şehrin tarza etkisi

1. Kesinlikle şehir hatta iklim ve düşünce yapısı tarz üzerinde çok etkilidir. Karasal iklimli bir şehirde anadolu kültürünün ve bi tutam da yobazlığın etkisiyle kışlar taytlı ve tunikli, yazlar kot ve popo kapatan tişörtlü geçerken akdeniz iklimi ve laik rüzgarların estiği şehirlerimizde kışlar elbiseli,yün etekli,renkli montlu yazlar yer yer şortlu ve mini etekli olabilmektedir. Anadoluda tarz olmayı başaran ya bordo berelidir ya da arabası vardır halka inmiyordur. (gizlinot: asdkşs)

2. Şehirler kadar ilçeler arasında bile özellikle İstanbul'da büyük farklılıklar olabilmektedir.Kadıköy'de istediğiniz gibi giyinebilirken Fatih'de bunu yapabilmeniz imkansızdır.

3. Şehir,semt bulunduğunuz konumdaki insanlar aslında insanların bakış açıları burada etken faktörlerdir.

Nişantaşı,bebek,kadıköy gibi semtlerde veya güzel izmirde tayt veya şort giyseniz gayet normal.kimse görmemiş gibi bakmaz.ama yedikule,fatih,gaziosmanpaşa,zeytinburnu gibi semtlerde görgüsüz bakışlarla karşılaşıp rahatsız olduğum durum.

Şehrin veya semtin kesinlikle tarza etkisi vardır.bazen istediğim özgürlükte giyinemiyorum.

Takmadan da yapamıyorum çünkü bazılarının bakışları çok irrite edici

4. Yazın yazlıkta mini şortlarla, hatta bikini üstüne elbiselerle filan markete gitmeme rağmen, semtime dönünce bakkala ekmek almaya gitmem için bile, o sıcakta eşofman filan giymem gerekiyor. En iyi ihtimal, deniz şortu uzunlarından. Bendeki en minimal etkisi bu. Daha neler neler.. keşke olmasa.

5. Hayaller Miami sahilleri, gerçekler Ankara. Ne kadar istesem da kışlık kıyafet almaya gitmiyor elim. Kışlık zara indirimindeki tüm askılı bluzları toplayan bir benim sanırım :( Ankara'da etek ve şort bile zor giyiliyor, tüm yazlık kıyafetlerim(dolabımın %90'ı) 1 haftalık tatilleri bekliyor.

6. insanın büyüdüğü veya yaşadığı şehrin mizacına da tarzına da etki ettiğini düşünüyorum. bakın ben doğma büyüme ankaralıyım, mevsimsel ve kültürel etkenler nedeniyle tarzım olabildiğince göze çarpmamak üzerine kurulu diyebiliriz. soğuktan veya sıcaktan korunmak, çok göze batmamak şekillendirdi tarzımı. falanca batı veya güney şehrine gittiğimde bu mevsimsel ve kültürel etkenler yumuşadığı için benim tarzım da yumuşuyor. veya atıyorum uzakdoğu ülkelerinin birinin şehrinde olsak, sosyal uyum nedeniyle daha oralı gibi giyinmeye başlarız, kutba çıksak mecbur ayucuk gibi giyinicez mesela. hadi bakalım.

7. Biraz uclari soyleyecek olursam istanbulun biraz disinda yazlik villa ve sitelerin oldugu bolumler vardir silivride. Ordan denizden cikip motorla avm ye bikininin ustune havlu sarip gittigimi bilirim bir zamanlar.

(bkz: genclik atesi )

Simdi ise antalyada okuyup ikamet etmeme ragmen yazlari bile pantolon, kapri, uzun elbise ve cok sukur moda oldugu icin kolay bulunabilen bol paca diz alti tiril kumas kaprimsi pantolonumsular (gizlinot: adi ne bunun ki ) gerci bunun okumamla da alakasi olabilir. Yapani yadirgamiyorum fakat ben okulda mini sort, mini etek tarzi kiyafetler giymiyorum. Onun haricinde istanbulda okurken daha havali giyinebilirken Antalyada sizi gozleriyle yiyebilip bir ruj surup bir sapka taktiginiz icin size lazer isin firlatabilirler.

(gizlinot: bunun sizi etkilemesine ne kadar izin vermeseniz de istemsiz oluyor. Kocaman sapka gozluklerimden, makyajlarimdan vs vazgecmesem de dekoltelere dikkat etmek zorunda kaliyorum. Insani bakislariyla rahatsiz ediyorlar resmen)

8. Özellikle yazın mağazalara girip tiril tiril elbiselere şortlara bakıp iç geçiriyorum. Ankarada yaşıyorum süslüler ve okulum cebecide. Çok ciddi sarkıntılıklara tacizlere maruz kaldım bu semtte cesaret edemiyorum pek fazla nispeten açık kıyafetlere. Baharda okula giderken jean şort, salaş bi tişört, şıkır şıkır bileklik ve spor ayakkabı kombini yapmak zor

9. olmaz olsun dediğim etki.

gaziantep'te yaşıyorum. üniversiteye gidene kadar pek bir tarzım yoktu zaten 17 yaşındaki birinin tarzı sadece üniformasından ibaret oluyor. üniversiteyi eskişehir de okudum. bu süreçte belli bir tarzım oluşmaya başladı. ne seviyorum ne sevmiyorum. mesela anladım ki ben dekolte seviyorum. boğazı kapalı şeyler giymeyi pek sevmem, boğuluyormuş gibi hissederim. göğüslerim de büyük olunca haliyle göğüs dekoltesi dediğimiz şey doğal olarak oluşuyor. ayrıca oldum olası atlet giymeyi de sevmem. ince tshirt, gömlek giyince sütyenim belli olur. bu görüntü hoşuma gider benim. eskişehir de bu konuda özgürdüm.

ama antep e dönünce ilk önce annem laf etti, sonra rahatsız edici bakışlara maruz kaldım, arkadaşlarım laf etti. dıdısının dıdısına kadar herkes oranı düzelt buranı düzelt şöyle yap demeye başladı. ben de bir süre sonra istediğim gibi değil de daha kapalı giyinmeye başladım. ki önceden de öyle mini etekler şortlar falan giymiyordum zaten. ama insanın yaşadığı şehir böyle olunca mecbur dikkat etmek zorunda kalıyor. nefret ediyorum nefret... hele antepte yazın o sıcağından içime bir de atlet giymek beni öldürüyor. bir gün daha modern bir şehre taşınıp tüm atletlerimi yakıcam.

10. geçtiğimiz günlerde ismi lazım olmayan bir büyük şehirde uyandım ve sabah canım öyle istediği için çok da abartı olmayan kırmızı bir ruj sürerek evden çıktım. sokakta daha 3-5 adım ilerlemiştim ki adamın biri dudaklarıma öyle bir baktı ki o ruju elimin tersiyle dudaklarımdan aceleyle nasıl sildim görmeliydiniz, şimdi orada adam o tenhada beni kıstırsa bir şey yapsa, kız dudaklarıyla beni tahrik etti diye kendini savunabilir, durduk yere başım belaya girebilirdi, o 3-5 saniyelik iğrenç anlarda bunları düşündüm ve güne öyle başladım işte!!

kısacası türkiye'nin belli başlı düzgün semtleri sokakları hariç o etki %100 dür. şehir değil sokak bile etkiler maalesef.