynaklanan kişilik problemi. Türk milletinin bir huyu var; kendisine bakmadan acımasızca karşısındakini eleştrip, dalga geçmeyi marifet sayar. bunu yaparken de ne kendisinin ne karşısındaki kişinin yaşına, cinsiyetine, kültürel seviyesine bakar. fütursuzca sallayıverir lafı, suratında pis bir sırıtış ile. daha ufacık bir kız çocuğusundur, ekmek almaya gidersin bakkala. bakkal amca o bir saat özene bezene ördüğün saçlara şöyle bir bakar ve "o saç ne kız öyle, uzaylı zekiye gibi". kötü birşey mi söyledi, iyi birşey mi anlayamazsın. yüzünde gülücük donuverir, ama bir daha da saçını aynı şevkle öremezsin. biraz yaşın büyür, artık ergenlik dönemine girmişsindir. boyun da kilon da akranlarına oranla azıcık hızlı artmıştır. ancak bu artışın "azıcık" hızlı olmadığı gerçeği tüm sınıf olarak etrafında toplandığınız beden eğitimi hocanızın gür sesiyle "tatlım sen kilo almışsın çok" lafıyla çarpar suratınıza. öğrenim hayatınız boyunca değişik tiplemedeki "eğiticiden" yapıcı olmaktan çok uzak benzer eleştiriler ve hatta zeka ve karakterinize yönelik hakaretler devam edecektir. kendini bilmez komşu teyzeleriniz, akrabalarınız vardır giydiğinize, gezdiğinize karışan, yorum yapıp duran. üniversite hocanız vardır, günlerce sabahlayarak hazırladığınız raporu gözlerinizin önünde parçalayan. kompleksli müdürünüz, kıskanç arkadaşlarınız vardır bir iltifatı çok görmekle kalmayıp bir de eleştirmeyi marifet bilen. sevgiliniz olur önce günlerce peşinizden koşar, sonra yollar ayrılırken etmediği hakaret kalmayan, egosunu sizi yererek tatmin eden. ve bunun gibi pek çok örnek. kısaca anne babanız sizin özgüveninizin gelişmesi için çırpınırken onların ruhu bile duymadan ne yaralar alır güven kavramınız, hem kendinize hem de insanlara duyduğunuz güvenler.
keşke böyle olmasa diyorum ama nice narsistlik seviyesinde özgüvene sahip insan gördüm, hepsinin geçmişinde bunlara benzer tramvatik anlar bulunan. ve evet sonunda özgüven kabuğuna çekilip, aslında duydukları hiçbir eleştirinin hiiiç umurlarında olmadığını söyleyip duracaklardır hepimiz gibi.
7.
kişinin doğasına bağlı bir boyutu olduğuna da inanmama rağmen, sosyoekonomik/sosyopolitik etkenlerin dallanıp budaklanmasının asıl müsebbibi olduğuna inandığım sorun. genel olarak dayatılan vücudundan utanma kültüründe, özgüvenli olup da bunu günlük hareketlerine yansıtabilmek zor. zira özgüven kavramını düşününce aklıma ilk düşen görüntü, başı dik yürüyen bir kadın. sanıyorum ki hepimiz, yeri geldiğinde bakışlarımızı kaçırmamız gerektiğini çok küçük yaşlarda öğrendik. maalesef.
8.
arkadaşının seni sürekli pohpohlama sebebidir. Çünkü, en ihtiyaç duyduğu şey budur. ailenin çocuklarını yetiştirme şekli bunun en büyük sebebi bence.
+evladım bırak o işi sen yapamazsın.
+kızım ben sana demedim mi o bardak kırılır düzgün tut diye.
+sen sus bakayım senin yaşın küçük daha aklın ermez.
9.
Her kadının biraz yaşadığı, kozmetik denilen mucize ile biraz da olsa üstesinden gelinen kötü durumdur.
Şahsen beni saçlarımın ahengi, rujumun yeni sürülmüş olması ve parfüm kokuyor olmam güven doldurur.
Kiminin ilacı topuklulardır.
Ayrıca her kadının kız çocuğu olduğunda aşılamayacağını söylediği duygudur, bizler kızlarımızı "yapabilirsin" diyerek yetiştireceğiz de denilebilir.
10.
erkeklerin de yaşadığı durum.
http://9gag.com/gag/apqO0RM
işte bunlar hep güzellik sektörü lobisi.