1. Filmden çıkalı yarım saat oldu ve anca şöyle özetleyebilirim ki: Ba yıl dııııııım.
Uzun zamandır böyle güldürürken düşündüren, kahkahalara boğup da sübliminalleri fişek gibi yollayan bir film daha görmedim.
Her sahnesi deli gibi güldürmüyor, kabul. Ama her sahnesinde bir alt mesaj yakalamak mümkün.
Engin günaydın ve demet evgar bu dünyaya ait değil. Kesinlikle eminim. Böyle güzel oyunculuk olamaz. Film bittikten sonra acaba bu ikili yerine başka kime verilebilirdi rol diye düşündüm ve başka kimseyi yakıştıramadım.
Gülse birsel filmin yazarı olmasına rağmen diğer kimseler gibi kendisini başrole oturtmamış. Hatta sahneleri oldukça az. İyi ki bencillik etmemiş de diğer oyuncular parlamış filmde.
-spoiler-
Ayta sözeri’nin sahnelerinde toplumun, trans bireylere biçtiği roller çok iyi anlatılmış. Engin günaydın bir sahnede, “3.tür insan” olarak tanımlıyor ayta sözeri’yi ve demet evgar hemen “marstan mı geldi ki o. Trans birey diyeceksin.” Diye düzeltiyor.
Erdal özyağcılar’ın “biz adana’nın en namuslu, en düzgün insanlarıyız. Sizin gibi aileyle dünür olamayız.” Derken oğlunun, kendisinden olmadığını öğreniyor. Namus peşinde koşan insanların hazin sonlarından biri :d
20yi aşkın senedir devam eden evlilikler bitemez. Ne münasebet ! Algısı da yerle bir edilmiş. Pekala insanların onca sene emek verdiği ilişkileri de bitebiliyormuş demek ki.
Mesleği şarkı söylemek olan insanlar evlenemez, yuva kuramaz sanılıyor ve “namussuz” yaftası yapıştırılıyor alınlarına. Ama filmin sonu bu beyinlere çok da güzel bir cevap oluyor.
-spoiler-
Kısacası süslüler, muazzam bir film. Toplum tarafından %100 doğru olarak algılanan unsurlar alt üst edilmiş ve herbirine harika yaklaşılmış, ince ince dokunulmuş.
Bu filme gidecekseniz sadece gülmek için gitmeyin. Evet, ben de böyle yapmıştım ya da evet, çevremde böyle insanlar var diye düşünüp bir nevi ibret alın.
Ellerine sağlık gülse birsel. Bir kez daha beni şaşırtmadın.
Ukte: (yazar: mini c )